• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Ali Tekin
Mehmet Ali Tekin
TÜM YAZILARI

MTTB şehidimiz Mustafa Bilgi (2)

28 Eylül 2014
A


Mehmet Ali Tekin İletişim: [email protected]

Mustafa, okuduğu Pertevniyal Lisesi’nde de mücadelesini sürdürmektedir. 

Yakın arkadaşı (Yıllar sonra arkadaşı gibi şehid olacak olan) Sedat Yenigün anlatıyor: “Mustafa bize okuldaki münakaşalarından bahsediyordu. Sosyoloji hocasının İslam’a zıt fikirler ileri sürdüğünü, onunla fikir mücadelesi yaptığını, sık sık tekrarlıyordu. Bir gün sınıf arkadaşlarından birini görmüştüm. Kendisi ile konuşurken, Mustafa’dan bahis açıldı. Mustafa’nın, davasını çok güzel müdafaa ettiğini, hatta bir gün iki ders boyu İslam’da Kadın mevzuunda uzun uzun konferansvari bir konuşma yaparak, hocayı ikna ettiğini söyledi. Mustafa’ya daha çok ısındım.”

Daha sonraları, yeni çıkan bir yönetmelikle İmam Hatip Okulu mezunlarının, Eylül ayında 6 dersten imtihana girerek, lise diploması alabileceklerini öğrenen Mustafa’nın, bu defa Mecidiyeköy Lisesi’ne nakledilişi...

1968 yılında kendi el yazısı ile yazdığı satırlar: “Dünyada aradığımı bulamadım, saadete eremedim. Buna ancak, okulumun (İmam Hatip Okulunun) bana verdiği ile erebileceğim. Bütün dilediğim, bu dünyada erişemediğim saadete, Allah’ın öbür dünyada, gerçek dünyada beni eriştirmesidir.” 

Bütün bunlardan sonra Mustafa’yı Milli Türk Talebe Birliği Kongresi’nde görüyoruz, hem de en ön safta. Fikirleriyle, münakaşa ve münazaralarıyla, karşısındakini alt ederek; kendisine ve arkadaşlarına saldıranlara karşı cesaret ve metanetini ortaya koyup, yumruklarını boşa sallamayan Mustafa’yı…

Görgü şahidinin ifadesine dikkat çekelim: “...MTTB’nin 49. Genel Kongresi başlayacaktı. Biz de birer MTTB mensubu olduğumuzdan, kongreyi takip etmemiz gerekirdi. Kampı bırakarak, beraberce İstanbul’a geldik. Günlerimiz artık Cağaloğlu’nda geçiyordu. MTTB bahçesinde arada sırada fikir münakaşaları oluyor, biz de fikirlerimizi beyan ediyorduk.

Daha sonra, seçime geçildiğinde, fazla oy kullanma isteklerini divan reddedince (Kürşat) isimli Ankara delegesi sahneye atladı, seçim sandığını tekmelediği gibi, aşağıya devirdi. Bunun üzerine büyük bir kavga başladı. Havada sandalyeler uçuşuyor, tahta parçaları kıyasıya vuruluyor, kanlar akıyordu. İşte o sırada Mustafa’yı gördüm. Sahnenin tam önündeydi. Etrafı ana baba günüydü. Bir kaç kişi ile kavga ediyordu. Attığı yumruklar, hiç boşa gitmiyordu. Şimdiye kadar hiç görmediğim bir hüviyete bürünmüştü Mustafa.”

Ve MTTB seçimini “İslamcılar”ın kazanışı, yani Mustafa ve nice  Mustafaların uğrunda can vermeyi şeref saydıkları davaya gönül bağlamışların kazanışı... O akşam Sultanahmet Camii’nde kılınan şükür namazları, okunan Kur’an... Hele, Mustafa’nın okuduğu Kur’an... İnanın kulaklardan gitmez halâ...

Üniversite giriş imtihanları neticesi belli oluyor. Bir kağıt getiriyor postacı, Mustafa’ya... O’nu da, bizi de sevindiren bir kâğıt. Üniversite giriş imtihanlarında Mustafa çok yüksek puan almıştır. Aslı halen bu satırların yazarında bulunan ve 385 Sosyal, 346 Fen puanı aldığını gösteren kâğıt... 

Bu defa Mustafa Milli Türk Talebe Birliği’nin tertiplediği Yahudi’ye La’net Haftası’nda.... Mescid-i Aksa yazılı önlük, elinde bayrak... Ve bir hatıra burada: Mescid-i Aksa yürüyüşünü gören annemin, “O, en öndeki kazaklı, heyecanlı, vecd içindeki kimdi?” diye soruşu, sonra aynı genci Nur-u Osmaniye Camii’nde namaz kılarken gördüğünü söyleyişi ve O’nun kim olduğunu bilmeyen ben; şehid olunca “O idi, o idi. En öndeki genç o idi” diye hüngür hüngür ağlayarak, gazetelerden onun resmini gösteren annem.

29 Mayıs 1969 günü yapılan Fetih Toplantısı’nda, Sultanahmet Meydanı’ndaki konuşmasında, aynen: “Bir taraftan sahte kahramanlar, öbür yandan her şeyimizi borçlu olduğumuz ulu Fatihler. Bize Fatihlerimizi unutturmak, sahte kahramanlara taptırmak istiyorlar.

Bomba patlıyor

21 Eylül 1969, gece kapkaranlık, zifirî karanlık bir gece... Akrep yelkovanı kovalıyor. Nihayet 1’e çeyrek var... Müthiş bir patlama oluyor Cağaloğlu’nda. Milli Türk Talebe Birliği’nde... Bir daha, bir daha... Alevler, koşuşan insanlar... Ve, alevler arasından “Allah, Allah” diyerek çıkan bir genç... Daha 19’unda, Göynük’ün Ekinciler Köyü’nden Mustafa Bilgi şahadet şerbetini içiyor…

Mahşerî bir kalabalık var 23 Eylül Salı günü öğle namazında Beyazıt Camii’nde... Profesörler, üniversitenin diğer öğretim üyeleri, milletvekilleri, gençler, ihtiyarlar, cahiller, alimler, manevî dayanaklarımız, büyüklerimiz, zenginler, fakirler... On binlerce mü’min... Koskoca Beyazıt Camii’nin alamadığı, dışarıya taşan cemaat... Hepsi, hepsi Şehid Mustafa’ya son vazifelerini yapmak için toplanmışlar buraya. 

Kur’an okuyor hafızlar Şehid Mustafa’nın ruhuna... Kur’an okuyor amcası, yeğeni Şehid Mustafa’ya...

Öğle namazı bitmiştir. Cemaat koşuyor musalla taşının önüne ve saf bağlıyor. Ama saf bağlamak mümkün mü ki, kalabalıktan?

“...Er kişi niyetine: Allahü Ekber !” Ve onbinlerin dilinde: “Allahü Ekber !”

Cenaze namazı bitmiştir. İmam Abdurrahman Gürses’in veciz bir konuşması ve cemaate soruşu: “Nasıl bilirsiniz?” Haykıran, gönülden figan eden on binler: “İyi, hem de çok iyi biliriz !” Gene soruyor, Abdurrahman Efendi: “Yarın, huzur-u ilâhi’de de buna şehadet eder misiniz?” ve gene haykıran on binler: “Ederiz !”

Şehid Mustafa Bilgi ruhuna El Fatiha…

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23