Şampiyonlukta ilk fire Galatasaray!..
Süper Lig’de 18. Hafta geride kaldı. Siz bu satırları okurken, dün oynan Ziraat Türkiye Kupasında bazı maçlar (Fenerbahçe-Bayburtspor, Akhisar-Trabzonspor gibi) geride kalmıştı bile. Sözün özü futbolda ‘top’ dönmeye devam ediyor. Kim nasıl kazanır-kaybeder belki muallak gibi gözüküyor ama gerçek olan; Lig, Kupa derken tempoya ayak uyduranın ‘mutlu’ sona ulaşacak olması...
•
Galatasaray ve Bursaspor.. Kadro ve oyun olarak ligimizin en iyi iki ekibinin mücadelesinde tempo ve iyi futbol beklemek herkesin hakkıydı. Takımların çalıştırıcıları Hamza Hamzaoğlu ve Şenol Güneş’in sahip olduğu ‘futbol’ bilgisi bunu gerektiriyordu.
Futbol sever ‘tempolu’ bir maç izleme fırsatına sahip oldu. Takım kadrolarında yer alan oyuncuların da kalitesi sergilenen oyunda etkiledi. Galatasaray diğer maçlarda oldu gibi maça katkı sağlayan Muslera, Melo ve Sneijder dışında göz dolduran dördüncü bir isme rastlamak gelecek adına ‘umut’ verici olurdu ama bu mümkün olmadı.
Hamza Hamzaoğlu, takımının oyun yapısı bakımından halen bir arayış içerisinde. Bruma’nın sonradan maça dahil olması, teknik adamın ‘düşünce’ olarak sahadaki mücadelenin dışında olduğunun en net göstergesiydi. Hamzaoğlunun hakkını-yanlışını ‘teslim’ tezimizi bir başka örnekle somutlaştıralım. Geçtiğimiz hafta sakat olan Burak’ın ‘duygusallığının’ ön plana çıkararak nasıl sahaya sürmesiyle, Mersin Bursa karşılaşmasında Bruma değişikliği için Chedjou’ya 76 dakika sabretmek aynı manaya geliyor.
Şenol hoca ligimizin en tecrübeli teknik adamlardan. Güneş’in kariyeri oyuncuların mücadelesini de önemli etki yapıyor. Bursaspor’un maçın son yarım saatinde Galatasaray’a baskı uygulaması bunun bariz göstergesiydi. Bu baskı karşısında Aslan’ın şuursuzca-panikleyen yapısını gördüğümüzde ‘üstünlüğün’ ne manaya geldiğini daha rahat anlaşılacak.
Galatasaray açısından olumsuz gözüken bu tablonun üstesinden nasıl gelinir? Sorunun cevabı olacak ‘takıma yeni yıldız kazandırılma’ (a) şıkkı ki, ‘transfer’ sezonu sona erdiği için bu seçenek de ortadan kalkmış oldu (1). Sarı-kırmızılı Kulübün Başkanı Duygun Yarsuvat’ın takımı içinde bulunduğu ‘ekonomik’ darboğazdan kurtarmak için, her defasında ‘Biz altı aylık dönem için göreve geldik...’ sözlerinden net bir şekilde anlaşılmakta. Bunun anlamı Aslan’ın ‘kurtuluş reçetesini’ geçici değil de kalıcı yeni yönetimde yazılacak olması (2). Sadece iki seçeneği bir araya getirildiğinde, Fenerbahçe, Beşiktaş ile Şampiyonluk yarışına giren Galatasaray’ın Ligin sekizinci haftasında neden fire verdiğini en ‘somut’ örneği olmasına yetiyor sanırım.
•
Ara transfer sezonunun en hareketli takımlarından Beşiktaş, zorlu geçmesi beklenen Mersin maçını ‘fire’ vermeden geçti. Ankara’da Osmanlı Stadyumunda oynadığı ikinci maçından da galip ayrılması... Ara transfer döneminde Milosevic, Tolgay, Opare’yi renklerine bağlayan Kartal’da, Mersin karşısında Tolgay’ın şans bulması... Demba Ba’nın kalçasına çarpan topun gol olarak rakip ağlarla buluşması...
‘Süleyman Seba’ ismini alan 2014-2015 futbol sezonunda Beşiktaş dendiği zaman (takıma katkısından dolayı) akla ilk gelen isim Demba Ba. Saha içinde olduğu gibi saha dışında da örnek bir oyuncu profili çizen Senegalli Müslüman oyuncu, takımının Mersin karşısında ‘zafere’ ulaştırdığı golde önemli ‘karenin-mesajın’ içinde yer aldı. Demba Ba’nın Mersin kalesine sağ çaprazdan vurduğu ve kaleciden dönün topun kontrolsüz bir şekilde kalçasına çarpıp, ‘ağlara’ gitmesi oldukça dikkat çekiciydi. Adı futbol da olsa bu gol bize, ‘Kişinin niyeti ne ise, amelinin de o olacağı’ gerçeğini hatırlattı...