Haydar Baş, “Şehit olarak yaşamış!”
Doğrusunu söylemek gerekirse, müntesiplerinin “Bahtiyar Baba” diye hitap ettiği, kamuoyunun ise “İş Aş Haydar Baş” sloganıyla tanıdığı ve önceki gün Trabzon’da tedavi gördüğü hastanede, Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden BTP Genel Başkanı Haydar Baş hakkında yazı yazmayı aklımdan bile geçirmiyordum.
Fakat dün, Baş’a ait Yeni Mesaj gazetesinde, Murat Çabas adlı yazarın, içinde; “Şehit olarak yaşadı, şehit olarak ruhunu teslim etti” şeklinde, “şeyhi uçuran” bir cümle barındıran yazıyı okuyunca, dayanamadım.
Doğrudur!..
“Salgın” yüzünden ölenleri, geçtiğimiz günlerde “Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş” da “hükmen” şehit ilan etti!.
Burada sıkıntı yok.
Fakat ben, “Baş”ın “şehit olarak” nasıl yaşadığını anlayamadım. Yazar da malumat vermeyince, ben de haliyle arşivleri karıştırdım.
Buyurun bilgilere hep birlikte göz atalım:
İmam Hatip’in ardından Kayseri Yüksek İslam Enstitüsü’ne giden Baş, mezuniyetten sonra “Din öğretmeni” olmuş.
1977’de Millî Selamet Partisi’nden Trabzon milletvekili adayı olmuş. Vekil seçilemeyince, MSP’nin Trabzon İl Başkanlığı görevini üstlenmiş.
Ardından “İcmal dergisi”ni çıkarmış.
Bu arada siyasetten kopmayan Baş, Doğru Yol Partisi’nde katılmış.
1990’lı yıllarda dönemin Başbakanı Tansu Çiller’e danışmanlık bile yapmış..
Akabinde, 13 yıl Bakü Devlet Üniversitesi’nde öğretim görevinde bulunan Baş, boş durmamış, bu arada da Türkiye’de medya sektöründe ciddi yatırımlar yapmış ve Mesaj TV, Meltem TV, Karadeniz Meltem TV, Meltem Radyo ve Yeni Mesaj gazetesi gibi yayın organlarını hayata geçirmiş.
Derken…
Eylül 2001’de BTP’yi kurmuş. “Yüzde 39 oy alacağını” iddia eden Baş, 3 Kasım 2002’de, girdiği ilk seçimde yüzde 0,4 oy almış.
*
Haydar Baş’ın hayatında “kayda değer” bulduğum tek şey ise, herkes Fethullah Gülen’i “din adamı” zannederken, onun açıkça Gülen’e karşı savaş başlatması oldu.
Haliyle, FETÖ’cüler de ona savaş açmış..
“Profesör”lüğünün “sahte” oluşundan tutun da… Ailesine kadar bir sürü bel altı vuruşla karşılaşmış..
19 Kasım 2009’da, Taraf gazetesinde yayımlanan ve bir ihbar mektubuna dayandırılan “Kod adı Kafes” başlıklı manşetle, şimdilerin ünlü “güvenlik uzmanı,” dönemin BTP Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Ağar ile beraber ismi “Ergenekon” soruşturmasına karıştırılmış.
Sonrasında ise ilginç bir değişim başlamış ve Baş, 15 ciltlik Ehl-i Beyt Külliyatı’nı kaleme almış. Bu yüzden onun “Alevi” olduğunu iddia edenler de olmuş, ona “Şii” diyenler de.
“İrancı” diyenleri ise saymıyorum bile.
*
Baş, her ne kadar siyasi çizgisini;
“İslam’ın ulusal bağımsızlık boyutunu temsil eden” ve “Kuvayı Milliyeci” olarak açıklasa da…
“Atatürk mandacılığa ve emperyalizme nasıl karşı çıktıysa, kendilerinin de sömürüsüne öyle karşı çıktıklarını” söylese de…
Hatta samimiyetini ispat etmek için “Tuna nehri akmam diyor” türküsündeki “Şanı büyük Osman Paşa”yı “Ünü büyük Kemal Paşa” şeklinde değiştirse de…
Kemalistleri, “takiyye” yapmadığına bir türlü inandıramamış.
*
Ne zaman ki;
“Hoş geldin Atatürk” kitabını yazdı,Ulusalcıların ve Kemalistlerin baş tacı oldu.
Örneğin, “Ulusalcı Olmayan Subay Haindir” başlıklı bir yazı yazan emekli Amiral Türker Ertürk, Baş’ı Trabzon’daki evinde ziyaret ederek tam beş saat görüştü ve “algılarının hemen hemen aynı” olduğunu itiraf etti.
*
28 Şubat’ın “dincisi” Baş’ı, karşı mahallenin “sevgilisi” yapan ise, Baş’ın;
2012’de Berlin’de düzenlenen “5. Ehli Beyt Sempozyumu”nda;
“Katil Esed”i “Hz Hüseyin”e benzetmesi…
Fatih Sultan Mehmet’in; “İslam’ı reddedip Hıristiyanlığa geçmiş olduğu” söylentisini dillendirmesi veAtatürk’ü ise “Seyyid” ilan etmesi…
Ve son olarak;
2019 yılında, Trabzon İcmal Gençlik Derneği’nde yaptığı konuşmada;
“6. Filo’yu protesto eden Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını ve sağ görüşlülerin o günkü tutumlarını aktardıktan sonra;
Sarayburnu’na gittiler, döndüler Amerikan gemilerine ‘Allahüekber’ deyip namaz kıldılar. Kıbleyi oraya çevirdiler. Şimdi soruyorum karar verin; o solcular dinsiz de, bu sağcılar mı Müslüman?” sözleri oldu.
*
Evet!
“Şehit olarak yaşadı” diye anlatılan Haydar Baş’ın, hayatından kısacık bir özet aktardım.
Dileyen Murat Çabas beye katılır, “Şehit olarak yaşadı”ğına inanır.
Dileyen de yazıya bakar, takdiri “HÜDA”ya bırakır!..