Aşağısı (!) Hillary, yukarısı (!) Trump!
ABD’nin son iki, Dünya’nın ise son bir yıldır odaklandığı başkanlık seçimleri, nihayet 8 Kasım’da yapılacak.
Yeni başkan görevine 20 Ocak 2017’de muhtemelen kilise (ve havrada), papaz (ve hahamların) önünde İncil (ve Tevrat’a) yemin ederek başlayacak.
Havra’da yemin etmeyen tek Başkan’ın başına neler geldiğini merak edenlerimiz araştırsın.
Bizdeki cami, imam ve Kur’an düşmanlarının kulakları çınlasın.
Şimdilik bu kadarı kâfidir.
Sadede gelelim.
ABD başkanlık seçimlerine üç farklı açıdan bakılabilir.
GLOBAL BAKIŞ
Şüphesiz hâlihazırda “Süper güç” ve “Dünya’nın jandarması” unvanlarını uhdesinde bulunduran ABD’deki seçimlerin “Global ölçekte” etkilerinin olacağı aşikârdır.
Özellikle Çin ve Rusya gibi rakipleri, gittikçe güçlenmekte ve olaylar üzerinde daha fazla “söz sahibi” olmaya başlamaktadır.
Aynı zamanda, gayri meşru aşkının “yasak meyvesi”, İsrail’in etrafında cereyan eden İslami ve Şia tandanslı hareketlenmeler, ABD’nin hırçınlığını daha da artırmaktadır.
Bu nedenle, ABD’de başkanın “kim olacağı” konusu Dünya kamuoyunu yakından ilgilendirmektedir.
Dünya milletleri açısından görünen, mazlum milletlerin arzularının daha çok Hillary’den yana olduğudur.
Tump ise aleni İslam karşıtlarının, değişmez tercihidir.
AMERİKALILARIN BAKIŞI
Oy kullanma yaşındaki halkın sadece % 70’inin seçmen listelerine kayıtlı olduğu ABD’de, seçime katılım oranları genel olarak % 60’ın altındadır.
Bu durumun birçok nedeni sayılabilirse de, temel nedeni “başkanın değişmesi ile ABD’de önemli bir değişimin olamayacağı” kanaatinin kabul görmesidir.
Bu inanç doğru mudur?
Evet, Amerikan politikaları başkanlara göre değişmez.
ABD politikaları, onun yüksek menfaatlerine ve İsrail’in çıkarlarına göre şekillenir.
Yani, Oval ofiste asılı bulunan başkanlık çerçevesi sabittir. Her seçimden sonra, sadece içerisindeki resim değişir o kadar.
İSLÂM DÜNYASI VE
TÜRKİYE’DEN BAKIŞ
ABD’de başkanın değişmesi, İslam Dünyası ve Türkiye açısından, sanıldığı kadar önemli bir husus değildir.
Bu, geçmişte uygulanan ABD politikalarının İslam Dünyasına yansımalarına bakıldığında, kolayca görülebilir.
Mesela son 8 yıldır ABD Başkanı olan Barak HÜSEYİN Obama döneminde bizim açımızdan, Bush döneminden daha iyiye giden ne oldu?
Hatta katliamlar ve savaşlar arttı, azalmadı.
15 Temmuz da cabası.
ABD’de başkan değişmelerine, bir eldiven olarak da bakılabilir.
İçindeki el aynı olduktan sonra, eldivenin kumaşının değişmesinin ne anlamı var ki?
Ancak, küçük çapta da olsa yine de başkan değişiminin etkileri olacaktır.
Bu açıdan Hillary ve Trump’ı değerlendirebiliriz.
Eğer Hillary başkan olursa, yüzümüze gülerek, İsrail ve düşmanlarımızı silahlandıracak.
Trump gelirse, kaşlarını çatarak, katliamlara devam edecek.
Bayan Hillary, İslam Dünyasının tarafında durarak, Siyonizm’e hizmet edecek.
Bay Trump ise İsrail’in tarafından bu işi yapacak.
Hillary de Trump da gelse, Mısır’da kanlı rejim korunacak.
Arap Ülkelerinde akan kan artarak devam edecek.
Türkiye ve İran’ı birbirine düşürerek ezmek için ne gerekirse yapılacak.
Filistin Devleti diye içi boş bir masal anlatılmaya devam edilecek.
Yine mazlum Müslümanlar açlığa ve ölüme mahkûm edilecek.
Kim başkan olursa olsun, biz ezilmeye devam edileceğiz.
Eğer diyorsanız ki, öyle olsa da, ezenin güler yüzlü olmasını tercih ederiz.
O zaman buyurun Hillary, hayırlı olsun.
Aynı zaman da Hillary geçenlerde Trump ile çıktığı TV tartışmasında, ‘YPG MPG’ diye kem küm ettiğinde, Sayın Cumhurbaşkanımızdan yediği elenselerden olsa gerek, biraz daha uslanmış görünüyor.
Çünkü bir sonraki tartışmada, Türkiye’nin yıllardır savuna geldiği ama bir türlü kendinden başkasına kabul ettiremediği ‘uçuşa yasak bölgeyi (bir çırpıda) desteklediğini’ ilan ediverdi.
Bay Trump gelirse de çok üzülmeyin.
Çünkü bazen “kötü komşu adamı mal sahibi yapar”.
Belki aklımızı başımıza almamıza vesile olur.
Ee! “Sizin hayır sandığınız şeylerde şer; şer sandığınız şeylerde hayır vardır (ila ahir)(Bakara 216)” buyurmuyor mu, Yüce Yaratan.
Benim açımdan ise tam bir kısır döngü söz konusu.
İki arada bir derede kaldım.
Hâlâ! “Al birini vur ötekine” modundayım.
Aşağı tükürsem Hillary, yukarı tükürsem Trump.