• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Zekeriya Say
Zekeriya Say
TÜM YAZILARI

Tiyatrocular seyrediyor, İBB oynuyor!

01 Ekim 2020
A


Zekeriya Say İletişim: [email protected]

“Darülbedayi”, şimdiki adıyla “İstanbul Şehir Tiyatroları” 1914 yılında kuruldu.

Burada görev alan oyuncuların en büyük övüncü; “Padişahlık” döneminden tutun da CHP’nin “Tek Parti Diktası”nda ve askeri darbelerde, “hükümetin” ve “askerin tiyatrocuları” olmamaktı.

Şehir Tiyatroları en sancılı dönemini CHP’li Nurettin Sözen zamanında yaşadı.

Sözen, yönetmelikte yaptığı değişiklikle, önce Paris’e “konsolos” olarak tayin edilen Gencay Gürün’ü, “Genel Sanat Yönetmeni” koltuğuna oturttu. Ardından da “yönetim kurulu”na siyasetçilerin girmesine olanak tanıdı.

6 yıl vekâleten, 4 yıl da asaleten Genel Sanat Yönetmenliği yapan Gencay Gürün, Şehir Tiyatroları’nı “gazino kültürü”yle yönetti. 

“Süslü püslü” oyunlar ve tiyatrocuların bitmeyen “hırsları ve ihtirasları” 10 yılın heba edilmesine neden oldu.

“Vuranın vurduğu, alanın kaçtığı, suskunların sustuğu, pısanların daha çok pıstığı, medyanın göz yumduğu” bu yönetimin değişmeyeceğini düşünen sanatçılar…

26 Mart 1994’te, yani Tayyip Erdoğan’ın “Belediye Başkanlığı” koltuğuna oturmasından bir gün önce, “İŞTİSAN” adıyla bir dernek kurarak Sözen’in himayesindeki “Gencay Gürün”ü devirmeye karar verdiler.

Fakat bir gün sonra 27 Mart 1994’te, Erdoğan “Belediye Başkan”ı seçilince, tüm planları altüst oldu.

“Berna Laçin” gibi oyuncu(!)lar, Erdoğan’ı protesto için Şehir Tiyatroları’ndan istifa ederlerken… Diğer oyuncuların kafasındaki soru işaretleri daha da arttı. 

Kimileri, tiyatrolarının tümüyle ortadan kaldırılacağını…

Kimileri, bütçesinin kısıtlanacağını…

Kimileri de yeni yönetimin ideolojisinde bir ismin “Genel Sanat Yönetmeni” yapılacağını düşünüyordu. 

Fakat kimsenin beklemediği “dördüncü ihtimal” gerçekleşti ve “Erol Keskin” gibi herkesin takdir ettiği bir isim “Sanat Yönetmeni” oldu.

Haliyle, Tayyip Erdoğan hiçbirinin kılına bile dokunmayınca, Şehir Tiyatroları’nda görevli “600 sanatçı”dan 560’ı ilk iş olarak “kavga” amaçlı kurdukları İŞTİSAN’dan istifa ettiler.

“Yerli ve nitelikli oyunlar”la da yeniden eski günlerine kavuşan tiyatrolar, o yıl “379 bin” gibi rekor bir seyirci sayısına ulaştılar.

 *

Tabii bu durumu hazmedemeyenler de oldu.

Bazıları, “Erdoğan karşıtı” Genco Erkal’ın “Dostlar Tiyatrosu”nun, mülkiyeti İSKİ’ye ait olan Beyoğlu Karaca Tiyatro’da temsillerini sahnelediğini bildikleri halde Tayyip Erdoğan’ı; “Belediyenin kiracısı konumundaki bir takım tiyatro topluluklarını bu binalardan dışarıya atmakla” itham ettiler.

Bazıları ise “köktendinci” diye yaftaladıkları belediye yönetimini, “oyunların içeriklerine müdahale etmek”le suçladılar.

Gerçekte ise, 

“Dini inançlarına bağlı saf bir zenginin evine yerleşen “sofu” rolündeki bir sahtekârın, zenginin malını, mülkünü, kızını ve hatta karısını elinden almaya çalışmasını” konu ettiği için geçmişte “kiliseler” tarafından defalarca yasaklanan Molière’in “Tartuffe” bile o sıralarda, sahneleniyordu.

*

Tabii tüm bu tezviratlar tutmayınca, geriye Erdoğan’ın; “Şehir Tiyatroları’nın ödeneğini kıstığı ve oyuncuların maaşını vermediği” yalanını yaymak kalmıştı.

Hâlbuki bırakın ödenekleri kısmayı, göreve geldiği yıl ödenekte yüzde 100 artış yapılmış, ayrıca oyuncuların yıllardır ödenmeyen iki adet “teşvik ikramiyeleri” de ödenmeye başlanmıştı.

Hatta oyuncu Necdet Mahfi Ayral öldüğünde, kızı mezar yeri için istenen parayı ödeyemeyince, Ayral’ın kızının imdadına “Şehir Tiyatroları” yetişmiş, hemen ödenek çıkararak mezar yerinin parası ödenmiş ve cenaze toprağa verilmişti.

*

Hasılı!..

2012 yılında, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda “repertuarı belirleme” yetkisinin “Genel Sanat Yönetmeni”nden alınarak “ikisi bürokrat 7 kişilik bir kurul”a verilmesini protesto etmek için bazı oyuncularının yaptığı “eylemleri” saymazsak…

27 Mart 1994’ten beri Türkiye’de hiç kimse, “temsil” haricinde tiyatro oyuncularını “ağlarken” görmemişti.

Ta ki!

“Lüküs Hayat” müzikalinde, parayı kolay yoldan kazanmak için her türlü kötü yola başvuran “Rıza” karakterine can veren Tiyatro Sanatçısı Zihni Göktay’ı, geçtiğimiz günlerde;

“Ekrem İmamoğlu 7 aydır maaşımı ödemiyor” diye feveran ettiği haberleri okuyana kadar.

Tamam!

Zihni Göktay, “Maddi sıkıntı çekeceğini bile bile tiyatroyu seçmiş, hamsi ucuzken hamsi, palamut ucuzken palamut yeriz” diyen ve “pantolonunu bile işportadan alan…”

Kısaca, “Lüküs Hayat”la uzaktan yakından alakası olmayan biri.

Fakat yine de hayatını idame ettirmek için belediyeden gelecek o paraya ihtiyacı var. 

*

Ekrem İmamoğlu’na “oy verdiğini” söyleyen Göktay’a en büyük darbe ise İmamoğlu’nun “sözcüsü” Murat Ongun’dan geldi.

Ongun, “Pandemide unutuldu, ödemeyi yaptık” diyerek konunun kapandığını söyledi.

Zihni Göktay ise;

“Hakan Saatçi” isimli birinden hesabına 10 bin lira para gönderildiğini fakat “açıklama” olmadığı için paraya dokunmadığını söyledi ve içeride daha da alacağı olduğunu iddia ederek, İBB’de bazı “oyunlar”ın döndüğünü açıkladı.

*

Bendeniz ise bu haberleri okurken, hem İBB’nin yukarıda bahsettiğim 26 yıllık sorunsuz dönemini anımsadım ve hem de artık “İstanbul Şehir Tiyatroları”nda oyunların tiyatrocular tarafından değil de bizatihi “CHP’li yöneticiler” tarafından sahnelenmesine tanık olmanın şaşkınlığını yaşadım!

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Müzeyyen Ersoy

Hadi ..

MUSTAFA

Siz sanatçılar iflah olmazsınız.Bay Ekrem'e oy vermiş.Bilmiyormusun CHP'nin sanat dediği şey,ya marksizmi övmek veya "onların sanatı göbeklerinin altında" tesmiye edilen türden sanat ve sanatçılarla ilişkilidir.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23