Hicreti Anlamak ve Yaşamak!
1442. yılına ulaşılan Hicret’in, ümmetin gönüllerinde, zihinlerinde ve güncel hayatlarında yansıması, sadece bir takvim ve tebrikleşmekten öteye geçemeyen bir günlük önem ve ağırlığa sahip bir olgu mudur? Halbuki Hicret’in gereği gibi idrak ve değerlendirilmesi adına nice yazılar, kitaplar, konuşmalar ve görsel eserler dikkatlerimize sunulmuştur! İşte onlardan birinde bakın, nelerin altı çizilerek bizlere bilgi ve bilinç hatırlatılması yapılıyor:
Hicret’in İslâm Tarihi’nde köklü bir yeri ve kapsamlı bir anlamı vardır. Hicret kültürü ve tefekkürünün oluşması, toplumda bu konum ve anlamın yakalanmasının temel şartıdır. Bu yüzden İslâm’ı, Hicret sonrası belirginleşen devlet ve medeniyet olarak tanımış olan dünya insanlığı, şimdi o başlangıç çizgisini yeniden düşünmek, anlamak ve Hicret’e fikir ve duygu olarak hicret etmek ihtiyacındadır…
İslam Kültür Ve Medeniyeti
İslam kültür ve medeniyetinde Hicret’in yerini genel hatlarıyla tespite ayırdığımız bu girişte öncelikle İslam kültür ve medeniyetinin temel karakteristiğini oluşturan öğeleri ya da dayanakları sıralamakta fayda görüyoruz:
İslâm Kültür ve Medeniyeti;
Kaynak olarak vahy’e,
İnanç olarak tevhid’e
Önderlik olarak risâlet’e
Beşeri ortam olarak ümmet’e
Uygulama olarak Sünnet’e
Eylem olarak sabır, cihad ve hicret’e
Yöntem olarak ta’lim ve tebliğ’e
Beşeri ilişki açısında uhuvvet’e dayanır.
Bu kavramlar, Müslümanlığın özgünlük ve orijinalitesini çerçeveleyen, olmazsa olmaz nitelikteki özelliklerdir.
Öte yandan İslam kültür ve medeniyetinin bir olgusu olarak Hicret’i sebep-sonuç ilişkisi bakımından da şöylece belirlemek mümkündür:
Tebliğ - Hicret
Hicret - Gurbet
Gurbet - Uhuvvet
Uhuvvet- Vahdet
Vahdet - Ümmet
Vahdet - Devlet
Devlet - Medeniyet
Medeniyet - Saadet
Saadet - Cennet
O halde, İslam tebliğinin sebep olduğu hicret olayı, sonuç bakımından gurbet ortamında uhuvvet; vahdet, ümmet, devlet, medeniyet, saadet ve cennet yolculuğu anlamına gelmektedir. Bu da Hicret’in hem İslâm sistemi hem de Müslüman bireylerin kimlik ve kişilikleri yönünden taşıdığı yapısal niteliği ve önemi ortaya koymaktadır…
Amaç ve anlam bakımından Hicret ya da göç olayları
Tarih içinde göçler iki amaçla ve iki anlamda gerçekleşmiştir:
1. Hereb (Kaçış)
2. Taleb (Arayış)
Bu anlam ve amaçlarla gerçekleşen hicreti İmam Nevevî merhum şöyle bir sıralamaya tabi tutmuştur:
Kaçış/hereb anlamındaki göçler:
1. Dâru’l-harbten dâru’l-İslâm’a huruc (Kıyamete dek geçerli)
2. Bid’at yurdundan kaçış
3. Haramların hâkimiyetindeki ülkeden çıkış
4. İşkenceden Kaçış (Hz. İbrahim’in “innî muhacirun ilâ rabbî” demesi)
5.Hastalık korkusuyla iklimi uygun yerlere gidiş
6. Malını korumak için kaçış
Arayış/taleb anlamındaki göçler
1. İbret almak için geziye çıkmak (Bilgi-görgü artırmak)
2. Hac yolculuğu
3 Cihad Yolculuğu
4. Geçim temini için yolculuk
5. Ticaret yolculuğu
6. İlim yolculuğu
7.Kutsal yerlere gezi
8. Hudutlarda gözcülük yapmak (ribat) için yolculuk
9. Allah rızası için din kardeşini ziyaret yolculuğu
Hicretin yapısı
İki heceden oluşan Hic-ret kelimesi gibi hicret olayı da iki adımdan meydana gelir.
Terk + İltihak/vuslat
Hicret’te asıl olan birinci adımdır. İkinci adım gerçekleşmese de hicret tamamdır. Aynı ikili yapı TEBLİĞ’de de geçerlidir. Yani tebliğde asıl olan duyurmaktır. Muhatabın kabul edip etmemesi neticeyi değiştirmez, tebliğ görevi yerine getirilmiştir.
Gerçeğin duyurulması + muhatabın kabulü
Hicret’le Gelen Uhuvvet/Kardeşlik
1. Evs ve Hazreç (Medineli iki kardeş fakat düşman kabile kucaklaştı. 120 yıl süren savaş hali sona erdi. Ensar oldular)
2. Muhacirler ile Ensar Kardeşliği (Muâhât)
Din kardeşliği ve uhuvvet, ilk İslâm toplumunun teşekkül, terakki ve sosyal güven unsuru olduğu gibi ucu kavmiyetçiliğin yasaklanmasına kadar giden temel bir ilkedir. (Arnold Toynbee’ye göre kavmiyetçiliğin yasaklanması ve içki-uyuşturucu yasağı İslam medeniyetinin Batı medeniyetine üstün iki yönüdür.)
Kardeşliktehümanite ifrat, kavmiyetçilik/ırkçılık tefrit, din kardeşliği itidal sayılır.
Hicret ile Tanışanlar
Müslümanlar ile ehl-i kitab (özellikle Yahudiler)
İslâm ile Dünya
Hicret ile Ortaya Çıkanlar
Münâfıklar
İlk İslâm Medinesi ya da Başkenti
İslâm Ümmeti
Tevhid inancı üzerine, hicret yolculuğu, kardeşlik duygusu, dindaşlar topluluğu, tebliğ misyonu, takvâ ölçüsü, cihad ülküsü ile belirginleşen devlet yapısı.. İşte bunun adı İslam toplumu yani ümmetidir.
Bu sosyal yapının gerçekleşmesine giden yolculuğun adı hicrettir. Bu sebepledir ki, ‘Tebliğ hicreti doğurmuş; hicret tebliği yoğurmuştur’ diyoruz.
Bu ön tespitlerden sonra Hicret’i olay ve ölçü olarak, bir başka deyişle, tarihsel yönü ve güncel anlamıyla tetkik edebiliriz. (Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan, Hicret, Giriş Bölümü)
İnşaallah “Hicreti Anlamak ve Yaşamak” konusuna devam edeceğiz.
Ne mutlu Hicret sınavından yüz akıyla çıkabilenlere:
“İman edip de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer bir kısmının dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret edinceye kadar size onların mirasından hiçbir pay yoktur…” (Enfal, 72)