Filipinler Devleti ile Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) arasında 40 yıldır devam eden ve 120 bin kişinin ölümüne neden olan iç savaş 2012 yılında imzalanan barış anlaşması ile son buldu. Yaklaşık 15 yıl süren müzakerelerin ardından ülkenin güneyinde özerk bölge kurulmasını öngören bir yol haritası üzerinde mutabakata varıldı. Bölgede yaşanan gelişmeleri başından beri takip eden İHH İnsani Yardım Vakfı sürecin başlamasıyla birlikte oluşturulan Bağımsız Gözlemci Heyeti’nin üyeleri arasında bulunuyor. İHH Başkan Yardımcısı Hüseyin Oruç ile heyetin çalışmalarını, barış sürecini ve Moro’nun geleceğini konuştuk.
MUHAMMED EMİN / İSTANBUL - Filipinler’de uzun zamandır süren çatışmaların ardından bugün barış heyecanı yaşanıyor. Süreç hakkında bizi kısaca bilgilendirir misiniz?
Filipinler’de Müslüman halkın mücadelesi uzun yıllara dayanıyor. Biz sadece son 40 yıllık süreci biliyoruz, aslında daha öncesi de var. Uzun süren görüşmelerden sonra iki taraf arasında 2012 yılında Çerçeve Anlaşması imzalandı. Bu anlaşmanın söylediği eklerle ilgili çalışmalar devam ediyordu. Aradan geçen yaklaşık 2 yıl içerisinde çok önemli iki problemle ilgili ek maddeler üzerinde çalışıldı. Biri normalleşme eki, diğeri de Bangsamoro kara sularının nasıl paylaşılacağıyla ilgili eklerdi. Ocak ayının son haftasında bunlar üzerinde de anlaşma sağlandı ve imzalar atıldı. 27 Mart 2014’te Filipinler Devleti ve İslami Cephe arasında konuşulan tüm maddeleri kapsayan ve yol haritasını ortaya çıkartacak olan “Kapsamlı Anlaşma” imzalandı. Anlaşmanın imzalanmasıyla birlikte geçiş komisyonunun hazırladığı, aynı zamanda kurulacak otonom bölgenin anayasasını da teşkil edecek olan “temel yasa”nın kongreden geçmesi ve fiili aşamanın başlaması bekleniyor.
Bu anlaşma bölgede yaşayan Müslümanlara ne getiriyor?
Bu yeni süreçle geniş yetkileri olan bir otonomi kuruluyor. Bu bölgenin ismi Bangsamoro olacak. Dışişlerinde ve genel güvenlik konusunda merkezi hükümete bağlı, iç işlerinde çok geniş yetkilere sahip, seçimle belirlenecek bir parlamentosu olacak, buradan seçilecek bir başbakanın kuracağı hükümet ülkeyi yönetecek. İslam hukukuna göre hazırlanan bir temel yasası olacak. Gene aynı şekilde İslam hukukuna uygun mahkemeler kurulacak. Güvenlik, bütçe, eğitim, sağlık gibi temel tüm hizmetler tamamen Bangsamoro hükümetinin sorumluluğunda olacak. Filipin askeri sadece ülke güvenliği için gerekli olan miktarda ve yerlerde sınırlı olarak varlık gösterecek. Toplanan vergilerin ve diğer gelirlerin %75’i otonom bölgenin bütçesine gelecek. Fosil madenlerin gelirinin de %50’si bölge bütçesine dahil olacak. Kendi geliri olan, güvenliği kendi elinde olan, İslami kanunlarla yönetilecek yaklaşık 5 milyon nüfuslu ve yaklaşık 25.000 km2’lik bir otonom bölge kurulmuş olacak.
Bangsamoro yönetimi nasıl şekillenecek?
Filipinler devleti bu yıl sorumluluğu geçiş komisyonuna verecek. Komisyonun 2016 seçimlerine kadar iş başında kalması, bu arada geçişin fiili olarak tamamlanması planlanıyor. Eş zamanlı olarak yürütülecek olan silahların bırakılması ve karşılığında ordunun bölgeden çekilmesi süreci bağımsız komisyonlar aracılığıyla yürütülecek. Bu süreç İslami Kurtuluş Cephesi’nin silahlı güçlerinin sivilleşmesi ile ordunun sadece ulusal güvenlikle alakalı belli üslere çekilip sokaktaki asayişin sorumluluğunun polise bırakılmasını içeren bir normalleşme süreci aynı zamanda. Temel yasanın kabul edilmesiyle birlikte referandum aşaması da başlayacak. Şu anda beş bölgenin Bangsamoro içerisinde yer alacağı belli, ayrıca diğer bölgelerden bazı şehirlerin buraya bağlanması bekleniyor. Referandum yapılacak şehirlerden biri de Kotobato. Referandumda evet çıkarsa Kotobato Bangsamora’ya katılacak. Bizim görüşmelerimiz biraz da bununla alakalıydı. Referandum yapılacak şehirlerde genel havanın ne yönde olduğunu gözlemlemeye çalıştık. Kotobato’daki görüşmelerimizde hava genel olarak olumluydu. Görüştüğümüz kişiler büyük bir çoğunluğun katılım taraftarı olacağını, olumsuz olanların, sürece iyi bakmayanların referanduma katılmayacaklarını düşünüyorlar.
İHH’nın bu süreçteki rolü nedir?
Biz İHH olarak bu süreçte heyetin ajandası içinde hareket ediyoruz. Anlaşma maddelerinin ne kadar uygulandığını dünyaya söyleyen ağızlardan bir tanesi İHH olacak. Bir aksaklık varsa bunu önce taraflara söyleyeceğiz. Düzeltilip düzeltilmediğini izleyecek, aksi takdirde bununla ilgili raporumuzu hazırlayacağız. Rapor yine öncelikle taraflarla paylaşılacak, sonuç olumlu olmazsa dünyaya sunulacak. Raporlar 3 aylık ve yıllık periyotlarla hazırlanacak. Diğer yandan İHH olarak bölgedeki insani yardım çalışmalarımızı da sürdürüyor olacağız.