Gülen’in en yakınında bulunan Prof. Dr. Ahmet Keleş, Fetullah Gülen’in 28 Şubat’taki ihanet planını açıkladı. Keleş, “Gülen, askerlere, ‘Bu hükümet düşecekse beraber düşürelim’ diye teklifte bulundu” dedi.
RÖPORTAJ: MEHMET ÖZMEN - 1973 yılında lise öğrencisiyken Fetullah Gülen’in bir kasedini seyredip etkilenerek gruba katılan, cemaat 28 Şubat ‘postmodern darbe’ sürecine tam destek verdiği için yollarını ayıran Prof. Dr. Ahmet Keleş, gazetemize şok açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Keleş, Gülen örgütünün 28 Şubat darbe sürecinde de aktif rol aldığını ifade ederek, “Hizmette önemli kademelerde bulunan kişilerce komutanlara ziyarete gidilmesi, bürokraside önemli insanların ziyarete gidilmesi, valilikleri ziyarete gidilmesi ve bu ziyaretlerde özellikle vurgulanması için şu talimat verildi: ‘Biz İslami algımız, yaşantımız, duruşumuz itibariyle Milli Görüş’le hiçbir bağımız, ortak noktamız yoktur. Dolayısıyla bizi onlar gibi değerlendirmeyin. Hizmetin içinde bulunan herkes bu görevi fiilen yerine getirdi” dedi.
CEMAAT UMUT OLMAKTAN ÇIKMIŞTIR
• Seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Seçim sonuçları benim tespitimi doğrulamıştır. Bu sonuçlar, cemaatin kendi tabanına rağmen alacağı siyasi tavrın, hele de bu tavır “Ak Parti karşıtlığı” şeklinde olması durumunda kayda değer bir “oy” karşılığının olmadığı görülmüştür. Bu seçim sonuçları bir gerçeği daha gün yüzüne çıkarmıştır: O da, ülke genelinde zihinlerde oluşturulan; “Acaba cemaat desteği alınarak bir siyasi parti kurulsa veya cemaat bir siyasi parti kursa buradan bir iktidar çıkar mı” algısı da cevabını bulmuş oldu: Hayır çıkmaz! Ak Parti’den kurtulmak isteyenlerin cankurtaran yeleği olarak gördükleri cemaat artık umut olmaktan çıkmıştır. Bu ülkenin gerçek umudu Ak Parti’dir, kıymeti bilinmelidir…
BU HÜKÜMET DÜŞECEKSE BERABER DÜŞÜRELİM
• Cemaatten ayrılmanıza ne sebep oldu?
- Pek çok kopuşa sebep olan faktörler vardı. Fetullan Gülen’in dini algılamadaki başörtüsü meselesi, sonra çok radikal başladığımız meseleleri açılım adı altında gevşeten tutumlar gibi birçok faktör var. Ama bardağı taşıran faktör; 1997 yılında darbeyi gerçekleştiren askerin yanında yer alarak, Necmettin Erbakan hükümetini düşürmek için kavli, fiili, bedensel ve tüm hizmetin üniteleriyle bütün gücüyle çabalaması ve hepimizden buna katılım istemesidir. Yani Hocaefendi 28 Şubat darbe sürecine hepimizden katılım istedi. Bu duruma itiraz etmiş tek kişiyim. Öyle bir durum ki, hükümetin devrilmesi için birçok şey yapıldı. Kendisinin TV kanallarına çıkıp konuşmasının yanında hizmette önemli kademelerde bulunan kişilerle komutanları ziyarete gidilmesi, bürokrasi de önemli insanların ziyarete gidilmesi, valilikleri ziyarete gidilmesi ve bu ziyaretlerde özellike şunun vurgulanması; “Biz İslami algımız, yaşantımız, duruşumuz itibariyle Milli Görüş’le hiçbir bağımız, ortak noktamız yoktur. Biz sizin operasyonunuzun içindeyiz. Bu hükümet düşecekse beraber düşürelim” için talimat verildi ve hizmetin içinde buluna herkes bu görevi fiilen yerine getirdi. Bir tek ben yerine getirmedim. Çünkü bu durumu kabul etmedim. Şunu da söyleyim; hiçbir kuruluşta başörtülü bulunulmaması gerektiği yönündeki talimatta ve akabinde uygulama da bu dönemde gerçekleşmiştir. Ben bunu da uygulamayacağımı söyledim. Bu tür yaklaşımlarından dolayı ben disipline alındım. Sonra kopuş süreci hızlandı. Beni görevden aldılar.
VERDİĞİ ZARAR BÜYÜK
• Sizce bugün en tehlikeli örgüt; Gülen örgütü müdür?
- Bu örgütü diğer örgütlerle kıyaslanması mümkün değildir. Çünkü diğerlerinin önceden ne yapacağı kestirilip ona göre engellenebilir. Bu cemaat on günde kaç yıllık iktadarın temel dinamitlerine zarar verdi. Ama PKK otuz küsur yıldır Gülen örgütünün verdiği kadar zarar vermedi diyebiliriz.
GÜLEN AMERİKA İÇİN BİR ARAÇ
• Gülen’in ABD’de kalabilmesi için CIA yetkililerinin referans olduğu söyleniyor. Sizce böyle bir durum var mı?
CIA denildiği zaman akla ilk gelen; Amerika’nın dış politikasıdır. Gülen de Amerika için dış politada kullanacağı bir araçtır.. Dolayısıyla CIA’ın böyle bir yapıyı ellerinin altında istemesinden daha doğal bir şey olamaz.Ben ayrıldıktan sonra hizmetten olan arkadaşlarımla iletişimim sonucu biliyorum ki Amerikalı bürokratlar, FBI’dan, CIA’dan insanlar Türkiye’ye gelerek Gülen’in buradaki gücünün röntgenini çektiler. Sonra Gülen’e Pensilvanya’da bir köy kurmasına izin verdiler. O köy de sıradan bir köy değil. Gülen’in gerçekleştireceği projelerinin stratejilerini geliştirdiği yer.
MOSSAD, CIA VE GÜLEN ÖRGÜTÜ
• Birçok dinleme veya şantaj kasetleri ortaya çıkıyor. Gülen bu kadar güce sahip midir, yoksa bu tür çalışmaları MOSSAD veya CIA yapıyor da Gülen aracılığı ile mi servis ediliyor?
- Ben tam tersini düşünüyorum. MOSSAD ve CIA’ın Gülen örgütü aracılığı ile bu bilgileri elde ettiklerini düşünüyorum. Bizim istihbarat yapımız bu dış güçleri engelleyecek seviyededir. Ama son dönemde gördük ki, emniyet çatısından, yargının çatısından kurulan tezgahlarla bu dinlemeler yapılmış, yapılıyor. Bu anlamda raporlar Fetullah Gülen’in önüne devlet yetkililerinden daha önce de gelirdi. Bu raporlarda milli güvenlik raporu, gizli görüşmelere dair bilgiler.
UZUN ADAMIN KAMETİ MANEVİ ANLAMDA ÖYLE DEĞERLİ Kİ..
• Papa’ya karşı sevgi ve sempatisini dile getiren Gülen, ülkesinin başbakanına uzun adam diye sesleniyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Uzun adamın kameti manevi anlamda öyle değerli ki, cemaatin tabanı artık bunu görmelidir. Bunu cemaatin tabanı sorgulamalıdır. Bu coğrafya her bir karış toprağı şehitlerin kanıyla kazanılmış, kadim büyük İslam devletlerine beşiklik yapmış bir coğrafyadır. Bu coğrafya nice Müslüman kardeşliklerine sahne olmuştur. Bu coğrafyadaki kardeşlik destanını bir kere daha yazma fırsatımız var; bunu başaracak olan da cemaatin tabanındaki kardeşlerimizdir.
BEDDUASINI AÇIKLAMALI
• Ekrem Dumanlı’nın yerinde siz olsaydınız? Röportaj kapsamında Fetullah Gülen’e ne sorardınız?
- Hizmet hayatı boyunca birçok kavşakta birçok Müslüman kişi veya kişileri karşısına aldı. Bundan hiç ders çıkarmıyor mu? Bundan pişmanlık duymadı mı? Yine bugün rahmetli Erbakan hocanın varisleriyle kendisini karşı karşıya getiren ve hatta beddua etmesine sebep olan nedir? Bu tepki neyden besleniyor? Bunları sorardım.
Ayrıca mülane dedikleri eylem bedduadan başka bir şey değildir. İslam tarihinde iki mülane örneği vardır. Gülen’in bedduasıyla alakası yoktur.
KONU MANKENLERİ
• Cemaat bir yandan dinlemeleri yalanlarken bir yandan da buna dair konuşmalar herkül.com’da bulunmakta. Bu durum nasıl oluyor?
- Cemaatte dinlenilenler kategori kategoridir. Bir kısmı siyasi liderler, bir kısmı cemaat liderlerdir. Bunlar denetlenme altındadırlar. Öyle ki, konu mankenleriyle tezgaha düşürülmek niyetiyle hem de. Bu dinlemeler, Türkiye ile ilgili bir projenin uygulamaya konulması için hazırlanan hamle ayaklarından ibarettir.
KÜRT VE ALEVİ ÇOCUKLARI AJAN OLARAK KULLANILIYOR!
• Cemaat yurduna bağlı öğrenci yurtlarında Güney Doğu’dan gelen Kürt kökenli öğrencilere ayrıcalık tanındığı ve bu çocukların ajan olarak eğitildiği iddia ediliyor. Ne diyeceksiniz?
- Bu durum sadece Kürt çocuklarımız üzerinden değil, Alevi çocuklarımız üzerinden de gerçekleştirilen bir durum. Bu hepsi için geçerli değildir. Cemaat bağlılık katmanları aşıldıkça bu tür insanlar her şekilde kullanılmaktadır. Bu kullanma durumu insanlara hizmet adı altında empoze edilmektedir. İnsanlar da bunu hizmet yaptıkları düşüncesiyle gerçekleştiriyorlar. Bu nokta da şunu söylemeliyim; hizmet hareketinin iki tane meşrulaştırıcı hareketi var; birincisi Gülen’in kendisidir. Ondan gelen her şey doğru ve meşrudur. İkincisi ise adına hizmet dediğiniz şey meşrudur. Böyle bir meşruiyet hareketi olunca herkese her şey yaptırılabiliyor. Şimdi bu ayrıcalık denilen şey ise şudur; nihai olarak Gülen’in amacı devleti ele geçirmektir. Devleti ele geçirmek isteyen birisi devletin içindeki halka da sempatik görünmeye çalışır. Çünkü her bir kesime dair planı vardır Gülen’in. Amerika’ya gidince bu plan globalleşmiştir.
