Trafik cezaları

Trafik cezaları

ALİ OSMAN AYDIN

Büyükşehirde oturanlar olarak en dertli olduğumuz konulardan biri trafik. Gündelik hayatımızın önemli bir kısmını teşkil ettiği için yoğunlaştığında hayatımızı felç eden bir olgu trafik. 

Bir toplumun psikolojik sağlığını ölçmek için trafiğine bakmak gerektiği düşüncesi doğru mu? Trafik konusunda kurallara harfiyen uyan toplumlar psikolojik sağlıkları elverdiği için mi böyle yapıyorlar yoksa ceza korkusundan mı?

Bu aynı zamanda ahlaki bir sorudur ve ucu açıktır. Fakat sonuç değişmez. Hangi nedenle olursa olsun trafik kurallarına uyulan bir toplumda bir şeylerin yolunda gideceği açık.  İnsanlar burada toplum düzeni için, insan hayatı için bireysel taleplerinden vazgeçmek zorundalar. Bugün yasa korkusuyla uyulan kurallar yarın içselleştirilir ve giderek tabii bir davranışa dönüşür…

*

Bu anlamda TBMM Adalet Komisyonunda trafik cezalarının artırılmasına yönelik dikkat çekici kanun teklifi 29 Mayıs’ta kabul edildi. Teklif TBMM’de kabul edildikten ve Resmi Gazete’de yayınlandıktan iki ay sonra yürürlüğe girecek.

“Cezalar caydırıcı değil” söylemini duymuş olmalılar ki, genel olarak dokunanı yakacak cezalar öngörmüşler yeni düzenlemede.

Trafikteki en büyük sorunlardan biri, hemen her gün birçok insanın bir şekilde kendini içinde bulduğu durum, trafik kavgası… Görünen o ki bundan sonra kavga için araçtan inmek iki kere cesaret gerektirecek. Çünkü bu tür suçlar için artık 180 Bin TL para cezası uygulanacak.

Ayrıca sürücünün ehliyetine 60 gün süreyle el konulması ve araçların 30 gün süreyle trafikten men edilmesi de söz konusu. Bir hayli kabarık bir fatura.

Trafikte dirift atarak trafiği allak bullak eden apaçiler artık 140 bin TL ceza yiyecekler. Makas atma videosu çekip bunları övüne övüne sosyal medyada yayınlayarak etkileşim alanlar var. Makas atanlar trafikteki herkesin hayatını riske ediyorlar. Bunun ne kadar bilincindeler bilmiyorum. Ama bundan sonra yiyecekleri 90 bin TL’lik ceza belki birazcık olsun onları hizaya getirir.

Daha önce defaatle hakkında yazdığım için hemen gözüm alkollü araç cezalarını aradı. Alkollü araç kullanmakla ilgili cezalar bana yeterli gelmedi. Yeni düzenlemeyle ilk yakalamada 25 bin, ikincide 50 bin, üçüncü yakalanmada 150 bin TL ceza kesilecek. Alkol/uyuşturucu testine itiraz edip ölçüm yaptırmaya direnenleri 150 bin TL’lik bir ceza bekliyor. Ayrıca ehliyetlerine de 5 yıl el konuluyor.

Alkollü araç kullanımı ölümlü trafik kazalarının önemli bir kısmının sebebi. Cezalar geçmişle kıyasla yükselmiş evet ama yeterli değil, çünkü geçmişte cezalar düşüktü. Alkollü araç kullanan kişiyi doğrudan en yüksek cezayla muhatap etmek gerekiyor.

Çünkü her an birini öldürebilir alkollü sürücü. Neden ona bir fırsat daha verelim? Neden insanların hayatını riske atalım? Neden bu riski alkollü araç kullanmayı düşünen değil de toplum üstlensin. Bir zahmet o şekilde araç kullanmayı düşünen başına gelecekleri de hesap etsin.

“Alkollü Sürücü Dehşeti” yazımızda şöyle söylemiştik:

“(Alkollü sürücü) ne bir psikopat ne de sizden intikam almak isteyen biri. O sizi tanımıyor. Sizi ve ailenizi korkunç bir şekilde öldürmek gibi bir hedefi de yok. Rastgele ölüyorsunuz yani... Öylesine... Tombaladan siz çıkıyorsunuz, tabiri caizse.  Sırf o saatte, orada olduğunuz için ölüyorsunuz.

O adam sizi öldürmeseydi, aynı şekilde başka bir aileyi öldürecekti. Belki de birkaç aileyi. Yine rastgele... Yine tombaladan çekercesine... Öylesine yani...

Canı öyle istediği, paşa keyfi öyle emrettiği için... Alkollü kişi için fark etmiyor. Bir bebek ya da ihtiyar. Bir hayvan ya da insan. Bir kişi ya da on kişi... Önüne kim çıkarsa... Son sürat çarpıp öldürüyor, yok ediyor. Daha da kötüsü, öldürdüğünü bile bilmeyerek öldürüyor.

Sabah olacak ve o alkollü sürücü gaza neden bastığını, sizin aracınıza neden çarptığını, neden sürüklediğini bile hatırlamayacak... Yani kim vurduya gideceksiniz! Pisi pisine...

Geleceğiniz, hayalleriniz ve çocuklarınızın geleceği, hepsi kimvurduya gidecek!

Çünkü ne siz ve ne de çocuklarınız hayatı alkollü araç kullananların umurunda.

Çünkü burası özgür bir ülkeymiş, parasını o vermiyor muymuş, istediği gibi içebilirmiş, içinden geldiği gibi sarhoş olabilirmiş, dilediğini yapmakta özgürmüş(!)”.

*

Devlet bu zihniyete haddini bildirmeli.

Böyle bedavadan ölmeyi hiç kimse hak etmiyor! Devlet alkolü içip araba kullanana çok büyük bir fatura çıkarmak zorunda. Bizim hayatımız ucuz değil!

Yeni düzenlemeyle ilgili söylenecek çok şey var. Fakat yerimiz dar.

Son olarak şunu söylemek gerek. Evet cezalar artırılmış. Evet bunun az ya da çok olumlu bir etkisi olacaktır. Fakat hukuk sisteminden kaynaklı bir açığı da burada görmek gerekiyor.

O da bence şudur: Yapılan şey paranın miktarını artırmak. Bu miktarlar Türkiye’de alt orta gelir grubunu daha çok etkileyecektir. Üst gelir grubunu ehliyet kısıtlaması haricinde parasal artırım etkilemez.

Yani kapitalist hukuk yine parası olanı himaye ediyor gibi. Peki cezaların nasıl olması gerekiyor gibi bir soru sorulabilir. Ben bazı suçlarda doğrudan fiziksel ceza verilmesinin doğru olduğunu düşünüyorum. Böyle bir cezanın caydırıcılığı yüksek olacaktır bana göre. Bugünkü hukuk düzlemi içinde böyle bir şeye yer yok elbette. Ama dirift ya da makas atan birinin sırtına odun yemeden iflah olmayacağını düşünüyorum. Fiziksel cezayı teninde hissetmiş birinin toplum kurallarını daha ciddiye alacağını düşünüyorum. Kamu huzurunu keyiflerince sabote eden bu adamların paralarının geçmediği bir sistem olmalı bence. Katılmayabilirsiniz. Ama nacizane görüşüm budur.