Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde ‘Bizde sanatçı, ilim adamı, münevver yetişmiyor’ diyen çevrelere tepki gösteren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bunu kabul etmek mümkün değil. Bal gibi de yetişiyor. Başımızı öne eğip çaresizlik, eziklik içinde, kompleksli bir hayranlıkla olan biteni seyretmek bize asla yakışmaz” dedi.
AKİT / ANKARA - Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlenen törenle sahiplerine verildi. Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, kendilerine ödüllerini tevdi edecekleri sanatçıları, bilim insanlarını ve kurumları tek tek tebrik ettiğini ve her birine şahsı, ülkesi ve millet adına sonsuz şükranlarını sunduğunu belirtti.
“BEREKET FIŞKIRAN BİR LİSTE”
Çok sayıda aday arasından titiz bir çalışma neticesinde ödüle layık görülen kıymetli sanatçı, bilim insanı ve kurumları belirleyen seçici kurula ve törene katılanlara teşekkür eden Erdoğan, “Burada çok samimi bir hissiyatımı da sizlerle paylaşmak istiyorum. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’ni kime verelim diye bir çalışma yaptığımızda karşımıza gerçekten bereket fışkıran bir liste çıktı. Bu ödüle layık olabilecek birbirinden değerli, çok sayıda eser ve hizmet sahibinin olduğunu gördük. Bundan dolayı da inanın Allah’a hamd ettik” diye konuştu.
“ALİMLER, SANATÇILAR, MÜNEVVERLER YETİŞTİ”
Erdoğan, bu toprakların yüzyıllar boyunca olduğu gibi bugün de alimler, sanatçılar ve çok değerli münevverler yetiştirdiğine işaret ederek, şöyle konuştu: “Tohum toprağa öyle bir samimiyetle, öyle bir hasbilikle ve öyle bir duayla atılmış ki toprağın üzerinde fırtınalar da olsa, sel de olsa, kuralık da olsa o tohum canlı kalmaya, uygun ortam bulduğunda filizlenmeye devam ediyor. Fikir eğer lisan varsa vardır. Bizim lisanımızı köreltmeye çalıştıkları halde hamdolsun fikir tohumunu kurutamadılar. Münevverlerin neşvünemasına mani olamadılar. Sanat eğer ruh varsa, eğer heyecan varsa en önemlisi de irfan, hikmet ve ahlak varsa vardır. Bizim millet ve medeniyet ruhumuzu, heyecanımızı köreltmeye çalıştıkları halde, irfan, hikmet ve ahlak damarlarımıza kastettikleri halde sanatımızın ve sanatçılarımızın yetişmesine engel olamadılar.”
“BAL GİBİ YETİŞİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dünyanın belli bölgelerinde takdir görmüyor, kabul görmüyor diye kadim musiki sanatımızı, hat sanatımızı, ebru, tezhip, tezyin sanatımızı öksüz bırakmak inanın nankörlükten başka bir kavramla izah edilemez. Dünyadaki şöhretli ödülleri almıyor diye sinema, roman, hikaye gibi sanatlarımız metruk bir halde kendi kaderleriyle baş başa bırakılamaz. Özellikle ilim konusunda, ilim tarihini başkaları yazıyor diye ilim tarihini sadece egemenler yazıyor diye başımızı öne eğip, çaresizlik içinde, eziklik içinde, kompleksli bir hayranlık içinde olan biteni seyretmek millet olarak bize asla yakışmaz. Çok zaman sağdan sola hepimiz işitiyoruz. ‘Bizde sanatçı yetiştirmiyor’, ‘bizde ilim insanı, münevver yetiştirmiyor’. Hayır efendim. Böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değil. Bal gibi yetişiyor. Üstelik her şeye rağmen yetişiyor. Umutsuzluğa rağmen, kötümserliğe rağmen, karamsarlığa rağmen, tekellere rağmen, mahalle baskısına rağmen Allah’a hamdolsun yetişiyor hem de çok sayıda yetişiyor.”
“NOBEL KARARLARINI OBJEKTİF Mİ VERİYOR?”
Erdoğan, bunun sanata, ilme ve fikre hangi zaviyeden bakıldığıyla ilgili bir mesele olduğuna dikkati çekti. Alev Alatlı’nın da konuyu çok güzel ifade ettiğini kaydeden Erdoğan, “Şu anda uluslararası kurumları şöyle bir masaya yatırdığımızda, hepsinin karar noktasında attığı adımları özellikle ideolojilerin, siyasetin veyahutta kendi inançlarının belirlediği bir dünyada sizler objektif bakışı hiçbir zaman beklemeyin. ‘Nobel’ diyoruz değil mi? Nobel kararlarını objektif mi veriyor? Asla. Bunları bizzat gördük, görüyoruz ve yaşıyoruz. Uluslararası kurumlar, Birleşmiş Milletler, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarını objektif mi veriyor? Asla. Yine söylüyorum. Dünya 5’ten büyüktür” şeklinde konuştu.
“BM GÜVENLİK KONSEYİ DÜNYAYI MI TEMSİL EDİYOR?”
“Birinci Dünya Savaşı’nın şartlarından sonra oluşan bir Birleşmiş Milletler ve şu andaki bu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dünyayı mı temsil ediyor” diye soran Erdoğan, hayır cevabını verdi. Erdoğan, “İçeride Avrupa var, Asya var, Amerika var. Kıtalar olarak ele alacak olursanız diğer kıtalar nerede? Yok. Peki. Bu 5 ülke sadece Hıristiyanlardan oluşuyor. İçlerinde bir tane Müslüman ülke var mı? Yok. Tüm dünya bu 5 ülkenin içinde herhangi birisinin dudak arasına mı bakacak? Eğer ‘Hayır’ derse mesele bitmiştir. Tüm dünya ona mahkûm. Böyle bir zulüm olabilir mi? Adaletin beklendiği bir yerde adalet yok, sadece zulüm var ve bu zulüm acımasızca devam ediyor. Suriye’de 300 bin kişi ölmüş, 400 bin kişi ölmüş. Umurlarında mı? Asla. Türkiye 1 milyon 600 bin insanı şu anda kabullenmiş. Umurlarında mı?” şeklindeki görüşlerini paylaştı.
“DEMOKRATİKLEŞME YOLUNDA TARİHİ ADIMLAR ATAN BİR ÜLKEYİZ”
Erdoğan, “Şu süre içerisinde yaptığımız çalışmalarla ve genç, dinamik bir nüfusa sahip bir Türkiye olarak geleceğe farklı bakmanın azmi, kararlılığı içerisindeyiz. Bölgesindeki tüm krizlere rağmen demokratikleşme yolunda tarihi adımlar atan, önemli ilerlemeler kaydeden bir ülkeyiz” dedi. Bunların yetmeyeceğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: “Biz ekonomimizle, nüfusumuzla, ileri standartlara ulaşan demokrasimizle olduğu kadar, tarihimizle, medeniyetimizle, sanatçılarımız, münevverlerimiz ve alimlerimizle de hiç tereddütsüz büyük bir ülkeyiz. En başta buna inanmayanın ne iddiası olur, ne hedefi olur, ne de gelecek tasavvuru olur. Biz Allah’ın izniyle içindeki o medeniyet cevherini hiçbir zaman kaybetmeyecek bir tohuma, o tohumu emniyetle muhafaza edecek bereketli topraklara, o toprakların üzerinde yetişmiş ulu çınarlara sahibiz. O tohumu, o toprağı ve o ulu çınarları idrak edemeden, milyonlarca ışık yılı uzaktaki yıldızları idrak edemezsiniz. Onları asla göremezsiniz. Biz o medeniyet tohumunu yaşatmak için gayretimizi sürdüreceğiz. O tohumun yurdu olan bu toprakları muhafaza etmeyi sürdüreceğiz.”
“BURASI TÜRK MİLLETİNİN SARAYIDIR”
Cumhurbaşkanlığı sarayı tartışmalarına da değinen Erdoğan, “İşte şu anda çatısı altında bulunduğumuz Beştepe Cumhurbaşkanlığı Sarayı. Biliyorsunuz neler söylediler, neler söylüyorlar, neler söylemeye devam edecekler. Varsın söylesinler. Hiç umurumuzda değil. Burası Tayyip Erdoğan’ın sarayı değil. Burası Türk milletinin sarayıdır. Bu saray sadece Türk milletinin kendi imkanlarıyla inşa edilmiş olan bir saraydır. Bu sarayın içerisinde sadece Cumhurbaşkanlığının görevlileri çalışacaktır, millet burada ağırlanacaktır. Biz bugün bakın bu salonda sizlerle bir araya gelebiliyoruz. Ama bundan önce bizim bir araya gelebileceğimiz bu tür imkanlarımız yoktu. Devlet başkanları geldiği zaman şu anda onurla, gururla onları burada ağırlamaya başladık. Tabii onlar da burada değerlendirmeler yapıyorlar” dedi.
ERDOĞAN, DANIŞTAY BAŞKANI GÜNGÖR’Ü ZİYARET ETTİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün ayrıca Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’e iade-i ziyarette bulundu. Danıştay’da basına kapalı gerçekleşen ziyaret, 1 saat 10 dakika sürdü.
KÖŞK'ÜN ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk sinemasına yaptığı büyük katkılar dolayısıyla sinema alanında Hülya Koçyiğit’e, Klasik Türk Müziği ve Tasavvuf Müziğine yaptığı büyük katkılar dolayısıyla müzik alanında Niyazi Sayın’a, Türk edebiyatına ve gelişmesine yaptığı önemli katkılar dolayısıyla edebiyat alanında Alev Alatlı’ya, Abdülhamid dönemi ve Cumhuriyetin ilk yıllarına dair değerli çalışmaları için tarih alanında Prof. Dr. Engin Akarlı’ya, “Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi”ni de hazırlayan Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi adına Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez’e ödül ve beratlarını takdim etti. Neyzen Ahmet Şahin’in solistliğini yaptığı “Dinle Neyden” musiki topluluğu tarafından müzik dinletisi sunulan törende, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülünü önceki yıllarda alanlarla ilgili kısa filmlerin yanı sıra bu yıl ödül kazananlar için de ayrı ayrı hazırlanan biyografik kısa filmler gösterildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, törenin ardından davetliler için resepsiyon verdi.
“İSLAM ANSİKLOPEDİSİ MİLLETİMİZİN İFTİHAR VESİLESİ”
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’ne kurumlar arasından İslam Ansiklopedisi’ni yayınlayan İslam Araştırmaları Merkezi’nin uygun görüldüğünü belirten Erdoğan, şunları söyledi: “Uzun yılların çalışmasıyla 17 bin maddelik devasa bu ansiklopedi gerçekten milletimizin bir iftihar vesilesi. İslam Ansiklopedisi sadece Türkiye’nin İslam coğrafyasının da en kapsamlı eseri oldu. İslam Ansiklopedisi’ni bir tarih birikiminden ziyade istikbale yönelik bir medeniyet tasavvuru olarak gördüğümü burada tekrar vurgulamak isterim. Bu eser geçmişi ve geçmişin birikimini bize sunmakla kalmıyor, bize geleceğin yolunu aydınlatıyor.”
“İSLÂM ANSİKLOPEDİSİ BİRÇOK DİLDE YAYINLANACAK”
Eserin yayınlanmasında emeği geçenlere, katkı verenlere şükranlarını sunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı’nı da tebrik etti. Eserin dijital ortamda da yayınlanmasını önemli bulduğunu ifade eden Erdoğan, “Alfabe değişikliği yapmış bir ülkenin akabinde bunun tedbirlerini de alması ve mevcut birikimini Latin Alfabesi’ne aktarıp basma konusunda özel bir gayret göstermesi gerekirdi. Matbu kitaplarda yapamadığımız bu gerekliliği şimdi sanal ortamda adeta bir seferberlik bilinci içinde yapmamız gerektiğini düşünüyor ve ilgili bütün kurumları bu alanda olağanüstü gayret göstermeye davet ediyorum” dedi. İslam Ansiklopedisi’nin birçok dilde yayınlanacağını, bunu dünyanın özenle takip edeceği ve bir başucu eser olacağına yönelik de inancını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan eski yazı eserlerin Latin alfabesine çevrilmesi yönünde de tüm kurumlara seferberlik çağrısı yaptı. Erdoğan, ödül almaya hak kazananları bir kez daha tebrik ederek sözlerini tamamlandı.