Artık, define arar gibi “iyi insan” arıyoruz!
Artık, define arar gibi “iyi insan” arıyoruz!
YÜKSEL TOKUR
Son yıllarda çok sık kullanmaya başladığımız, eskilere özlemimizi dile getiren bir deyim var ki; hepsi de “Nerede?..” ile başlıyor.
“Nerede; o eski Ramazanlar, bayramlar, eşyalar, şarkılar, türküler, aşklar, sevgiler, giyecekler, yiyecekler, içecekler…” diyen liste uzar gider...
Bunlar belki bir şekilde telâfi edilebilir.. Ama, “Nerede o eski insanlar” denildiğinde, işte orada ekonomik tabirle “karaborsa” durumu ortaya çıkmış durumda.
İyi insan, güvenilebilir dosdoğru insan, ahlâklı insan bulmanın çok zor olduğu, belki de çevremizde parmakla sayılabilecek kadar azaldığı bir zaman dilimindeyiz. Haliyle; azalan şeyler, ulaşılabilmesi zor olduğundan kıymete biniyor.
Bir selâmının, bir sözünün senet sayıldığı o insanlar neredeler şimdi? Sevgiye, güvene dayalı komşuluklara ne oldu?..
Sevdaları dillere destan olan; Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin gibi gerçek duygulara, bağlılığa dayalı o kadın erkek aşkları nerede kaldı?..
Sözleriyle, yaşayışlarıyla toplumları manevi yönden canlandırıp ayakta tutan Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaşı Veli ve daha isimleri sayfalar dolusu tutacak evliyalar, gönül dostları neden günümüzde yok denilecek kadar azaldı?..
Nedir, nasıldır iyi insan?..
“İyi insan; çıkar gözetmeden karşılıksız dost olan, zor zamanlarda görmezden gelmeyip yalnız bırakmayan, menfaatine ters düşse bile doğruluktan ayrılmayan kişidir.”
“Bu özelliklerde insan yok” demek yerine, “bu özelliklerden bende kaç tanesi var” deyip özeleştiri yaparsak, iyi insan sayısını çoğaltabiliriz.
Tüm bunların elbette birçok nedeni var. Başta dini yaşantının azalması, modern yaşam tarzının hızlanması, bencilliğin ön plâna çıkarılması, ekonomik kaygılardan doğan menfaate göre hareket etmek isteği, teknolojinin insan ilişkilerinin yerini alması..
Zamanımızda at izi it izine karışmış durumdayız. Yani iyi ve kötü insanlar öyle karışmış ki, neredeyse birbirinden ayırmak imkânsız hale gelmiş.
"Öyle puslu ki hava, şeytan bile Müslüman gömleği giyiyor" diyen Kâzım Karabekir Paşa’ya selâm olsun.
Menfaate bağlı düşüncelerle hareket edenler din, siyaset, ticaret, medya gibi her alanda bulunurlar. Örneğin: Dindar olmadığı halde menfaat elde etmek için işine geldiği yerde dindar görünmeye çalışan münafıklar her dönemde çıkmıştır.
Namazla, Kur’an’la, camiyle, Ramazan’la, oruçla ilgisi olmadığı halde seçimden önce camilerde, iftar sofralarında oy uğruna boy gösterip dini kullanan “dinciler” hep olmuştur.
Yine siyasette; aslında X partili olmadığı halde, menfaati gereği X partili görünüp rant elde etmeye çalışanlar..
Gerçekte Atatürk’cü olmadığı halde, menfaat elde etmek, ya da suçlu olduğu halde cezadan kurtulmak için Atatürk’ü kullananlar..
Asker, polis, kamu görevlileri içerisinde yanlış yapanlar bulundukları camiaya olan güveni sarsıyor..
Dürüst olanlarını tenzih ederim.. Tamirciler, tesisatçılar, pazarlamacılardan ne kadar dürüst olan kaldı?..
Medyada haber kirliliğinden geçilmiyor.
Üretimde, imalatta, aracılarda, satıcılarda hile yapan, haksız kazanç elde edenlere göz yumuldukça bu sayı daha da artacaktır.
Evlenecek olan kadın ve erkekler de elbette doğru, güvenilir, samimi eş bulmak istiyorlar.
Başlığa dönecek olursak.. Gerçekten artık “define” arar gibi “iyi insan” arar olduk. Altından da kıymetli olan bu insanları bulduğumuzda kıymetini bilelim.
Zira; kıymeti bilinmeyen maddi/manevi değerler bir gün elden çıkıverir.