Hakiki Korona
Virüs Korona’nın dünyayı bunalttığı, insana hafakanlar bastıran (Korona aşağı-Korona yukarı yaşadığımız) şu günlerde, sizlere gerçek Korona’dan bahsetmek istedim..
Efendim, gerçek Korona, Macar Krallarının taktıkları, Macarların kutsallık atfettikleri ve Avrupalılar için de son derece önem taşıyan tâcın adıydı..
1529’da, Sultan Süleyman Han tarafından Macar tahtına oturtulan Szapolya Yanoş, Alman İmparatoru Ferdinand tarafından devrilmiş, Erdel’e kaçmıştı. Budin de tekrar Almanlara geçmişti.
Sultan Süleyman emrindeki Osmanlı Ordusu yine Mohaç’a geldi. Üç yıl önce o muhteşem zaferde olduğu gibi, otağ-ı hümayûn yine Türk Tepesi’ne kurulup, tuğlar dikildi.. Ertesi gün, Szapolya Yanoş, 6000 Macar atlısıyla saygısını bildirmeye gelip, huzura alındı. Ayaklarının dibine oturan Yanoş’a, Kanunî şöyle dedi:
“- Kasâvet çekmen.. Fernandoş Kralı Budin’den kovarız.. Tâcın için de endişe etmen. Akıncılarım bulup sana getirecekler.”
Kral Yanoş minnetle el öpüp huzurdan çıktı.
Kanunî’nin bahsettiği taç işte bu “KORONA” denilen taçtı. Macarlar 500 yıldır başında Korona olmayanın krallığını tanımazlardı. Korona, onlarca kutsal bir nesneydi. Taç iç içe geçmiş iki çemberden oluşuyordu. Çemberlerden biri, bir Türk hânedânı olan Arpadlar’a, Hristiyanlığa geçtikleri için Papa tarafından verilmişti.
Diğer çember ise 1073’te, İstanbul’daki Roma İmparatoru Vll. Mihail Dukas’ın hediyesi olan bir altın çelenkti. İşte, hem Macaristan’da hem Avrupa’da meşru kabul edilmek isteyen Alman Kralı Ferdinand; bu KORONA’yı casuslarına çaldırtmıştı. Kaçan casusların peşine hemen Akıncı komutanlarından Bosna Eyaleti İzvornik Sancağı Beyi Küçük Balı Bey gönderildi.
4 Eylülde, Balı Bey geri getirdiği tâcı Sultana sundu. Sultan Süleyman Han, kendisi için önemsiz bu şeyi bir iki saniye elinde çevirip: “Al, Kral Yanoş’a yolla” diye silâhdar ağaya verdi..
Mohaç’ın üzerinden henüz üç yıl geçmiş olduğu için, Ferdinand o psikolojiyle Almanya’nın taht şehri Viyana’dan kaçmıştı. Budin’de ise Almanlar ancak 5 gün dayanabildiler. 8 Eylülde teslim oldular.
İki gün sonra Boğdan (Moldovya) Voyvodası gelip el öptü..
14 Eylül’de Kral Yanoş Budin Sarayına geldi. Osmanlı subayları onu sarayın merasim salonuna götürüp, Macar Krallığı tahtına oturttular. Yeniçeri Sekbanbaşısı “Korona”yı eline alıp: -”Padişah-ı Cihan Hazretleri Macaristan’ı sana ihsan etti, mübarek ola..” dedi ve tacı başına koydu..
Bir Yeniçeri Sekbanbaşının, Avrupa’nın en eski ve en büyük devletlerinden birinin kralına taç giydirdiğini hatırlamak; sanki, kimliğimizle birlikte, Korona Virüs’e karşı vücud direncimizi de güçlendirecekmiş gibi hissettirdi bana, bir an...