Selamlar, yazının giriş kısmı çok güzel. Sona doğru AK parti güzellemesi olmuş. Başlık ile son kısım uyumsuz konu olarak. Evet, 23 yıllık iktidar çok güzel hizmetler yaptı. Adalet konusunda da aynı fikirleriniz galiba ama adaletin A sından başka bir şey yok. Dün 31 tane sabıkası olan birisi servis şoförünü öldürdü. Abdullah bey,bunun izahı var mı? Fetö den ceza alanları cezaevlerine doldurmak için hırsızları,arsızlar,katilleri salıverdiler,ikinci bahane de corona salgını oldu. Adalet yok malesef.

Çok hassas bir konu ...Benim şahsi fikrimde bu yönde..Herşeyin eskiye göre daha iyi olduğuna inanıyorum..Eskiden memur maaşları bile zor ödenir.. Hastanelerde insanlar rehin kalırdı..Eczanelerden ilaç alamaz sgk kuyruklarında ömür geçirirdik

Olmayam devletin olmayan adaleti

Tek kelimeyle çok güzel ifade etmişsiniz sn yazar bey. ???????????? Hz Ömer,in Adaletini dünya mumla arar oldu.

Hocam haklısın bizde kalkmış ÖMERleri arıyoruz değilmi ÖMER sen olacaksın ki yanında OSMANları ALİleri bulasın bunu görmeyene bilmeyenede biz bunca yıl başımızda taç etmişiz demekki hataymış .

akpnin adaletli olduğunu neye göre neye bakarak söylüyon sn. yazar

Devletin dini islamdır.adalet zaten İslam'ın emridir.din değildir.günaha girme

bizim devlette olmayan bi başlık atmışsın emmi bu hükümet sayesinde adalet öldü

Yeryüzünde din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla cihat et. Asla o Yahudi ve Hristiyanları dost edinme şüphesiz onlar birbirlerinin dostlarıdır. Cuma hutbesinden Nahl sûresi ayeti kelimesini hatırla. Aklah size Adalet'i yakınlara gariblere ihsan etmeyi emrederken her türlü fuhşiyatı ve münkeri men eder o düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. Böyle çirkef yaşayan toplum anca böyle idareci çıkarır. Getir o asrın insanını sana asr-ı saadet yaşatsın.

Üç Y üç Y ile değiştirildi. 1 halka yalan söyle2 yolsuzluğa kılıf uydurup soymaya devam 3 yoksulun canı cehenneme bize oy veren emekli ve asgari ücretle geçinen kesime 15 20 yeter devlet memuru oy vermiyor ya onlara 40 50 bin. Lira maaş versinler bakalım bu seçim kim kime tokat atacak. Belediye seçimleri de gösterilen sarı kart bu sefer ne renk olacak. Zengin holding topçu popçu ünlü kesim oy versin de görelim.

Ak parti AKP'ye evrilip seküler laik kamalist (MHP li ortak ile eli mecbur) kadın hakları ve özgürlük savunucusu aile bitirici bir party haline gelmiştir. Üç y üç yalan haline gelmiş, bunların birinde de başarılı olunamadığı gibi üstelik aileye büyük darbe vurulmuş doğum ve evlenme hızları çok bariz bir şekilde inerken boşanma tavan yapmıştır. Sayın yazar bunları da biliyor bilmemesi mümkün değil lütfeder adliyeye gidip istatistik bilgilere anında ulaşabilir. Artık kötülükleri iyiliklerini aşmış ve aile bitmiş durumda bunu görmemek için ya yandaş ya kör yada nankör olmak gerek.

Herkes için adalet diye yürüyüş yaparken o yaşında, yoluna hayvan pisliği dökenlere alkış tutuyordunuz. Devletin dini İslam'dır diye dini istismar ede ede milleti dinden de soğuttunuz. Adaletsizlik sonuç ta tüm ahlaki değerlerin kaybolmasına yol açtı. Başörtüsünü suistimal ettiniz, şimdi bırak başını kapatmayı kadınlar neredeyse çıplak dolanır oldu. Ama belki de iyi yaptınız. Fetönüzle, tarikatlarınızla milletin dini duygularını şahsi çıkarlarınız için sömürdünüz. Artık sömürecek bir şey bırakmadınız.

Ve ne yazikki devletimiz şu an dinsizdir.

Üstat Bir gün de şu İmamoğlu hakkında bir şeyler yaz ya

Adalet bizi terki Diyar ehliyet yıllar oldu herkes tuttuğunu koparıyor 

Reisi seviyoruz eyvallah da Allah aşkına etrafındakiler de hiç adalet var mı

Yazar kardeşimiz, tarih ve günümüz siyaseti arasında güçlü bağlar kurarak adaletin önemini etkileyici bir dille anlatmış..Düşündüren ve ufuk açan bir yazı!” olmuş..Adalet, devleti ayakta tutan en büyük değerdir. İki Ömer’in mirası, bugün de yöneticiler için bir yol gösterici olmalı. Güç değil, adalet baki kalır!..diline yüreğinize sağlık..

kim susturulmuş kim haksız yere cezalandırılmış hepsi de hukuken suç olan söylem ve eylemlerde bulunduğu için. aslında hukuken suç olan şeylere göz yumulursa işte asıl o zaman adaletsizlik, hukuksuzluk olur. Ne yani ne diyorsun, ne istiyorsun şaibeli diplomanın üzerine gidilmesin mi ? pkk ile iltisaklı baskanlar görevden alınmasın mı .... vb . yok öyle ortaya konuşmak somut örnekler ver

padişahlar üstad öylemiydi, yani zevk sefa mı batırdı osmanlıyı

adalet mülkün değil her şeyin temelidir, ülkeler adaletten ayrılırsa çöker

Allah razı olsun gardaşım, ramazanda güzel bir yorum olmuş

Ah adalet ah nereye kayboldun Göster bize yüzünü . Adil ,liyakatli yöneticilerle yola devam etmek gibi Bi derdi yok muhteremlerin. Halktan uzaklaşarak bir siyasetle Kendi sonlarını hazırlıyorlar ne yazık ki. Olan yine halka oluyor maalesef

Kalemine sağlık. Meseleyi güzel özetlemişsin

Yazının başında adaletten bahsettin alt baragraflarda ne yazdın adalet adına

Allah razı olsun kardeşim, gerçekten ne güzel yaz olmuş Ben şahsen çok faydalandım

KB gayri safi milli gelir 14500 dolar iken emeklinin asgari ücretlinin(ki artık ortalama gelir oldu) durumu adalet olmadığının en bariz göstergesidir

ES selam üstadım Kaleminize yüreğinize sağlık,düşüncelerimi okudun ve yazdınız aynı kanaatteyim ancak bir mesele var, CHP, bu zihniyet kendi yolsuzluklarını ört bas etmek bağırıp çağırmak gibi bir huyları var, demokrasiden anladıkları tek adamlık daha aday adayı belirlemek için tak aday olsun gibi, belediyelerdeki yolsuzluklarını normalmiş gibi dış ülkelere susturuluyoruz diktatör var demesi gibi adamların diploma soruşturmasını hazmedemediler ki bize karışamazsın gibi veryansın ederler, bu CHP zihniyeti olduktan sonra bu devletin çekeceği çok şey var kaldı ki bunlara Adaleti uygulamak bile sorun vesselam

Yapma ya. gerçekten mi?.Mhp lilerin hak hukuk adalet sloganını artık solcular kullanıyor.Bu hale getirdiniz.

Sayın yazar, birşeyler söylemek istiyorsun ama söyleyemiyorsun. Kelimeler bogazına diziliyor. Ancak, önemli olan zor zamanda konuşmak. Ben ne demek istediğini anladım. Arif olan anlar der gibi yazmışsınız.

Hz.Osman döneminde Emevılik damarı hortlamak,ehil olmayanlar mevki sahibi olmuşlar,isyan çıkmıştır. HAZ.Yavuz halife ünvanını bir kere bile kullanmıştır. Hilafet MUAVİYENİN yezidi veliaht tayini ile saltanat olmuştur. Padişahların hilafeti tamamen saltanata çevrildiği her padişaha atfedilemez. Halifelik ünvanını en çok GÖK SULTAN kullanmıştır.Diger padişahlar genelde kullanmamıştır2.AB.de Fransız ve İngiliz sömürgeleriyle İSLAMCILIK politikasıyla mücadele için kullanmıştır. Bu yere ancak bu kadar... Selâmetle.

Adalet dediğiniz ne olaki,benim dediğim değil senin dediğin olması mı, Adalet adam gibi davranmak tır,bide saltanat düşmanı insanlar var ya ne olacaktı tüm dünyada böyledir, demokrasi cok mu mükemmel bir sistem tamamen bir uydurma ve kandırma değil mi Avrupa ve ABD'de

3 y 4 y oldu yalani eklediler

Yazınızı severek okudum şahsen istifade ettiğimi söyleyebilirim sadece padişahlar konusunda keşke biraz daha itidallı olsaydın

Çok güzel bir yazı kalanı alınmış yüreğinize sağlık yüce Rabbim kaleminize de güç kuvvet versin kalın sağlıkla hayırlı Ramazanlar

Yine de Osmanlı döneminin tüm padişahları aynıdır demek doğru değildir diye düşünüyorum

Bazı yerlerine katılmasam da yazının ruhu itibarıyla altıma kalıbını basıyorum

Çok severim Bu sözü devletin dini adalettir Adalet mülkün temelidir Adalet kalkınmanın en direk taşıdır

Siyonist İsrail ‘in saldırıları nedeniyle Lübnan’a göç etmek zorunda kalan Filistinli Mülteciler ve bölgedeki ihtiyaç sahibi kardeşlerimize göndereceğimiz gıda kolisi projeleri kapsamında Sanki yetim iftarımıza destek bekliyoruz.Bir iftar bedeli 500 TL olup dernek ibanına sanki yedim iftarı açıklaması ile gönderebilirsiniz. Kardeşlerimiz için desteklerinizi bekliyoruz.

Yûsuf 70.Yûsuf, onlara yüklerini hazırlattığı zaman (saraya ait bir) su kabının kardeşinin yükü içine koydurdu. Sonra bir görevli, “Ey kafile! Siz kesinlikle hırsızsınız!” diye bağırdı. 71.Kardeşleri onlara dönerek, “Ne arıyorsunuz?” dediler. 72.“Kralın su kabını arıyoruz; onu getirene bir deve yükü (bahşiş) var” diye cevap verdiler. (İçlerinden biri) “Ben bu söze kefilim” dedi. 73.Onlar, “Allah’a andolsun ki bizim bu yerde fesat çıkarmak için gelmediğimizi siz de biliyorsunuz, biz hırsız da değiliz” dediler. 74.(Görevliler), “Peki, yalan söylüyorsanız (sizde) bunun cezası nedir?” diye sordular. 75.“Onun cezası, kayıp eşya kimin yükünde bulunursa onun buna karşılık alıkonulmasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız” dediler. 76.Bunun üzerine Yûsuf, kardeşinin yükünden önce onların yüklerini aramaya başladı. Sonra da su kabını kardeşinin yükünden çıkardı. İşte biz Yûsuf’a böyle bir tedbiri öğrettik, yoksa Allah dileyip bunu öğretmeseydi kralın kanununa göre kardeşini alıkoyamazdı. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Her bilenin üstünde daha çok bilen biri vardır. 77.Dediler ki: “Eğer o çaldıysa, daha önce onun kardeşi de çalmıştı.” Yûsuf onlara belli etmeksizin içinden şunları geçirdi: “Asıl sizin durumunuz kötü! Allah, sizin suçladığınız hususu çok iyi bilmektedir.”

Selamün Aleyküm; Hayırlı sahurlar, Rabbim namazlarımızı, oruçlarımızı ve dualarımızı kabul eyle; Her türlü âfâttan emin eyle; Filistinli kardeşlerimize yardım eyle, zaferler ihsan eyle, görünmeyen ordularınla tahkim eyle; Siyonistleri ve destekçilerini Kahhar ismi şerifinle kahretmeye, bizleri me’mur eyle; Suriye halkına İslamî devlet nasip eyle Allah’ım. Amin… ‎ ‎ ‎ ‎ ‎ ‎ ‎

KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK İSRAİL GAZETESİNDE DÜN ÇIKAN YAZI: Gazete: Jerusalem post- Israil ERDOGAN’ın gerçek hedefi Yunanistan’da yaygara çıkartıp dikkati gereksiz şekilde onların üstüne çekmek. Ancak ERDOĞAN’ın gözü doğuda. Milli silahlarını İslam ümmetinin silahları yapmak,böylece İslam NATO'su kurmak,Pakistan ile nükleer silahlara kavuşmak, Suriye üzerinden hızlıca Kudüs'e girebilmek,YPG'yi bitirip Arap’larla bağlantı kurmak,Doğu Akdeniz’de petrol ve gaz çıkartıp ekonomik ve siyasi büyük güç olmak,Kıbrıs üzerinden Gazze’ye çıkmak, Amerika’yı Orta Doğu’dan kovmak ve Halife ilan edilmek istiyor. Suriye savaşı İsrail’in hayatta kalma savaşıdır. Amerika Suriye’yi kaybederse Orta Doğuda cihad başlar,Türkler ve Ruslar mücahidlere silah verir, Amerika Irak’ı da kaybeder Mısır’ı da kaybeder,her yer Türk’lerin kontrolüne girer. Türk’leri ancak hava savaşında durdurabilirdik,geç kalındı. Hava milli savunmalarını kurmak üzereler. İlk temaslari YPG ile oluyor ve YPG’yi İsrail silahlandırdı. Ama bir varlık gösteremiyorlar. Türk SiHAlarıyla her gün 50 asker kaybediyorlar. Geriye bir tek Akdeniz sahillerindeki birleşik Avrupa donanması kalıyor. Onlar da tehlikeli eşiğe gelmek üzereler. Bu birleşik donanma yakında Türk’lere yenilebilecek kritik eşiğe gelmiş olacak. İstendigi gibi varlık gösteremeyecekler. Türk’ler o donanmaya karşı da hazırlanıyorlar. Kıbrıs’a deniz üssü ve anti gemi füzeleri yerleştirdiler. Akdeniz sahilleri ve Kıbrıs’ta S-400 bataryaları kurdular. Yakında birleşik donanmanın da karşısına eşit güçte donanmayla gelecekler. Türkiye bunları tek başına yapabiliyorsa, İslam NATO'su ile neler olmaz. Zaman Türk’lere çalışıyor ve artık düşmanımız oldu. Türk’leri yenersek İslam’ı da yeneriz. Türk’leri yenemezsek İslam’ı kimse durduramaz ve İsrail namaz kılar. Filistin’lilere itaat edersiniz. Şeriat ile size hükmedilir. Tel Aviv ve Kudüs’te, her yerde ezan duyarsınız. Tek bir Musevi bile bu topraklarda bırakmazlar. Kadınlarınız pazarlarda cariye olarak satılır. Çocuklarınız elinizden alınır, Mücahid olarak yetişirler. Tüm dünyada Musevilik yok edilmiş olur. Şunuda belirteyim; Türk’lerin yükselişi Erdoğan ile değildir sadece, Erdoğan sonrasında da aynen böyle bir süreç öyle yada böyle devam edecektir. Bu Erbakan’ın doktriniydi ve süreci o başlatmıştır. Bunların bugün yada yarın olmasının hiç bir hükmü yok. Türk’lerin hedeflerinden hiç bir şeyide değiştirmeyeceğini İsrail’in artık görmesi gerekiyor. Erdoğan gider, Türk’ler biter diye basite alırsanız hatayı burada yaparsınız. Türk’lerin geçmişine bakın,olaylar hicte öyle olmuyor,doktrinleri sahipleniyorlar. Türkiye’deki muhalefete de güvenmeyin, zamanla o da kalmayacak. Dediğim gibi,zaman bizim düşmanımız derim size ve işler hicte planlandığı gibi gitmiyor sanki bizim planlarımız üzerinde Allâh'ın bir başka planı var. Jerusalem post- Israil

Kâfirler istemese de Allah Azze Nurunu tamamlayacaktır.inşaallah .Önemli olan Bu Nurun Yeryüzüne hakim kılınması sürecinde kimin ne kadar destek vermesidir .Allah Azze ona bakacak.Rabbimiz bu hususta ecir alanlardan kurtuluşa erenlerden eylesin bizleri inşallah slm ve muhabbetlerimle S.Saygıner

Kafir dediğimiz Avrupa ülkelerinde, Amerika’da oradaki insanlar boykot konusunda daha çok duyarlılar. Maalesef çok az bir kesim hariç Müslümanlar olarak bunu beceremedik.

Adıyaman da her sene rotary kulübü " belediye spo sorluğunda Kültür parktan demokrası parkına kadar yürüyüş düzenliyor,Nemruda gençleri götürüyor..Geçen devre belediye başkanı (AKP'li ? Roteriý kulüp üyelerini nakamında ağırlaýıp hem yürüyüş izni verdi hem destek verdi.. Rotory- Lions kulüpleri MASON - FATMASON YAHUDİ T ÖRGÜTLERİDİR.. Maalesef ne halkımızdan nede AKP'nin makam sahiplerinden bunlara karşı tek bir ne tepki ne mani olma ne bir faaliyet var..

Adaletin tam anlamıyla tatbik edildiği toplumlarda insanlar huzurlu olur adaletsiz bir rejim İslam'a dayalı biliyorsun huzursuzluk getirir onun için Adalet mülkün temelidir

Hislere tesir eden iman kötülüklere tevessül edemez. Bir arınmanın bir aydınlanmanın bir 'her şeyi geride bırakmanın' bir gerçek tevbe etmenin bir rızayı ilahi üzerinde yaşamanın bir tevzuyu kuşanmanın bir kalbi yumuşak olmanın bir ayırım yapmadan her yaraya dokunmanın bir olmanın bir ayrılığa fırsat tanımamanın bir gerçeği ile kardeş olmanın hissiyatı, hassasiyeti, hamiyeti, hakikati.. bu mübarek ramazan hürmetine.. nasibimiz olsun. Hepinizin ramazanı mübarek olsun. Ülkemizin, milletimizin, insanlığın huzur ve saadeti için.. Kalbi dua ile

ANLAMADIM! GERÇEKTEN ANLAMADIM 1970’lerin ortalarından beri siyasetin içinde olan, legal ve ilegal bir sürü siyasi yapılanmanın oluşumuna tanıklık eden ve yirmibeş yıldan beri siyasetten tiksinen bir insan olarak siyasi yorumlardan olabildiğince kaçındığımı, bu sayfayı takip eden arkadaşlar bilir. Ancak neredeyse yarım asırdır içinde tanıdıklarımın da olduğu onbinlerce insanın hayatına, milyonların mağduriyetine mal olan bir savaşın, çok basit müzakerelerle bitmiş olması üzerine bir kaç laf etmesem kalbim sıkışacak, damağım kuruyacak, dilim lal kalacak. Bu kirli savaşla siyaset ve iktidar ilişkilerin nemenem lanet bir şey olduğunu, bir yalana inandırılmış olan insanların, basit stratejik hesaplar için nasıl kolayca harcanabileceğinin bir örneğini yaşadık. Bir yalana inandırılarak, siyaset, iktidar ve hamaset uğruna canlarını vermeye devam eden insanların bazılarına belki bir öğüt olur. En kutsal değer adına bile olsa siyasette hiçbir şey göründüğü ve söylendiği gibi olmadığını belki anlayan çıkar. İnsanları öyle bir yalana inandırın ki doğruluğunu ispat etmek için hayatlarını bedel olarak ödesinler. Bu makalenin amacına ilişkin bu kısa girizgahtan sonra Kürt Özgürlük Mücadelesi ve Devletin kırk yıl süren Düşük Yoğunluklu savaş stratejisinin kısa bir değerlendirmesine geçebilirim. İkinci Dünya savaşından sonra Sovyetler, sosyalist devrimi dünyaya ihraç etme programının içinde Kürtler ve Kürdistan toprakları da yer alır. Sovyet topraklarına komşu olan bir toplumun bu programda yer almamış olması da düşünülemezdi zaten. Devrim ihracıyla ilgilenen kadrolar ve bu süreçle ilgili stratejik rapor hazırlayan uzmanlar, politbüroya sundukları raporlarında, Kürt coğrafyasında, sosyalist devrimin güçlüğüne ilişkin, çok temel yapısal-kültürel engellerin olduğunu vurgularlar. Bu engeller kısaca: 1- Feodal yapı. Köklü aşiret kültürü. Ağalık ve şeyhlik sistemi. 2- Kürt toplumunun kadın üzerindeki mülkiyet anlayışı. 3- İlk-el talancılık kültürünün yaygın oluşu. İlk-el üretim sistemlerinin baskın oluşu. 4- Dördüncü maddeyi tam hatırlayamadım ama katı din anlayış gibi bir nedendi sanırım. 1970’li yıllara kadar medeni hukuk kürt coğrafyasında müteber değildi. Hukuki sorunlar ya ağa veya din sınıfından birinin hakemliğiyle çözülürdü. Sanırım köylerde hala bu uygulamalara rastlamak mümkündür. Bu tespitleri zihninizin bir köşesinde tutunuz. 1970’li yılların sonunda Kürtlere Özgürlük vaadiyle silahlı mücadeleye başlatan hareket ilk eylemlerini ağalara ve aşiret yapısına karşı gerçekleştirdi. Ağalar daha sonra, koruculuk sistemiyle direnmeye çalıştılarsa da, hakikatte devlet de feodal yapının yıkılmasını ve kürt sosyolojisinin değişmesini desteklemekteydi. Mahir Kaynak ve Doğu Perinçek’in açıklamalarındaki satır aralarında bunu görebilirsiniz. Her iki insan da devlet aklını temsil ediyor. Feodal yapının yıkılması ve Kürt toplumunun laikleştirilmesi, Devletin yanısıra Batı devletlerinin de tercih ettiği ve desteklediği bir durumdu. Kürtlerin Batı devletlerine ilticasının sempatiyle karşılanmasının temelinde bu sosyolojik değişim arzusu yatar. Düşük yoğunluklu savaş bütün hızıyla devam ederken, feodal yapı varlığını ve bu coğrafyadaki geleneksel konumunu devam ettirmek için dini örgütleri besledi. İstihbarat örgütleri her iki tarafta da fonksiyonel rol oynuyordu. Ordadoğu ülkeleri ise eski tip sosyolojik yapının devam etmesinden yanaydılar. Kürt özgürlük hareketi mücadelesini büyük oranda feodal yapıya karşı veriyordu. Örgütün öldürdüğü kürt insan sayısı, devletin askeri personelinden kat be kat fazladır. 1980 yılında örgütün bazı kurucu yöneticileriyle yaptığımız fikri bir tartışmada, örgütün yöneticilerden biri, soyalist kadın anlayışını, örgüt içinde yaşadıklarını dile getirmişti. Kürt soyyolojisini ve geleneksel Kürt kadın anlayışını bilen biri olarak, o gün için bu sözü sarf etmek gerçekten bir devrimdi. Nitekim daha sonraki süreçte Kürt kızların dağa çıkması ve silahlı mücadelede rol oynamaları, bu düşünsel devrimin yansımalarıydı. Kürt kadının değişimi sosyal yaşamda laik kültürün ve modern yaşam biçiminin de önünü açmış oldu. Örgüt bu anlayışla, Türkiyenin yanısıra Irak, İran ve Süriye’de Kürt coğrafyasındaki köylerden, her aileden silahlı mücadeleye bir kız ve erkek vermelerini talep ediyordu. Ulus devlet, laik rejim anlayışını, şehir kültürünü ve modern hukuk normlarını benimsemiş bir toplumun varlığını zorunlu kılmaktaydı. Kürtler ise köylü bir toplumdu. Sosyal hayata feodal yapının geleneksel normları hakimdi. Devlet kültürüne aşina değillerdi. Bu sosyolojik yapının değişmesi için köylerin boşaltılması gerekiyordu. Örgüt ile askeri rejimin kıskacında sıkışan köylüler kent varoşlarına yığıldılar. Belli bir yaşın üstündekiler alışkanlıklarını terk edemediyseler de yeni nesil şehir hayatına tutunmaya çalıştı. Otuz-kırk yıl içinde çalışma hayatının etkisiyle kör-topal da olsa köylü nüfus azaltılmış, feodal yapı çözülmüş, şehir yaşamı kısmen benimsenmeye başlanmıştı. Kürt sosyolojisinde bu değişim meydana gelirken, Türk askeri yapılanması da köylü ve hantal yapısından kurtulup bu süreç içerinde savaşkan ve modern bir yapıya kavuşuyordu. Son iki yüz yıldır Türk Devletinin en büyük arzusu modern bir orduyu inşa etmekti. Tarih boyunca Türk devletleri hep savaşkan ordularıyla övünüp var olmaya çalışmışlar. Son 25 yılda savunma sanayiyle ilgili reklamların çok yapılması bu bilinçaltı travmasının yansımalarıdır. 1990’lı yıllar geride kalırken, cephede yer alan TSK generalleri savaşın uzamasıyla ilgili maslahatı şu çarpıcı cümlelerle dile getiriyorlardı. «Türk ordusu uzun yıllardır savaş kazanma yeteneğini kaybetmiş ve demoralize bir durumdaydı. Eskiden bir tugayı karargahtan sahaya nakletmemiz üç ayımızı alırdı. Ama DüşükYoğunluklu bu savaş sayesinde, artık bir tugayı karargahtan sahaya naklini bir gecede gerçekleştirebiliyoruz. En önemlisi de silah donanımımızı savunmadan taarruza geçebilecek düzeyde modernize edebildik...» Kısacası 40 yıl süren Düşük Yoğunluklu bu savaş TSK için sıcak bir tatbikattan başka bir şey değildi. Nitekim, başından beri bu sürecin içinde yer alan D.Perinçek İmralı açıklaması için, «TSKnin zaferi» olduğunu ilan etti. On binlerce gencimizin ölümü ve yüzmilyarlarca maddi kayıp pahasına TSK dinamik bir orduya kavuşmuştu ya gerisi teferuattı. Sözün sonunda ifade etmeye çalıştığım husus şudur: Taktik-stratejik anlamda adaletletsizliğe tepki veya haklı bir mücadeleyi savunma arzusu ile silah ve güç kullanarak karşılık vermeye ve örgütlenmeye çalışmak, süreç içinde bu hareketin büyük sapmalara ve yanlış amaçlar doğrultusunda kullanılmaya müsait hale gelmesi demektir. Silahı elinde tutarak düşünmeye çalışan birey veya organize yapı sağlıklı mühakeme kuramaz ve doğru analizler yapamaz. Çünkü silahla düşünen aklın hata yapması kaçınılmazdır. Silah, tekebbür, öfke ve intikam duygusunu besler ve kişileri asıl sorunları görmekten alıkoyar. Silahla donanan bir insan hamaset ve kibir sahibi olur. Hatasını ve zalimliğini görmez. Hukuk, hak ve adalet kavramlarını unutur, kendi kurallarını adalet diye kabul ettirir. Sözde bu barış ortamında her iki taraf da yargısız infazlarını ikrar etmeye, açıklamaya hazır mı? Her şey açıklansın Anne-babalar yaslarını tutsun ki gerçekten barış geldiğini anlayabilelim. Eğer yargısız infazlar ve faili meçhuller açıklığa kavuşturulmazsa o halde barış senaryosu sahte bir savaşın eseridir. Ve bu senaryonun farklı versiyonları tekrar yazılabilir. Mademki barışmak bu kadar kolaydı, bunca insan niye canından oldu. Yoksa herşey bir tatbikattan ibaret miydi? Nuri Yıldız

Avrupa da artık Amerika'ya güvenmemek zorundadır. Bu anlamda Avrupa kendi Nato'sunu oluşturmalı ve savunma gücü muhteşem olan Türkiye ile birlikte hareket etmelidir. Ben kısa vadede şimdilik çözümü böyle görüyorum. Merhum Erbakan Hoca yaşasaydı, D8'lerle İslam dünyasının Nato' sunu kurabilirdi. Bir parantez açarak, şu soru da sorulabilir: 1-Türkiye, İslam ülkeleri ile birlikte kendi Nato'sunu kurabilir mi? 2-Türkiye, Ortadoğu havzasından bir sonuç çıkarabilir mi? 3-Türkiye, Amerika'nın başını çektiği Nato'dan ayrılarak Avrupa ile birlikte hareket edebilir mi? Benim acizane görüşüm, gelecekte ne olur bilemeyiz, kısa vadede 3. şık.

İyilerin korkak, kötülerin ortak olduğu bir toplumun derin yaraları olur! Egosu tavan yapan, sevgiden nasipsiz kalan, bananeci - bencil yaşayan, kendini baki sanan, iyiliği ve iyileri yüceltmeyen " iyilerin " can sıkan, huzur bozan, bunalım çıkaran, umutları çalan, kötülere yarayan işleri, yönleri olur! Refaha erişmiş, kardeş olmuş, birlik olmuş, kendi içinde güven ve barışı tesis etmiş, temel sorunlarını hal etmiş eğitimli toplumların mutlu yaşamları, güven veren yarınları olur.. Kötülerden ve kötülüklerden uzak, her şeyin en iyisini hak eden masum, sevgili halkımıza en derin saygıyla..

Düşman üreten rejimler.. Halkı böler Konuşanı döver Susanı sever Anlamayanı över! Eğitimli olan bir milleti kim kapar.. Bir ve beraber olan bir millete düşman ne yapar.. Olamayana düşmana ne gerek var..! Sağduyu ayırmaz İnsaf kayırmaz Millet davası susmaz.. Vesselam Cumanız mübarek olsun. Faruk Yıldız

???? Ebu Ubeyde: Müslümanların, özellikle Filistin ve Gazze halkımızın fetih ayı olan Ramazan ayının gelişini kutluyoruz. Bu kutsal topraklar işgalcilerin pisliklerinden temizlenmedikçe İslam ümmeti ayağa kalkamayacak 2 milyarlık İslam ümmetine, Gazze halkının soykırıma, açlığa ve yerinden edilmeye maruz bırakıldığını hatırlatıyoruz. "2 milyarlık ümmete soruyoruz: Zalimlerin eli evlerinize ulaşmadan önce, onurunuzu savunmak için ne yapacaksınız?"

Bu gün dünya kadınlar günü mü? Bilinen ortalama bedeninini satarak geçimini sağlamaya çalışan bir kısmı resmi bir kısmı gayriresmi 150 bin kadın ın bulunduğu bir toplumda, sözde kadın hakları savunucusu derneklerin ve sivil toplum kuruluşlarının olup lakin bu kuruluşların hiç birinin bunları dile getirmediği bir toplumda bilemedim ne diyeyim.

✔️Sabah akşam ekmek yiyoruz elimizde başka hiç birşey yok !! ✔️Gazze ambargosu kardeşlerimizi hergün ölüme yaklaştırıyor, ✔️birşeyler yapmamız gerek. ✔️Allah bu suskunluğumuzun hesabını bana sana sorar, vallahi sorar, billahi sorar, ✔️cevap verebilecek işler yapalım!!

Lazkiye'nin Nusayri şıhları, "fitne katlden beterdir" ayetiyle başlayan imzalı ortak bildirilerinde, devletin güvenlik birimlerine karşı konulmamasını ve silahların teslimini talep ediyorlar. İsyancı liderlerin Suriye Alevileri Yüksek Meclisiyle alakası olmadığını beyan ediyorlar.

Bu konuda da suçu CHP'ye yıkmak adaletsizlik olur..

Bence sayın yazar burada Osmanlı'da emevi abbasilerde İslam yaşanıyor olsa da pratik de yine yöneticilerin İslam'dan sapmasından dolayı saltanata dönüştürmeyi kastetmiştir

Evet devletin dini Adalet olmalıdır yani ülkeye hükmeden yöneticiler asla adaletten sapmamalı kendi yandaşlarına hizmet etmemeli ve herkese eşit davranmalıdır peki bugün dindarların yönettiği AKP'de bu mevcut mu?

“Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı dönemleri tamamen hilafetin saltanata dönüştürüldüğü dönemlerdir”// müslüman ülkelere vurmak bırakın da kafir ve münafıkların işi olsun, siz kendinize başka iş bulun

Devletin dini adalettir ne demektir hangi adalet ? Tabiki kur anı Kerim ve sünnet ışığında önderliğinde adalet herhalde ondan bahsediyorsunuz . Bir vahim yanlışa değinmek istiyorum ne demek padişahlar halifeliği zevki Sefa ile geçirdiler . Bu büyük hata , lütfen düzeltin . Ecdadımız islamın bayraktarlığını yapmış asla ihanet etmemiştir . Hata , günah olabilir ama halifelikte zevk Sefa vardı demek Kemalistlerin sözü . Mesela Yavuz sultan Selim öylemiydi diğer padişahlar sultan Abdülhamid öyle miydi ? Osmanlı padişahlarının ömrü islama hizmetle geçmiştir .

Muhterem yazar evet bu sürede pekçok hizmetler yapıldı. Ancak adaletin tam tesis edildiğini söyleyebilir misin. Dağıtımda, atamalarda,  konusunda adalet sağlanabilmişmidir.

 hiç bir yerde ben adalet göremiyorum 

Sahi ...Emeklinin hali ortada.