• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Şecaat arzeden paralel polis illegal dinlemeyi itiraf eder

29 Temmuz 2014
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Paralel medya, darbe operasyonunu organize eden polisleri tutuklayan hakimlerden birisinin, daha önce de, paralel polislerin istediği “dinleme kararları”nı imzalayan hakim olduğunu yazmışlar..

İddialarını şöyle ifade ediyorlar: “Eski istihbarat müdürü Ali Fuat Yılmazer’i yasadışı dinlemelerden dolayı tutuklayan hakim, daha önce 150 dinleme kararı vermiş!”

“Şecaat arzederken merd-i kıpti, sirkatin söyler”miş....

Kendi iddialarına göre.. 150 tane dinleme kararıbir tek hakimden aldıklarına göre..

40 civarında (benzer karar vermeye) yetkili hakim olduğuna göre..

Toplam dinleme kararınız kaç oluyor?

6.000 mi?

Her bir mahkeme kararında, 5-10 kişi için dinleme kararı verilme ihtimalini de dikkate alırsanız.

Dinlenen kişi sayısı 30 bin mi olur, 60 bin mi?

Parça parça konuşmayın. 

İnsanları, gereksiz yere heyecanlandırmayın. 

Kaç gün saklayacaksınız ki, gerçekleri..

Birer birer çıkıyor işte.. Belgeler ortaya saçıldığında, utanmayacak mısınız?

Dinleme kararını veren hakim, illegal dinleme sebebi ile mutlak suçlu olur mu? 

Somut örnekle cevaplandırayım..

Kendi telefonu hakkında dinleme kararı veren hakim tanıdık.

Bu “paralel polisler”in sayesinde..

Bir hakim, kendi telefonu hakkında dinleme kararı vermek ister mi?

Mümkün mü bu?

Değil!

Ama önümüzde somut örneği var..

Dolayısı ile.. 

Hakimlere suç yüklemeden önce..

Suyun başını tutan kim ise, ona bakmalıyız.

Organizatör kim, onu bulmalıyız..

“Canım hakim de, kendi telefonunu bilmiyor mu.. Ki, kendi telefonu için dinleme kararı veriyor” demeyin..

Paralelde tuzak bir değil, bin türlü..

Farzedin IMEI numarası verilerek telefon dinlemesi talep edilmiş ise.

Kim, kendi cep telefonunun IMEI numarasını ezberden biliyor ki, hakim de bilsin..

Polise güveniyor. Savcıya güveniyor..

Düşünüyor ki, “Dinlenmesi gerekmeyen birisi için talepte bulunuluyorsa. Verilen isim veya telefonun bilgileri gerçek değil ise.. Bir tezgah varsa.. Dinlenmemesi gereken birisi dinlenirse.. İstek yazısındaki bilgiler, ‘resmi evrakta sahtekarlık suçu’ oluşturur.. Polis de bunun sonucuna katlanır!” 

Hiçbir polisin, meslekten ihracı göze alarak, sahte bilgi vermeyeceğini düşünerek, dinleme talebini kabul ediyor..

Ne var bunda?

Polisi değil.. Savcıyı değil.. Hakimi mi suçlayacağız, böylesine açık bir aldatma için..

Devletin polisi sahtekarlık yapacak..

Başbakanı dinlemek için, Başbakan danışmanını örgüt üyesi gibi gösterecek. Tezgah kuracak..

Sonra da “Aaa.. Bu hakim dinleme kararı vermişti. Şimdi dinleme yapan polisleri niye tutukluyor ki!” diyeceğiz..

Öyle mi?..

Bence, daha önce aldatıldığı için “dinleme kararı”nı imzalayan hakimin, şimdi o dinlemeleri tezgahlayan polisleri tutuklaması daha anlamlı..

Olayın A’sından Z’sine farkındadır.

Tezgahı, tüm ayrıntıları ile biliyordur..

Daha önce aldatıldığı için. İkinci defa ısırmaya kalkanların oyununa gelmez.

Nezarethanede bayram namazı kılıyorlar.

Affedersiniz; bırakın özgür olmadığınız bir ortamı..

Özgür olduğunuz ortamda bile.. Farz olan başörtüyü çıkartıp atanlar sizler değil misiniz?

Farzı terkettiniz, furuattır diye..

Şimdi “vacib”i yapıyorsunuz..

Yapın, hiç itirazım yok. Desteklerim de.. “Helal olsun, namazı ihmal etmemişler” derim.. 

Ama söyleyin, “Eşlerinizin, kızlarınızın başörtüsünü niye çıkartmıştınız siz? Bir darbeci general ‘Höt’ deyince, ‘Kızmayın sayın çok kıymetli generalim.. Bakın dersanelerimizdeki kızların bile başlarını açtırdık’ diye niye yağcılık yapmıştınız siz?”

Nezarethanede işkence gördüklerini söylüyorlar..

Gözaltındaki polislerin ellerinde telefon.. Gelen giden milletvekilleri ile hatıra fotoğrafları..

Halen gözaltındaki emniyet müdürünün, paralel medyanın tv ekranlarından yayınlanan, basın açıklaması!

İftar edemediklerini iddia ettikleri nezarethanede,  kendilerinin çektikleri görüntülere göre, askeri nizam usulü ayağa kalkarak, Türkçe yemek duası!

Gözaltında olduğu iddia edilenlerin çektikleri görüntülerin, paralel medyaya aktarılması..

Ve sonra da, “İşkence altındayız!”

Kimsenin nezarethanede iftar açmasına karşı çıkmam. En tabii hakkıdır.. Oruç tutabilir, istiyorsa tutmalıdır. Orucunu açabilir, gerekli imkan tanınmalıdır.. 

Ama kusura bakmayın naif kardeşler..

Nezarethanede “akıllı telefon” bulundurabilen arkadaşlar, “İşkence gördük” demesinler.

**

Paralel polislerin avukatları dün, “Hakim şöyle yaptı, duruşmada şu hukuk garabeti yaşandı” türünden anlatımlarla, kamuoyunun dikkatini, farklı yönlere çekmeye çalışıp, ucuz şovmenlik yaptılar..

Avukat arkadaşlara hatırlatayım: “Boşverin bu hikayeleri. Siz, müvekkillerinizin ‘Başbakan’ı niye dinledikleri’ni söyleyin.. Hakim sizi dinlemiyorsa, ben bu köşeyi size tahsis edeyim.. İstediğiniz gibi savunma yapın.. Ama ucuz numaralarla, saf cemaat mensuplarını aldatmayın.. Sorgudan kaçıp, sonra da ‘Gözaltı süresi uzuyor’ yalanını uydurmayın.. Gözaltı süresinin uzamasının müsebbibi sizsiniz.. Hakim değil!”

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23