Özel (engelli) sporcuların üniversite tercihleri
İçinde bulunduğumuz süreçte, veli-öğrenci-okul üçgeninde ‘Çocuğum hangi bölüme gidecek?’ hususunda hareketlilik yaşanmaktadır. Özel (engelli) bireylerde ki durumda diğerlerinden farksız değil? İşitme, görme, bedensel ve zihinsel engeli bulunan öğrencilerin okul tercih ederken erişebilirlikten işaret diline, kabartma yazıdan diğer şartları uygun olan okulların tercih konusu-arayışı ön plana çıkıyor. Bu alanda, lise son sınıfında bulunan ve üniversiteli olma yolunda bir heyecandır süreci yaşanmaktadır. Tek hedefi Beden Eğitimi okumak isteyen özel (engelli) öğrenciler de mevcut…
Eğitim ve öğretim döneminin tercih dönemine gelen şu günlerde, geçmişten bugüne yaşanan-tecrübe edilen konular önem taşımaktadır. Üniversitelerin Beden Eğitimi Bölümlerine YÖK kararıyla % 10 engelli kontenjanı açılması, özel (engelli) bireylerin kendilerine verilen önemi ortaya koymakta, onları geleceğe daha emin bakmalarını sağlamaktadır. Her defasında özel (engelli) bireylerin, engelini unutturacak, onların sosyalleşecekleri bir sürecin içerisinde yer almaları önem taşımakta. Bu konuda gerekli çalışma yapılıp yapılmadığı konusu değişkenlik gösteren bir durum olduğu için, aydınlatılmasında fayda var!..
Özel (engelli) bireyler, gerekli-istenilen şartlar yerine getirildiği vakit üniversitelerde okuma imkânına sahipler. Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 29.03.2018 yılında aldığı karar ile Beden Eğitimi gibi özel yetenek sınavı ile öğrenci alan programlarında geçerli olmak üzere % 10 kontenjan açma yoluna gitti. Bu demek oluyor ki, kişi için sağlıklı kalma ve sosyalleşme açısından önem taşıyan hareket ve egzersizin devamlılığı için, özel (engelli) bireylerin Beden Eğitimi bölümlerin önü açılmış oldu. Kısaca onlara pozitif ayrımcılık sağlanmış oldu. Alınan kararın üzerinden üç yıl geride kalırken, bu sürecin-kararın sağlıklı işletilip-işletilmediği konusu önem taşımaktadır...
Üniversitelerin Beden Eğitimi ve Spor Bölümlerine alınan özel (engelli) öğrencinin, okula alınıp alınamaması arasında bir de gelgitler yaşanmaktadır. Üniversitelerin yönetildiği en üst kurum olan YÖK’ün % 10 kontenjan ve 100 TYT puanı barajı takdir edici gözükse de, üniversiteye adımını atan özel (engelli) öğrenciler, eğitim aldığı binanın fiziki yapısıyla beraber, eğitim ve öğretimlerin gerçekleştiren akademik kadroların, yeteri derece de bilgi ve beceriye sahip olmaması durumu önem taşımaktadır. İşte o süreç, YÖK’ün uygulamaya koyduğu puan ve kontenjan konusunda acaba ne gibi bir yol alındığı konusunun araştırma yapılması gerekmektedir! O önem taşıyan konu, öğrencinin 100 puan alması tek başına yeterli olmamaktadır. Üniversiteli olması ve dersleri anlama ve yorumlama konusunda özel (zihinsel) bireylerin çektiği zorluklar. Tekerlekli sandalyeli veya görme duyusunu kaybeden bireyin eğitim kampüsü içerisinde erişebilirlik konusunda zorluklar bu zorluklar, bu zorlukların bazıları…
Özel, ayrıcalıklı (engelli) bireylerin Beden Eğitimi Bölümlerine girmesi için, gerekli olan puanın yanında, son üç yıl içerisinde lisanslı sporcu olma şartı getiriliyor! Lisan konusu dikkate alındığında, spor yapan özel (engelli) bireylerin üniversiteli olması kadar, engellilik düzeyleri-dereceleri yeterli olması gerekmektedir. Bugün lisanslı olarak spor yapan engelli kalmadı. Örneğin otizmli, down sendromu çocukların ulusal ve uluslararası düzeyde müsabakalarda yarışabiliyorlar. Bu demek oluyor ki, özel (engelli) bireylerin sadece lisanslı olması, üstün başarı göstermeleri tek başına yeterli olmayacaktır. Zihinsel yetersizliğe sahip bu durumdaki kardeşlerimizin üniversiteli olmaları bizleri de heyecanlandırmaktadır, konusuna eyvallah. Üzerinde çalışma yapılması gereken ise, nasıl ki akli melekelerinden dolayı bu kardeşlerimize silah ruhsatı veya araç ehliyeti verilemeyeceği gibi, onların üniversitelere direkt alınmaları veya soyutlanmalarından ziyade, ‘özel öğrenci’ olarak diğer öğrencilerle bir arada bulunmaları, akademisyenlerin görüşü olarak önem taşımaktadır. Böylelikle, Allah’ın (cc) cenneti ile müjdelediği özel (zihinsel engelli) çocuklarımız-gençlerimiz aracılığıyla, farkındalığı da ortaya koymuş oluruz…