Mâlûm kesim
Öldük!.....
Bittik!.....
Açııızz!...
Âşina olduğumuz bu çığlıklar, fakr-u zarûret içinde hayatı idâme savaşı verenlerin mahallelerinden gelmedi...
Câzip(!) Faiz’li kabarık banka hesabı sahiplerinin, Bağdat Caddesi, Nişantaşı, Ataköy, Levent, Ulus, Etiler semtlerindeki fakirhânelerinden yükseldi, düne kadar...
Korona’nın şaha kalktığı, bütün ülkelerin ekonomilerinin 1.80 yerlere uzandığı, 2020 Kasım ayındaki homurtularını hatırlayın bu zümrenin :
“Dolar 8.52, Euro 10.13, Sterlin 11.28, Gram altın 541 TL ... Öldük!.. Bittik!.. Çöktük! ...”
Çok değil.
Yukarıdaki feryatların üzerinden hepsi hepsi üç ay geçti..
Bugün, Dolar 7.17, Euro 8.66, Sterlin 9.86, Gram altın 424 TL ...
Bakın bakalım, mâlûm semtlerden bu konuda tek bir ses çıktı mı?...
Duyamazsınız.
Çünkü, onlar için önemli olan, kendi ülkesini, devletini, hükümetini örselemek ve o günün fırsatını değerlendirerek, efendi bildiklerine hizmet vermekti...
Meselâ, bugünün fırsatı; devlete ve yasalara karşı Boğaziçi Üniversitesi’nin Lûtî kuzu(!) cuklarına destek çıkmaktı...
Ülke insanının yüzde doksanının sinir uçlarına dokunmayı hedefleyen sapkınların, Müslümanların kutsalı Kâbe’yi seçmesi; kendilerinin değil sahiplerinin “Fünye” seçimiydi...
Ülke gerçek mânâda sarsılmış, çökmüş, batmış; mâlûm semtlerdeki o zümre için hiçbir şey ifade etmezdi..
“Kalplerinin Efendileri”ne hizmet verdikleri sürece, ülkeye ne olursa olsun, konum-koordinat ve imtiyazlarının asla ve asla değişmeyeceğine sarsılmaz imanları vardı...
O yüzden, “Gezi”de kursaklarında kalanı kusup tekrar yiyebilme ümit ve arzusuyla kıvranarak, efendilerinin Rusya’da sahneye koyduğu “Muhalif Navalni” tiyatrosunu büyük bir hazla izliyorlar. Gelebilecek benzer bir direktifi “aport”ta bekleyerek...
Ezelden beri hep içinde olduğumuz ve hiç bitmeyecek olan bu savaşta, âgâh olmalıyız.
Psikolojik, politik, ekonomik, pandemik, bunların hiçbiri tutmazsa askerî saldırılara hazır ve teyâkkuzda bulunmak zorundayız..
Biden mâbâdını başkanlık koltuğuna, onu getiren kadro da dünya siyasetine elini koydu artık...
Biz hazırsak eğer, içten-dıştan, buyursunlar gelsinler...
Görelim mevlâm neyler,
Neylerse güzel eyler..