• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

AK Partili Yavuz; “Türk arıcılarından derhal özür dilenmelidir”

Yeniakit Publisher
2020-03-27 09:15:51 -
AK Partili Yavuz; "Türk arıcılarından derhal özür dilenmelidir"

Aydın Milletvekili ve AK Parti MKYK Üyesi Metin Yavuz, özel bir kanalda Çağla Şikel’in hazırlayıp sunduğu programa katılan bir bal firmasının Ar-Ge Direktörü Dr.

Aydın Milletvekili ve AK Parti MKYK Üyesi Metin Yavuz, özel bir kanalda Çağla Şikel’in hazırlayıp sunduğu programa katılan bir bal firmasının Ar-Ge Direktörü Dr. Emel Damarlı’nın, kovandan alınan balların kirli, mikroplu, antibiyotikli ve tarımsal ilaçlara maruz kaldığını ve bu sebeple markalı olmadığı için tüketilmemesi gerektiği yönündeki açıklamalarına tepki gösterdi.

Programda kullanmış olduğu ifadeler ile Türk Arıcısına alenen hakaret edildiğinin altını çizen AK Partili Yavuz, “Bu talihsiz açıklamaları yapan Dr. Emel Damarlı’nın Ar-Ge direktörlüğünü yaptığı firmaya ve o firma sahiplerine baktığımız da bu çıkışın altında yatan gerçeğin aslında siyasi bir hamle olduğunu görebiliriz” dedi.

‘’Ürünlerinde kanserojen madde çıkan bir markanın şimdi hijyenden bahsetmesi çok manidar.’’

Geçtiğimiz yıllarda Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) tarafından hazırlanan raporda palmiye yağının kanserojen olduğunu duyurduğunu ve ülkemizde tanınan bir markanın bir ürününde bu yağın kullanıldığının ortaya çıktığını açıklayan Aydın Milletvekili ve AK Parti MKYK Üyesi Metin Yavuz, ‘‘ EFSA tarafından açıklanan rapor sonrasında söz konusu markanın ürünlerinde de bu yağın kullanıldığı ortaya çıktı. Firma tarafından hemen üründe değişikliğe giderek Palm yağı yerine Fındık yağı eklendiği görüldü. Fındık yağı ve Ayçiçek yağından ibaret olarak ta bitkisel yağ karışımına yer vermeye başladılar. Bu rapor açıklanıncaya kadar ürünlerinde kanserojen olduğu belirtilen palm yağı’nı ürünlerinde kullanarak insan sağlığını hiçe sayan bu markanın Ar-Ge direktörü şimdi nasıl olur da insan sağlığını gündeme getirerek hijyenden bahsedip arıcılarımıza hakaret eder. Marka altında sattıkları balları bu arıcılardan alan kendileri değil mi? Bunların gayesi arıcılarımızın tüketiciye kaliteli bal satmalarını engelleyip, tüketiciyi kendileri gibi endüstriyel bal üreten birkaç firmaya mahkum mu etmektir. Eğer öyle ise bunu asla başaramayacaklar. Söz konusu markanın sahiplerine baktığımızda farklı siyasi kimliği ile İstanbul’da yaptığı çalışmalarıyla tanınan ünlü bir işadamı karşımıza çıkıyor. Sahibi olduğu marka, Türkiye genelinde bal sektöründe önemli bir yer almış. Bunların aslında rahatsızlıkları başka… Onların rahatsızlığı Başkan Erdoğan liderliğinde, Tarım ve Orman Bakanımız Sn. Dr. Bekir Pakdemirli’nin sahte ballara karşı savaş açıp, bizlerin bal aromalı şuruba geçit vermeyişimiz. Üreticiden tüketiciye kaliteli balın ulaşmasını sağlamak ve insan sağlığını korumak adına alınan bu önlem belli ki onları baya bir rahatsız etmiş olsa gerek ki, kendi ürünlerinde kanserojen madde olduğu ortaya çıkan bu firmanın sözde Ar-Ge direktörü bir televizyon kanalında yayınlanan programa çıkarak hijyenden bahsedip, pis bir tabağı gösterip arıcılardan alınan bal böyledir diyerek, arıcılarımızın onurunu kırıcı ifadeler kullanıyor’’ dedi.

‘‘Türk arıcısı işportacı değildir.’’
ÖNE ÇIKAN VİDEO


Türkiye’nin bal üretiminde dünya ikincisi olduğunu ifade eden Metin Yavuz, arıcıların işportacı gibi gösterilmesinin kabul edilemez bir hata olduğunu belirterek; ‘‘Ülkemiz 8 milyon koloni ve hobi arıcısı ile birlikte 150 Bini aşkın ailesiyle dünya bal üretiminde ikinci sırada. Hal böyle iken, katıldığı televizyon programında arıcı çiftçilerimizi ‘açıkta bal satan insanlar’ diye işportacı gibi gösteren söz konusu markanın Ar-Ge direktörünün bu hatası kabul edilebilir gibi değil. Hiçbir kanserojen madde kullanmadan, alınlarının teriyle ekmeklerini kazanmaya çalışan arıcı çiftçilerimizden kurumsal olarak özür dilenmelidir’’ dedi.

‘‘Arı ürünleri binlerce yıl önce tedavi amaçlı kullanıldı’’

Arı ve arı ürünlerinin mazisinin çok eskiye dayandığının altını çizen Yavuz, ‘‘İlk olarak Sümerler tarafından bal, Propolis, arı sütü ve polenin tedavide kullanıldığı kayıtlarda bulunmaktadır ve üretkenliğin sembolü olarak kullanılmıştır. M.S 980 ve 1037 İbni Sina gibi hekimlerin arı ürünlerini tedavi amacıyla ne şekilde kullandığı bilinmektedir. Kelimenin kökeni bal arısının Latince adı apis mellifera ve tedavi anlamına gelen Latince terapi sözcüklerinden gelmektedir. Arı ürünleri üretim kadar saklama koşulları etkinlik bakımından son derece önemlidir. Ham balın özellikle son yıllarda yürütülen iltihap giderici ve yanık iyileştirici mide ülser gastrit sindirim sistemi ve benzeri sorunların tedavisinde etkili olduğu düşünülmektedir. Her ne kadar bazı programlarda direkt aracıdan ürün alınmayacağı söylense de milattan sonraki zamana dönüş yaparsak eğer analiz ya da ısıl işlem görmüş bal bulunmamaktadır. Günümüzdeki konuşmalara baktığımızda arıcıların arılara antibiyotik kullandığı ve insanlara zararlı olduğundan bahsedilmiştir. Böyle bir şey söz konusu olamaz eski zamana dönüş yaptığımızda antibiyotik keşfedilmediği dönemlerde Savaş yaralarının tedavisinde bal kullanıldığı bilinmektedir önemli olan nokta balın antimikrobiyal özelliğinin kaybolmamasıdır. Bu örneği ele alacak olursak arı zaten bünyesinde doğal antibiyotiği bulunduruyor. Arıcıdan bal almayın çocuklarınıza yedirmeyin derken acaba bize bırakın balın özelliğini yok ederek, ışıl işlem uygulayarak size tekrar sunarız demek mi istiyorlar?’’ ifadelerini kullandı.

‘‘STK’lar her zaman üreticinin yanında yer alan çalışmalar yürütmelidir.’’

Her sektörde olduğu gibi bal sektöründe yer alan üreticilerin haklarının savunulmasında Sivil Toplum kuruluşlarının büyük önemi olduğunu belirten Metin Yavuz, ‘‘Sivil Toplum Kuruluşları; üyelerine menfaat sağlamak, üyelerinin menfaatlerini korumak, toplumsal fayda oluşturmak gibi birçok amacı olması dolayısıyla hayata geçen oluşumlardır. Ülkemizde diğer sektörler de olduğu gibi bal sektöründe de bu amaçla kurulan STK’lar mevcuttur. Bunlardan bazılarının son zamanlarda yürüttükleri politikalara bakıldığında kuruluş amaçlarının dışına çıktığı görülmektedir. Oysa bazı STK’lar, arıcı çiftçilerimize örgütlenip, kooperatifleşip kendi ürününüzü kendiniz satın diyeceğine, bazı şirketlerin adeta silahşörlüğünü yapmaktadır. STK’ların görevi bal ve arı ürünlerini satan firmaları değil, arıcıları savunmaktır. Bundan dolayı her zaman üreticinin yanında yer alan çalışmalar yürütmelidirler’’ diye konuştu.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23