Performans, konfor, yakıt tasarrufu, güvenlik… Bugün bunları sunmayan otomobil var mı? 2 eksik, 3 fazla, hemen her otomobil bu saydıklarımızı sunduğunu iddia ediyor, haksız da değiller. O zaman otomobillerin vereceği başka şeyler olmalı. Mesela, direksiyonuna oturduğunuzda kendinizi özel hissettirecek bir şeyler ya da kapısını kapatıp giderken, bir kere daha sizi döndürüp baktıran ve işte bu benim otomobilim dedirten bir şeyler.
Peki, böyle otomobil kaldı mı? Bunun cevabı zor, ama en azından, mevcutlar içinde iyi otomobiller var mı, var. İyi olduğunu aldığı ödülle kanıtlayan mesela… Peugeot 308 gibi… Daha Mart ayının başında, dünyanın en prestijli ödülünü aldı. Car of the year, yılın otomobili. Hem de kendisinden sonraki otomobile epeyce bir puan fark atarak. Peugeot, bugüne kadar her model yenilemesinde model isimlerinin son rakamını bir üst rakama çıkarırdı. 306, 307, 308 gibi. Artık bu uygulamadan vazgeçti, rakamları sabitledi. Zaten devam etmeye kalksaydı da gidecek yeri yoktu, zira 309 modelini çok önce piyasaya sunmuş, 309 çoktan tarih olmuştu.
İşte bu nedenle 308 yenilendi ama yine 308 olarak kaldı. Bu hafta ödüllü 308’i test edelim dedik ve oturduk direksiyonuna. Bakalım, adı aynı kalan ama bütünüyle değişen 308’de neler değişmiş?
308’de neler değişmiş demek yerine, 308’de selefinden ne kalmış demek daha doğru, hatta o bile yersiz, çünkü görünürde bir önceki nesilden eser yok.
Dışardan bakınca, 508’in hatchback’i desek de sanırım kimse bizi kınamaz. Çünkü bu yüz, yani Peugeot’nun yeni model kimliği 508’le başladı, 208’le devam etti, şimdi de tüm model gamına yayılıyor. Otomobile 508’in hatchback’i gibi dememizin tek nedeni ön ızgara değil elbette, genel olarak baktığımızda da 308’in daha üst segment, ya da premium kompakt otomobilleri andıran bir havası var şimdi. Ödülü de bence bu yüzden aldı.
KONFOR VE KULLANIM ÖN PLANDA
308’in gövde formuna baktığımızda da artık sportifliğin değil, konfor ve kullanımın esas alındığını ve daha olgun ama şık bir tasarım tercih edildiğini görüyoruz. Bu noktada Audi A3’ü fazlaca çağrıştırıyor olması dikkat çekici.
Led gündüz farları, kromajlı ön ızgara ve çıkıntılı çamurluklar önde dikkat çeken tasarım ayrıntıları. Yandaysa otomobilin çizgileri oldukça sakin… Yine yanda bütün camı çerçeveleyen kromajlı çıta, aracın olgun görünmesinde önemli rol oynuyor.
Arkadaysa küçük hatchback kardeşleri 208 ve 2008’le belirgin şekilde benzeşen bir tasarım hakim. Özellikle de stop lambalarında.
308 yeniden inşa edilirken, konfor ve kullanımın öne alındığını söylemiştim. Bunun en önemli ispatlarından biri bagaj hacmi. 308 bir kompakt HB için rekor sayılabilecek bir bagaj hacmi sunuyor. 35 litresi taban halısının altında olmak üzere tam 470 litrelik bir bagajı var. Bu, sınıfındaki kimi sedan ve station vagon modellerden bile daha geniş bir alan. Örneğin Ford Focus Sedan 421 lt, Yine Civic Sedan 440 lt ve Kia Cee’d’in station’ı Sportywagon 380 lt. 308’in bagajıysa dediğim gibi 470 litre.
Peugeot tasarımcı ve mühendisleri bagaj konusunu epeyce önemsemişler, sadece hacmi yüksek tutmakla kalmayıp, yükleme eşiğini düşürerek ve bagaj ağzını geniş tutarak kullanımı da kolaylaştırmışlar.
Bagajın geniş tutulması iç mekana etki etmiş mi? Önceki nesille kıyasladığımızda çok etki etmemiş görünüyor, hatta diz mesafesi daha iyi, ama baş üstü boşluğu biraz sorunlu, onun nedeniyse bagajı geniş tutmak için arka koltuk sırtlıklarının fazlaca dik tasarlanması.
Ama yine de arkada 2 kişi rahatlıkla yolculuk yapabilir, üçüncü kişi için yolculuksa eğer çocuk değilse biraz sıkıntılı geçecek. Çünkü ortadaki şaft tüneli epeyce yüksek, oysa Japonlar bu konuyu çoktan çözdü. Peugeot da çözebilirdi.
Dışarda tasarım ne kadar gelenekçiyse içerde o kadar yenilikçi. Yenilikçi dedim diye uçuk kaçık bir tasarım beklemeyin, aksine çok daha sade ve çok daha yalın.
TÜM ÖZLELİKLE EKRANDA
Ortalıkta birkaç buton dışında nerdeyse düğme kalmamış, her şey bu dokunmatik ekranın içine yerleştirilmiş. Yol bilgisayarı, müzik sistemi, navigasyon, telefon, klima, hatta cruise control bile.
Güzel mi, güzel… Ama kullanışlı mı, bana göre değil. Mesela klima, sürüş sırasında da sık sık kontrol etmemiz gereken bir aygıt. Dokunmatik ekranları kullanmanın ne kadar hassasiyet gerektirdiğini hepimiz biliyoruz; doğru yere basmak için ekrana bakmak gerekir. Ekrana bakmak demek de gözü yoldan ayırmak demek, yani risk demek. Bir de dokunmatiğin bozulduğunu düşünün, hiçbir aygıtı kullanamayacaksınız.
Malzeme ve işçilik kalitesine gelince: 308’in malzeme ve işçilik kalitesi, sınıf değerlerini zorlayacak düzeyde, hatta bir üst sınıf olan D segmentine de kafa tutabilir. Deri döşemedeki kalite, üst segmenti de gölgede bırakabilir. Kaliteyi en net olarak vites tünelindeki malzeme ve işçilikten anlıyoruz, zaten bir otomobilin iç mekan kalitesini en çok da bu nokta ele verir.
Otomobilin donanım seviyesi de çok yüksek, elektronik park freninden start stop sistemine, ayna kör nokta uyarısından çarpışma önleme sistemine, acil durum frenleme yardımcısından dinamik cruise cotrole kadar zengin bir donanım listesi var. Ama bunların pek çoğu opsiyonel.
Yeni 308’in tavanı bir miktar alçalmış da olsa görüş açıları, bir önceki nesilden daha iyi. Bunun sebebi camların daha aşağıdan itibaren başlaması ve geriye doğru yükselme eğiminin olmaması. Fakat C sütunlarının fazla kalın yapısı, geri manevralarda biraz zorluk çıkarıyor, o noktadaki sıkıntılı durumuysa geri görüş kamerası telafi ediyor.
Peugeot 308’in adı aynı kaldı ama platformu bile yeni. PSA Grubu’nun bir diğer markası Citroen’in yeni C4 Picasso modelinde ilk defa kullandığı EMP2 platformu, 308’in de alt yapısını oluşturuyor.
Yeni altyapı öncekine göre çok daha rijit geldi bana, yani daha katı. Gövdenin esnemesi azalmış, ama 308, henüz yol tutuş konusunda referans model diyeceğimiz noktaya gelmiş değil. Daha konfor odaklı, çok ciddi zemin bozuklukları olmadığı müddetçe sarsıntı içerden fazla hissedilmiyor.
Yol tutuşa büyük katkıyı dar çaplı yeni direksiyon sunuyor. 208’le başlattığı ve 2008’le sürdürdüğü bu küçük çaplı direksiyonu 308’de de kullanıyor Peugeot. İyi de ediyor, direksiyonun hem tepkileri, hem hızı hem de kontrol duygusu yüksek, belki sadece park manevralarında küçük direksiyon, biraz sıkıntı yaratıyor, ama sürüşe önemli katkı sağlıyor.
REFERANS MODEL NOKTASINDA
Yeni 308, 5 farklı motorla ülkemize geliyor, bunların üçü benzinli biri dizel. Benim kullandığım 308’in motoruysa meşhur 1.6 litrelik HDi dizel motor. Bu motorun hem 92 hem de 115 hp’lik seçenekleri mevcut. Benim kullandığım, 115 beygir olanı.
Motorun torku 270 Nm, bu yüksek torka çok erken devirlerden itibaren ulaşması, hem performans hem de yakıt tüketimi açısından önemli bir avantaj.
Aracın sıfırdan 100’e çıkması için ihtiyaç duyduğu süre, 10.2 saniye, çıkabildiği azami hızsa 194 km/saat. 100 km’de karma sürüşte tükettiği yakıtsa fabrika verilerine göre 3.8 litre. Diğer pek çok markada fabrika verilerini yakalamakta zorlansak da 308’de bu tüketim seviyesini yakaladık, bu çok önemli.
Bu motor hakkında olumlu düşünceye sahip olduğumu, performans ve yakıt tüketimi konusunda çok başarılı bulduğumu, TVNET’teki Oto İnfo programını ve yazılarımı takip edenler hatırlayacaklardır. Ama fazla sesli bir motor olduğunu da sık dile getiriyorum, bu kez 308’de ses seviyesi bir miktar kontrol altına alınmış olsa da hala bir dizel motorlu aracın içinde olduğunuzu hissediyorsunuz. Tabii bu başarılı motorun bir diğer önemli eksiği, şu anda sadece 6 kademeli düz vitesle satılıyor olması, otomatik şanzımanla satın alma şansı sunmaması.
Toparlayacak olursak: Yeni 308, yerini aldığı modele göre hemen her açıdan daha iyi. İşte bu sebeple 2014’te yılın otomobili seçildi. Peki, rakipleri Golf ve Astra gibi büyük satış başarılarına imza atabilir mi? Neden olmasın, onu zaman gösterecek.
Mesut Bıyık / Akit Gazetesi