Türkiye ve bölgenin huzura kavuşmaması için çırpınan CHP’nin barış diplomasisini baltalama çabaları bitmek bilmiyor.
Buğra Kardan İstanbul
Suriye’de iç savaşı bitirmek için gerekli her adımı atan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kötülemeye, eli kanlı Esed’i ise masumlaştırmaya çalışan selefi Kemal Kılıçdaroğlu’nun peşine takılan Özgür Özel de peş peşe skandal açıklamalarda bulunuyor. Selefinin mezhepçi duruşunu bırakmayan Özel, dün de Lazkiye’de devlete başkaldırıda bulunan devrik Esed militanlarına karşı mücadele veren Suriye geçiş hükûmetini Alevileri hedef almakla suçladı. Özel’in “Alevilere yönelik saldırıları dikkatle ve endişeyle takip ediyoruz” çıkışı infial uyandırdı. Kamuoyu ise Özel’in Suriye geçiş hükûmetini bir mezhebe saldırıyor algısı oluşturarak tehlikeli bir oyuna giriştiğini kaydetti.
ÇARPITMADA BULUNUYOR
Akit’e konuşan araştırmacı-yazar Ahmet Varol ise, şunları söyledi: “Bir kere Lazkiye ve Taltus’ta yürütülen operasyonlar, bir mezhebe ya da dini unsura yönelik değil. Bu operasyonlar firari Esed’in silahlı militanlara yönelik. Esed’in silahlı militanları da ülkede kontrolü ele almak, geri dönmek amacıyla ayaklanmıyorlar. Dış güçlerin yönlendirmeleriyle Suriye’de kargaşa çıkarmaya, istikrarın temin edilmesini önlemeye çalışıyorlar. Yani ortada Alevilere ya da Nusayrilere bir saldırı yok. Dış güçlerce Suriye’yle ilgili sinsi bir plan devreye sokuldu. Dürziler, PKK/PYD üyeleri ayaklanıyorlar. Bunların ayaklanmalarında Siyonistlerin ve İranlıların da rolleri var. Özel de dışarıda Suriye geçiş hükûmetinin Esed kalıntılarına karşı yürüttüğü mücadeleyi anlamamış gibi görünüyor. Demek ki Özel, konuyu bilmiyor yahut çarpıtmada bulunuyor. CHP, mezhepçi anlayışla bölgeyi okumayı bırakmalı. Suriye’de Alicilere Nusayri adı verilir. Fransa’nın işgali döneminde belli gayelerle Nusayri yerine Alevi isimlendirmesi yapılmıştır. Esasen Nusayriler ve Aleviler ayrıdırlar. Operasyonları ise ne Nusayriye nede Alevilere yönelik eski rejimin kalıntılarına dönüktür. Malum, Lazkiye ve Taltus bölgesinde Esed rejiminin kuvvetli olduğu alanlar vardı. ”
MÜCADELE DİNİ DEĞİL, SİYASİ
Siyaset bilimci Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe ise şu yorumları yaptı: “Suriye’de mücadele devam etmektedir. Durumun vahameti bellidir. Onun için duyarlı olunmalıdır. Mücadelenin dini ve mezhebi değil, siyasi olduğu vurgulanmalıdır. Görüyoruz ki siyasiler, ara ara hata yapmaktadırlar. Örneğin Suriye’de Esed kalıntılarına dönük operasyonun ardından CHP Genel Başkanı, geçiş hükûmetinin Alevileri hedef aldığını iddia etmiştir. Yanlış yapmıştır. Umarız yanlıştan döner. Bir defa bölgenin dini ve mezhebi bakımdan parçalı olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Yine bölgede iktidar savaşının 1950’lere dayandığı unutulmamalıdır. Ve savaşı mezhebi düzleme indirgemenin İsrail’in değirmenine su taşımak olduğu bilinmelidir. Onun için bölgede çekişmenin dini ve mezhebi değil, siyasi olduğunu defaatle ifade etmek gerekliliktir. Tabii biz, Suriye’de hemen istikrarın hakim olacağını öngörmüyorduk. Bölgede daha evvel aktif olup zemin kaybeden Rusya ve İran’ın aksiyon alacağını tahmin ediyorduk. Ama 2-3 ay içinde karşı atak geleceğini ummuyorduk. Şu aşamada İran, eski konumunu elde etmek için didiniyor. İsrail de kendini teminat altına alma derdinde. Bu nedenle Netanyahu yönetimi, Suriye’yi bölmeye ve parçalamaya odaklanıyor. Yeni dönemde Suriye’de istikrara katkı sunulması, geçiş hükûmetine yardım edilmesi gerektiği muhakkak. Aksi takdirde dış müdahaleler kaçınılmaz olur. Kara ordusunun zayıf olması İsrail’i askeri yayılmacılığı bırakmaya ve çok böl-parçala-yönet mantalitesiyle yürümeye itiyor. Dürzilerin, Nusayrilerin ayaklanmalarını ve YPG’lilerin silahlarına sarılmalarının nedeni bu. Onun için Suriye’de geçiş hükûmetinin elini rahatlatacak adımlar atılması zaruret.”