Nasıl bir Süper Lig!
Süper Lig’de 2014-2015 sezonu hafta sonu başlıyor. Startı verilecek böyle bir ligde futbolseveri nasıl bir mücadele bekliyor. Avrupa, hazırlık ve kupa maçları derken, yeni sezonla ilgili cevap bekleyen hangi ‘sorular’ var! İlk uzman sorusu şampiyon kim olur? Transferler takımların performansına nasıl yansır? Sonuç ne olur?.. Ardı ardına gelen ‘karşılığı’ aranan sorular…
Takımların başarı sürecinde en önemli etken bol sıfırlı ‘mali’ bilançoları. Hal böyle olmasına rağmen takıma katkı adı altında ‘transfer’ israfı devam ediyor. Nokta transferden daha ziyade, işin birazda, rekabet adı altında ‘duygusallığı’ ön plana çıkıyor gibi.
Söylediklerimizi açalım biraz! Ligin zirve yapmış ekipleri Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’a baktığımızda, takımların yaptıkları transferler politikaları, birbirlerine kaliteyi yakalama ‘rekabetinden’ ziyade, adeta inatlaşma olarak görülebilir. ‘O takım şu ismi almış, biz neden geri kalıyoruz’ türünden, anlık ‘heves’ ve ‘taleplerin’ karşılanması için yapılan ‘duygu’ yüklü icraatlar…
İşte Fenerbahçe örneği. Takım nerede ise sil baştan. Halbuki bu takım şampiyonluk yarışında, geçen yılın son 5-6 haftasına, Galatasaray ile adeta ‘at’ başı girmediler mi? Bu sezon ne oldu da takım sil baştan oldu. Olur diyelim. Kadroda yer alan oyuncuların birbirlerine ‘yabancı’ kalması bahanesi ile kaçıp giden Şampiyonlar Ligi. Bu kadar çok maliyetle oldu mu şimdi…
Transfer konusunda dikkat çeken diğer ekip Trabzonspor. Son iki sezonda üç teknik adam değiştiren ve 50’nin üzerinde oyuncu transfer sirkülasyonu yaşanan kulüp, maşallah oyuncu harman yeli gibi. Gelenler-gidenler… Hadi diyelim transfer politikası, takım başarısı üzerinde önemli etken oluyor. O vakit eyvallah. Bakıyoruz o da yok. Daha önceki yazılarımızda değindiğimiz gibi, takım içi huzur iyi ayarlanmadıktan sonra, yarınlara nasıl emin bakabilirsiniz. ‘Veda edilen Avrupa Ligi’nden sonra, ligde bu takım ne yapabilir?’ şeklinde soru, diğer ekiplerden hiç farkı yok. Durumu kurtarıp ve an itibari ile ne yapılır ise bu ‘bereket’ olarak addedile biliniyor.
Galatasaray’a gelince. Geçen yılın şampiyonu, kendi liginde bu sezonda oldukça iddialı. Dikkatinizi çekiyorum, kendi liginde. Ne demek istediğimizin en somut göstergesi Bursaspor ile oynanan Süper Kupa maçı. Bu maçta ön plana çıkan isim kaleci Muslera… Sarı-kırmızılı ekip rakip kalede çok adamla gol ararken, savunmasının verdiği açıklar bariz olarak ön plana çıkıyor. Podolski, Burak ve Yasin gibi çok adamla rakip kalede gol ararken, kalenizde gördüğünüz gol pozisyonları iyiye işaret değil. Şampiyonlar ligi mücadeleniz göz önüne getirildiğinde, bir kenarda kalan ‘kalitenin’ gölgesinde ki heyecanı tahmin edersiniz sanırım.
Beşiktaş… Hazırlık maçlarındaki son ciddi sınavını Olympiakos karşısında verdiler. Siyah-beyazlı ekibin görüntüsü maçın 2-1 yenilgi ile tamamlanan skoruyla okunuyor gibiydi. Kartal’da var olan hastalık, ligdeki rakiplerinden farksız değildi. Ayakta kalma çabası içindeki bir orta saha, birbirlerine uyum sağlamaya çalışırken hata yapan savunma… Teknik direktör Şenol Güneş maçtan sonra yaptığı ‘Önemli olan oyuncuları görmekti’ sözü, takımın ‘vasat’ futbolu ile tıpatıp uyuşuyordu. Sanırım o da Trabzonspor Teknik direktörü Şota gibi, belli bir ‘süreye’ ihtiyacımız var mesajı vermekte. Öyle ya lig yeni başlıyor, acele niye!..
Ve diğer Anadolu takımları. Tıpkı İstanbul ekibi ve Trabzonspor gibi onlarda, yabancı sınırlamasının kalktığı süreci fırsata çevirmek için, bir yandan yabancı oyuncu transferi, diğer yandan ‘oyuncu’ transfer edebilmek için yurt dışı seyahatlerini sürdürüyorlar.
Gördüğünüz gibi futbolumuzun oynandığı ‘yuvarlak’ topu gibi, bir yazı çıktı ortaya. Bunda en büyük etken, futbol kulüplerimizin ‘transfer’ konusunda yaptıkları ilginç yöntemler-politikalar. Sonuç mu ne olur? Önceki yıllardan fazla bir ‘farklılık’ olmayacağı için, ‘fazla’ merak etmeye de değmez, vesselam…