• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

Kanaat önderleriyle imtihan olunmak/2

04 Ocak 2017
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

Dinlerini Rablerinden değil kendi reylerinden alanlar, kendi kanaatlerini din edinirler ve din diye başkalarına dayatırlar. Günümüzde kanaat önderlerinin kendi heva ve heveslerinden helal ve haramlar tespit ve etmeleri, İslâm coğrafyasını işgal ve istilâ etmeye çalışan harbi ve mürtedlerin “Dine Karşı Din” tuzağına yakalanmış olmalarındandır. Günümüzde ABD ve müttefiklerinin kurduğu ‘Dine Karşı Din’ tuzağının bazı zaruri sonuçları ortaya çıkmıştır. ABD Savunma Bakanlığı 1989 yılında Rand Corporation adlı kuruluştan, ‘Türkiye’de İslâmi Radikalizmin Geleceği” konulu bir rapor istemiştir. Ekipte bazı Türk uzmanların yanı sıra CIA’nın Ankara İstasyon Şefi Paul Henze gibi istihbaratçılar da yer almıştır. Bu raporda Dünya Müslümanları; Köktendinci/Radikal Müslümanlar, Muhafazakâr/Geleneksel Değerleri Savunan Cemaatler, Ilımlı Müslümanlar ve Laikler olmak üzere dörtlü tasnife tabi tutulmuştur. ‘Derin Strateji’ başlığı altında, ‘Ilımlı İslâmi liderlerin hazırlanması’ üzerinde durulmuş ve takip edilmesi geren siyaset şöyle ifade edilmiştir: “Ilımlı İslâmcıların cesur sivil kanaat önderleri olmaları yeterli değildir. Bu önderlerin demokrasi, insan ve kadın hakları konusunda etkili projeler geliştirmeleri sağlanmalıdır. İslâm’ın bir üst kimlik olduğundan çok, insanların kimliklerinin bir parçası olduğu tezi işlenmelidir. Sivil toplum örgütleri oluşturulması ve ılımlı kanaat önderlerine yardım edilmesi, hayati öneme haizdir. “Dinler arası diyalog” ve “Ilımlı İslâm” gibi projeler; hak ile batılı birbirine karıştırmak ve hakikatleri gizlemek için kurgulanan bir tuzaktır. Hedef Müslümanların kendi dinleriyle değil, şahsi kanaatleriyle amel etmelerini sağlamaktır. Müslüman’ı Müslümanlardan koparıp ehl-i ferd haline getirip, Müslümanların topraklarında, servetlerinde, hayatlarında gözü olan müstevli harbi ve mürtedlerin müşterek öncelikli emelleridir.

Müslüman olarak müstevli harbi ve mürtedlerin bu emellerine alet olmak, Kur’ân’la çelişmek ve çatışmaktır. Kur’ân-ı Kerim’in Fatiha sûresinin merkezinde “cemaat” vardır. Fatiha her Müslüman’a der ki: “Ey Müslüman! Allah’ın huzurunda tek başına çıkma. “Ben” yerine “Biz” şuurunu kuşan. Senin ahlâkın “Ben” değil, “Biz” ahlâkıdır.” Yine Kur’ân-ı Kerim’in Fatiha sûresinden anlıyoruz ki; İslâm, şahısperestliği mahkûm etmiş olan bir dindir. İslâm’da “ben” değil, “biz” vardır. Ama buna rağmen kanaat önderleri “ben” demeyi ahlâk haline getirmişlerdir. Bunun neticesinde Müslümanlar şahısperestlik uğruna birbirlerine düşmüşlerdir.

Hz. Musa (as)’ın ümmeti Samiri ile Hz. İsa (as)’ın ümmeti Pavlos ile imtihan olundu. Hz. Muhammed (sav) ümmeti de kanaat önderleriyle imtihan olunuyor.

Hz. Muhammed (sav)’in ümmetinden bir kısım, hakikati masum imamlar ve mahfuz şeyhler vasıtasıyla öğrenmeye kalkıştığı günden bu yana Allah ile birlikte kendi cinsinden birtakım sahte ilahlara da ibadet eder hale geldiler.

Hevasına muhalefet edip Allah’ın Şeriati’ne kaydsız şartsız teslim olan mükelleflerin tek hedefleri Allah’ın rızasını kazanmaktır. Bunun dışındaki hedeflerin tümü tali hedeflerdir.

Kur’ân ve sünnette birleştiğimiz için Müslümanlar olduk. Kur’ân’dan, sünnetten ayrılana Müslüman denilmez ki.

Müsteşriklerin İslâm hakkında yapmış oldukları çalışmaların tümü, İslâm ümmetini iç savaşa hazırlamak için yazılmış eserlerdir. Müsteşriklerin hazırlamış oldukları eserler, İslâm topraklarına karşı sürdürülen soğuk savaşın taktikleridir. Asıl hedefleri Müslümanları asılsız ve usulsüz hale getirmektir. Bugün için bu hususta muvaffak oldukları söylenebilir. Savaşmadan, İslâm ümmetini birbirleriyle savaştırarak savaşsız zafer peşindedirler. Hepsinin de arkasında İlluminati çetesi vardır.

İslâm topraklarında İlluminati çetesinin kurmak istediği şeytani imparatorluğu ortadan kaldırmanın yolu, Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat imamlarının ortaya koydukları usule göre hareket etmektir.

Müctehid imamlar olmasaydı, ilim sahasında burnumuzun dibini bile göremezdik. Dolayısıyla istisnasız bütün müçtehitlere dua etmek, hem vazifemizdir ve hem de ehl-i sünnet ve’l cemaatten olmanın alâmetidir.

Bizim derdimiz vatandaş kimliği değil, Müslüman kimliğidir. İslâm’la savaşmayan herkesle iyi geçinmek ve onlara İslâm’ı ulaştırmakla mükellefiz. 

Müslüman olarak yapmış olduğunuz işler ve faaliyetler yüzünden Müslümanlar yeryüzünün lanetlileri olarak anılıyorlarsa, siz çoktan lanete uğramışsınız demektir.

Modern zamanların “ortak akıl” tabirine ihtiyaç yoktur. Çünkü Müslüman’ın aklı biz aklıdır. Müslüman’ın aklı bizim aklımızdır.

Savaşsız zafer tezinin hedefi; her Müslüman tek başına kalsın. Her Müslüman kendi şahsi kanaatine göre konuşsun ve her Müslüman’ın farklı bir dini olsun. Hedef, yeryüzünde birbirini tekfir etmeyen Müslüman kalmasın.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23