• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

CHP ve demokrasi

10 Ocak 2018
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

CHP’li gençler: Partinizin genel başkanının, “CHP’nin kayığı demokrasi kayığıdır” demesine bakıp, CHP’nin devr-i iktidarında demokrasi olduğuna inanırsanız, fena halde çuvallarsınız!

Bakın neden?..

Meşrutiyet döneminde hiç olmazsa çok sayıda siyasi parti ve dernekler mevcuttu. Seçimler birden fazla partinin iştirakıyla yapılırdı. CHP iktidarı bu çeşitliliğe son verdi: Sadece tek parti fikriyatı istikametinde faaliyet gösteren, kısacası “CHP’nin arka bahçesi” işlevini gören derneklere müsaade edildi. 

“CHP demokrasisi” işte böyle bir “demokrasi”dir!

Meşrutiyet döneminde, savaş şartlarından kaynaklanan sansüre rağmen saraya yönelik eleştiriler yapabilen “muhalif” gazeteler vardı: Tek parti iktidarında hiçbir muhalif gazeteye, dergiye izin verilmedi. Tümü kapatıldı. Çeşitli unsurlar ve fikirler “resmi ideoloji” çerçevesinde o ideolojinin önderliğini yapan “devlet partisi”ne (CHP) cebren bağlandı. Ne matbuat alanında (medya diyelim), ne de Meclis’te muhalefete izin verilmedi. 

Bu denetimsizliğin zaman içinde öyle sakıncaları yaşandı ki, Atatürk bile dayanamadı, kendi eliyle Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kurmak zorunda kaldı.

Ne var ki, buna da tahammül edilmeyecek ve birkaç ay sonra yeni fırkanın kapısına kilit vurulup, diktatörlüğe dönülecekti.

“CHP demokrasisi” işte böyle bir “demokrasi”dir!

CHP’nin hâkim olduğu yıllarda şehirlerde “Polis Devleti”, köylerde “Jandarma Devleti” vardı… Vatandaşlar “parya” muamelesi görüyor, sırtlarına her türlü “angarya” yükleniyordu…

Millet yokluğun, kıtlığın, yoksulluğun yanında bir de ezansızlıktan-Kur’an’sızlıktan dolayı acı çekiyordu… Bu yüzden eline geçen ilk fırsatta (14 Mayıs 1950 genel seçimlerinde) CHP’yi yerle bir etti. Öyle bir sille attı ki, bir daha ayağa kalkamadı, iktidara gelemedi. Bu gidişle de gelemeyecek: Çünkü hâlâ milletin tersine gidiyor.

Milletin tersine gittikçe de, “alternatif” olmaktan çıkıyor.

Tek parti diktatörlüğü 1950’ye kadar kesintisiz devam etti. Demokrasiye bu millet, kısmen de olsa, Demokrat Parti iktidarından sonra kavuştu: Jandarma/ polis ve tahsildar korkusu ancak ondan sonra aşıldı. Vatandaş, “saygın birey” olduğunu 1950’den sonra fark etti. Bu yüzden de onca iftiraya rağmen, Başbakan Adnan Menderes’i milletimiz çok sevdi ve tüm seçimlerden galip çıkardı.

Ancak 27 Mayıs (1960) darbesiyle devirdiler.   

Demokrasiyi getirdiği iddia edilen CHP ise darbeyi ve darbecileri destekledi.

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, 27 Mayıs darbecilerinin başında bulunan Orgeneral Cemal Gürsel’e “Emrinizdeyim” diyerek hulûs çekmekten bile geri durmadı.

İhtilâl’ın içinde misiniz, dışında mısınız?” diye soran gazeteciye, “İhtilâlin ne içindeyiz ne dışında” diyen de odur… 

İdam sehpalarından geçirilerek ikram edilen iktidarı içine sindirip teşehhüt miktarı başbakanlığa razı olan yine o…

“CHP demokrasisi” işte böyle bir “demokrasi”dir!

Eski CHP’nin tüm derdi “ideoloji” idi, memleketin kalkınmasına, gelişmesine ilişkin bir projesi yoktu, hâlâ da yok.

Türkiye’nin en eski partisinin ülke kalkınmasına ilişkin hiçbir projesinin olmaması, uzun iktidar döneminden kalma hiçbir temel yatırımının bulunmaması ne büyük talihsizliktir…

CHP’li gençler: Partinizi istediğiniz kadar savunun, ama sakın “CHP demokrattıdemeyin! Çünkü CHP tarihi bunu yalanlıyor! 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23