• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Batı, göçmen krizinde Türkiye'yi örnek gösterdi

Yeniakit Publisher
2015-09-05 13:25:00 -
Batı, göçmen krizinde Türkiye'yi örnek gösterdi

Suriye'deki iç savaşın beşinci yılında Avrupa'da yeni yeni farkedilmeye başlayan ve Aylan Kurdi'nin kıyıya vuran cesediyle birlikte bir numaralı gündem maddesi olan göçmen krizinde, BM ve Avrupa ülkeleri Türkiye'nin üzerine düşen sorumluluğun çok daha fazlasını yerine getirdiğini ifade etti.

Suriye'de 4,5 yıldır devam eden iç savaş boyunca, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin istatistiklerine göre 4 milyondan fazla kişi savaştan kaçarak başka ülkelere göç etti. bu göçmenlerin 1 milyon 900 bini Türkiye, 1 milyon 100 bini Lübnan, 600 bini Ürdün ve 250 bini Irak'ta bulunuyor.

Avrupa devletleri ise, bu insanlık dramını ancak göçmenler kendi ülkelerine gelmeye başladığı zaman farketti. Son bir yılda Avrupa'ya 200 bin göçmen geldi, 4 bin göçmen ise Avrupa'ya ulaşmak için çıktıkları yolda Akdeniz'in sularında boğuldu. Bu 4 bin kişiden biri, üç yaşındaki minik Aylan, halkı ve medyayı harekete geçirdi ve hükümetlere baskı yapılmasını sağladı. BM ve AB, yıllardır "Geliyorum" diyen krize ilk kez ciddi olarak eğilmeye başladı.

İşte bu noktada, başta Türkiye olmak üzere Suriye'nin komşularının göçmenler için yaptıkları da Batı tarafından farkedilmeye başlandı. BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, Türkiye, Lübna, Irak ve Ürdün'ün göçmenlere karşı taşıdığı sorumluluğun Batı tarafından yerine getirilmediğine dikkat çekti. Visegrad Grubu (Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya ve Slovakya) ülkeleri ise yayımladıkları deklarasyonla Suriye'nin komşularına AB tarafından maddi yardımda bulunulmasını istedi.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, Avrupa ülkelerinin Suriyeli mülteciler için elini taşın altına sokmadığını belirterek, Türkiye'nin üstlendiği sorumluluğun dünyada yeterince bilinmediğini söyledi.

AA muhabirine açıklamalarda bulunan Dujarric, "Suriye'nin komşuları Türkiye, Irak, Lübnan ve Ürdün taşıyabilecekleri sorumluluğun çok daha fazlasını taşıdılar. Yaptıkları işin boyutu gerçekten çok büyük. Hayat kurtarıyorlar. Dünyanın bunun yeterince farkında olduğundan emin değilim" diye konuştu.

Lübnan'da nüfusun neredeyse dörtte birini Suriyeli mültecilerin oluşturduğunu belirten Dujarric, "Dünyadaki ülkelere bir bakın, bu ülkeler böyle bir risk alsaydı ne olurdu? Lübnan zaten yeterince kırılgan bir ülke" dedi.

Dujarric, artık diğer ülkelerin de bu sorumluluğu paylaşması gerektiğini vurgulayarak, "Mültecilere karşı ortak bir mesuliyetimiz var. Fakat mülteci haklarının gözetilmesi konusunda Avrupa'da her ülkenin elini taşın altına sokmadığını düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin verilerine göre, Suriye’deki iç savaştan komşu ülkelere kaçan mültecilerin sayısı 4 milyonun üzerinde.

Dünyadaki en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumuna gelen Türkiye, şu an bölgedeki Suriyeli mültecilerin tamamının yaklaşık yüzde 45’ine ev sahipliği yapıyor.

Visegrad Grubu üyesi ülkeler Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya ve Slovakya, sığınmacı kamplarının bulunduğu Türkiye, Ürdün, Lübnan ve Irak gibi ülkelere finansal ve maddi yardım yapılmasını istedi.

Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da Çek Cumhuriyeti Başbakanı Bohuslav Sobotka, Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Slovakya Başbakanı Robert Fico ve Polonya Başbakanı Ewa Kopacz'ın bir araya geldiği toplantının ardından Visegrad Grubu internet sitesinde ortak deklarasyon yayımlandı.

AB Ortak Eylem Planı'na daha fazla katkı sunmak ve angajmanı genişletmek için hazır oldukları ifade eden Visegrad ülkeleri, yetimlere, yaralılara, çocuklu ailelere, sığınmacı kamplarının bulunduğu Türkiye, Ürdün, Lübnan ve Irak gibi ülkelere finansal ve maddi yardım, işbirliği ve istikrarı amaçlayan projelere destek verilmesi ve AB dış sınırının korunmasını istedi.

Visegrad Grubu'nun özellikle Almanya, Fransa ve Avusturya tarafından desteklenen sığınmacıların adil bir şekilde üye ülkelere dağıtılmasını öngören zorunlu kota planına karşı çıktığı belirtilen deklarasyonda, "AB dayanışma önlemlerinin gönüllük esasına dayanan doğasını koruyarak, her üye ülke kendi tecrübesini, pratikleri ve erişilebilir kaynakları inşa etmelidir. AB Konseyi'nin prensip olarak anlaşılan önerilerine saygı duyulmalıdır, dayanışma önlemleri olarak zorunlu ve kalıcı kota uygulamasına yol açacak herhangi bir öneri kabul edilemezdir" denildi.

Deklarasyonda, AB ortak yaklaşımının, "Akdeniz'deki sınır kontrol önlemlerinin artırılması, AB dış sınırının etkili bir şekilde korunması, Dublin düzenlemelerinden doğan yükümlülüklerin uygulanması, Transit ülkelere sıcak noktalar kurulması, insan kaçakçılarıyla etkin mücadele, uluslararası toplumla işbirliği, Libya, Suriye ve Ortadoğu'daki sorunların çözümü için daha aktif katkı sağlanması ve Hedef ülke ve transit ülkelere yardımların artırılması" gibi konuları içermesi gerektiğine işaret edildi.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23