Başkent İslamabad'dan yaklaşık 500 kilometre uzaklıkta olmasına rağmen araçla 12 saatten uzun süren bir yolculukla ulaşılan eyaletin Hunza Vadisi ve Skardu kentleri dünyanın en yüksek ikinci zirvesi K2 de dahil en yüksek 50 zirvenin 17'sine ev sahipliği yapıyor.

En büyüğü Hunza Prensliği olmak üzere geçmişte birkaç prenslikten oluşan Gilgit-Baltistan, 1948'de Pakistan'a bağlanmasının ardından bugün sembolik olarak hala Hunza Prensleri tarafından yönetiliyor. Eyaletlere her seçim döneminde vali atayan Pakistan Cumhurbaşkanı, Gilgit-Baltistan'a ise Hunza Prensini vali olarak atıyor.

Eyalet, Pakistan'ın en önemli turizm rotalarına da ev sahipliği yapıyor. Yıllık yaklaşık 2 milyonu aşkın yerli turist ile 250 bin yabancı turist ağırlayan eyaletin en büyük özelliği ise doğa sporları ve dağcılıkta dünyanın en önemli merkezlerinden olması.

Dünyada bulunan 8 bin metreden yüksek 14 zirvenin 5'i Gilgit-Baltistan'da bulunurken, eyalet sınırları içinde 7 bin metrenin üzerinde yaklaşık 50 zirve yer alıyor.

Bu özelliğe sahip Gilgit-Baltistan'a her yıl binlerce yabancı dağcı, paraşütçü ve macera sporu yapan turist ziyarete geliyor.

Eyalet Turizm Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, son 3 yılda K2 ve Nanga Parbat zirvelerine 100'ün üzerinde yabancı dağcının tırmanmak için geldiği ve bu sayının bir rekor olduğu açıklandı.

Eyaletin 5 ila 7 bin arasındaki zirveleri ise daha sık tırmanılan, bunun yanında kayak sporunun da yapılabildiği dağlar olarak dikkati çekiyor.

Bu zirveler özellikle Kerimabad bölgesinde toplanmış halde bulunuyor. Tarihi Hunza Prensliği'nin de başkenti olan Kerimabad'daki Baltit Kraliyet Sarayı, bu zirvelerin 5'ini aynı anda görebilirken, bölge, gün batımı izlemeye gelenlerin de uğrak noktası oluyor.

Güneş batarken ışınlarının 6 ila 7 bin metre yüksekliğindeki karlı dağlara vurması nedeniyle bu bölgenin zirveleri "Altın tepeler" olarak anılıyor.

Kıtaların çarpıştığı yer
Gilgit-Baltistan, dünyadaki en yüksek zirvelerin bulunduğu Himalaya, Karakurum ve Hindikuş dağlarının da buluştuğu eyalet.

Bu dağ sıraları Gilgit-Baltistan'ın Juglot bölgesinde birleşirken dağları birbirinden ayıran Hunza ve Skardu nehirleri ise aynı noktada birleşerek Pakistan'ın can damarı olarak anılan İndus Nehri'ni oluşturuyor.

Üç dağ sırasının Hindistan Yarımadası ile Asya kıtasının çarpışması sonucu oluşması nedeniyle bu bölge "Kıtaların çarpıştığı yer" olarak anılıyor.

Eyaletteki yerleşimlerin büyük çoğunluğu Karakurum ve Himalaya dağlarını birbirinden ayıran Hunza Vadisi'nde yer alıyor. Dağlardaki kar ve sarı rengin aksine vadi boyunca yerleşim alanları hem sıcak hem de yeşillik. Dağlardaki eriyen buzulların oluşturduğu şelaleler ile göller ise eyaletin turistik değerine değer katıyor.

Dünyanın en tehlikeli yolları turistlerin uğrak yeri
Gilgit-Baltistan'da ülke genelinin aksine yemeklerde baharat ve et daha az kullanırken çoğunlukla kayısı yağı ile yapılan Çin ve Orta Asya yemekleri yeniyor.

Hunza Vadisi, Pakistan'ın en çok kayısı üreten bölgesi olmanın yanında 2 milyonu aşkın turistin yaklaşık 1,5 milyonuna da ev sahipliği yapan otellere sahip bulunuyor.

Tarihi İpek Yolu üzerine kurulu Karakurum Otobanı da bu vadiyi baştan sona geçiyor. Yol, Çin'i Orta Doğu'ya bağlaması açısından önemli olmanın yanı sıra dünyanın en tehlikeli yolu olarak da biliniyor. Yaklaşık bin 300 kilometrelik otoban, Gilgit-Baltistan'ın 4 bin 200 metrelik Babusar zirvesinden başlıyor ve tüm İndus Nehri, Hunza Nehri ve "Katil Dağ" olarak bilinen Nanga Parbat'ın eteklerini geçerek Çin sınırındaki 4 bin 700 metrelik Khunjarab Geçidi'ne çıkıyor.

Her ne kadar otoban olarak anılsa da iki şeritli bir dağ yolu olan Karakurum Otobanı, tehlikeli virajlar, kayalıklar ve tünelleri geçmesine rağmen turistlerin ve macera severlerin de uğrak noktaları arasında yer alıyor. Turistler bu yol boyunca dağ manzaraları ile vadilerin iki yakasını birbirine bağlayan asma köprüleri görmek için bu otobanı özellikle tercih ediyor.