Anayasa Mahkemesi’nin, Balyoz Darbe Planı Davası’nda sanıkların dijital veriler ve tanık dinlenilmesiyle ilgili konularda haklarının ihlâl edildiğine yönelik aldığı kararına, Balyoz davasına müdahil olan gazeteciler ve sivil toplum örgütlerinden tepki geldi.
MEHMET ÖZMEN / İSTANBUL
Gazetemize konuşan müdahil avukatlarından Necip Kibar, “Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar, Türkiye’de darbelere karşı verilmiş olan mücadeleye karşı yapılmış bir darbe olarak değerlendiriyorum. Anayasa Mahkemesi’nin kararı hukuki bir karar değil, darbeye karşı mücadeleye darbedir ve siyasi bir karardır” dedi.
ÇETİN DOĞAN’IN KONUŞMASI SUÇUN KANITIDIR!
Anayasa Mahkemesi’nin kararını Balyoz sanıklarını kurtarmaya ve darbeyi aklamaya yönelik bir karar olarak değerlendiren Necip Kibar, “Dosya içerisinde darbeye teşebbüs edildiğine, darbeye kalkışıldığına dair yüzlerce delil var. Bunu bırakın Çetin Doğan’ın medyaya yansıyan sözleri ve görüntüleri dahi darbeye teşebbüs suçunun işlendiğinin kanıtıdır. Böyle bir kanıt karşısında Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar hukuki bir karar olduğunu telakki etmek, düşünmek mümkün değildir” diye konuştu.
TATLI: “AYM‘NİN KARARLARINI SİYASİ BULUYORUM”
Balyoz davasının mağdur avukatlarından Hukukçular Derneği Başkanı avukat Cavit Tatlı da, sanıkların dinlenmeyişi noktasında Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz kararını olumlu olarak gördüğünü ancak, dijital veriler konusunda sıkıntılar olduğunu açıkladı. Tatlı, “Gerekçeli kararı görmek lazım. Niye? Bundan sonra hiç bir zaman mı dijital veriler delil olmayacak, yoksa ne aşamada delil olacak. Bunun netleşmesi gerekiyor. Diğer yönden de; Anayasa Mahkemesi kararlarını verirken netice itibariyle doğru kararlar bile verse kararlarını çok siyasi buluyorum. Kararın verildiği zamanlamayı manidar buluyorum. Hukuki saiklerle değil de siyasi saiklerle karar verdiğini düşünüyorum. Netice itibariyle karar doğru olsa bile…” dedi.
“BU ÜLKEDE HÂLÂ BİRİLERİ DAHA EŞİT!”
Balyoz davasının müdahillerinden gazetemiz yazarlarından Abdurrahman Dilipak ise, Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz kararının sürpriz olmadığını belirterek, “AYM kararlarının uygulanmasına ilişkin usule ve esasa dair tartışmalar, genel anlamda bir teamül oluşana kadar devam edecek.. AYM’de bekleyen tek dava bu değil. Ama nedense bazı davalar hep erteleniyor.. Mirzabeyoğlu, Umut davası.. 27 Mayıs’ta içeri atılıp, herkes çıktığı halde bir daha çıkamayan MHP’liler vardı mesela.. Bu ülkede hep beyaz derililer ve kara derililer olageldi.. Bu konuda doğru yönde ileriye doğru gelişmeler olsa da henüz sorun çözülmüş değil.. Yani herkes hukuk, adalet önünde eşit değil gibi sanki. Birileri daha eşit gözüküyor” dedi.
KAYA: “20 YILDIR EZİYET ÇEKİYORLAR”
Balyoz davasının müdahil avukatlarından Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya da, Türkiye’de yargının ve siyasetin popüler zemine göre işlediğini ifade ederek “Bir olayın medyada sahibi çoksa, kamuoyunda gündem olmayı başarmışsa önce mağduriyet ilişkisi oluşturuluyor daha sonra bu yargı kararına dönüşüyor. Fakat bu anlamda kamuoyunda, medya çevrelerinde sahiplenilmeyen, hatta aleyhte algılanan davalarda sessizlik hakim oluyor. Mahkeme kararı var, Yargıtay onayı var buna rağmen Anayasa Mahkemesi tahliye yolu açabiliyor. Ama 28 Şubat’ta bütün dünyanın gözü önünde hukuksuz, delilsiz, mesnetsiz, işkence altında yargılandıkları bilinen insanlar 20 yıldır cezaevlerinde eziyet çekiyorlar. İslami kesimin mağdurları gündeme geldiğinde “bekleyin, bakalım ne olacak?” diye insanlar avutuluyor. Başta müslümanlar, İslami camia olmak üzere hepimizin sorumlu olduğunu düşünüyorum” dedi.