• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Serdar Arseven
Serdar Arseven
TÜM YAZILARI

FETÖ gazetecileri… Bu Cuma…

31 Ağustos 2016
A


Serdar Arseven İletişim: [email protected]

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ mensubu olmaktan şüpheli “gazeteci”lerden 35’i hakkında daha “gözaltı kararı” çıkarttı.

 “Farklı medya grupları”nda çok önemli, çok kritik pozisyonlarda görev yapmış, o medya gruplarında “ahkâm kesme”, “âleme nizam verme” fonksiyonunu ifa etmiş isimlerden bazıları da önceki operasyonlarda gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı.

Geçtiğimiz yıllarda yaşananlara bakıyorum, hatırlıyorum da FETÖ yapılanmasına herhangi bir şekilde yakalanmamak gerçekten çok büyük bir nimetmiş.

Kimse “Ben çok akıllıyım da ondan” demesin, Allah korumuş başka bir şey değil.

Zira, FETÖ, Şeytan’ı işsiz bırakacak kadar “yaman” bir mekanizma…

Tam bir “Evanjelist Örgüt”, son derece sofistike yöntemlerle çalışıyor, “ilim”den değil ama bilimden sonuna kadar istifade ediyor.

Hani “bilim dalı” uydurmak gibi olmasın ama, “karakteroloji” diye bir mevzu var, insanda karakterlerin gelişmesini ve özelliklerini inceleyen bilim dalı.

İnsanoğlu çeşit çeşit, yüce Allah’ın birçok üstünlükle donattığı varlığın birçok “zayıf” yönü var.

Bu zayıf yönler kişiden kişiye değişiklik arz ediyor.

Kimi “ihanet”e çok meyyal, “paraya ve makama” çok düşkün, kifayetsiz muhteris…

Kiminde “libido” baskın…

Kimi “asosyal” bir grup içinde anlam ifade ediyor, bir grubun üyesi olmayı ve o grubun lideri tarafından adam yerine konulmayı hayatının merkezinde tutuyor.

FETÖ yapılanmasının avladığı insanlara baktığımızda birkaç noktanın öne çıktığını görüyoruz.

Bir vakitler “uçak seyahatlerinde” bir arada olduğumuz FETÖ gazetecilerine baktığımda, son derece “asosyal” ve “ezik” yetişmiş tipler olduklarını görüyordum.

Bir “sığınak” ihtiyacı içindeydiler, başlarına bir zorluk geldiğinde hemen “FETÖ” kaynaklarına yöneliyor ve onlardan yardım istiyorlardı.

İkide bir “Arkamda büyük bir yapı var!” hissini vermek istiyorlardı.

İzmir”e gidip gelirlerdi ve orada arındıklarını söylerlerdi.

Başlarına gelebilecek en kötü şey, FETO tarafından aforoz edilmekti, öyle bir durumdaydılar ki, herhangi bir yerden otomobil satın almaları bile “ihanet” olarak görülürdü, ille de “FETÖ”cü bir “galeri”den almak mecburiyetindeydiler!..

Bunlar “birinci halka”daki FETÖ gazetecileri…

Bir de sonraki halkalarda yer alanlar var; FETÖ’nün “karakteroloji” faaliyetleriyle bunların da karakterleri ortaya konuluyor.

Mesela, adam “Muhafazakâr” imajlı ama “Para Canlısı”, parayı o kadar çok seviyor ve bir gün parasız kalmaktan o kadar korkuyor ki, kendisini “kamuoyu nezdinde” sıkıntıya sokmayacak bütün parasal ilişkilere girebilir.

Yeter ki kılıfı olsun, kılıf meselesi de kolay zaten, dil kıvrak, zihin kıvrak, FETÖ ile alttan alta ilişkiye girersin.

Ara sıra, bazen de duruma göre sık sık FETÖ’ye çakarsın, FETÖ bunu anlayışla karşılar, gizlenmen gerekmektedir.

FETÖ başı bu işlere ruhsat vermiştir, küfür bile edebilirsin icabında, gizlilik ve gizlenmek esastır.

Kimini böyle yakalar “para” tarafından, kimini “makam, mevki” tarafından, kimini “şehvet” vesaire…

Bunlar insanda olabilecek zaaflar…

Olabilir dersin, makul görürsün filan da, topluma yön verme pozisyonunda bulunan bir şekilde “kanaat önderi” noktasına ulaşmış daha doğrusu ulaştırılmış olan kişiler arasından hatırı sayılır bir oranın “FETÖ” bağlantılı olması son derece sıkıntılı bir durum.

Gazetecilik son derece hassas bir meslek, yaptığınız bir haberle, yazdığınız bir yazı ile hayatları karartabilirsiniz.

Ya da hayatların kurtulmasına vesile olabilirsiniz.

Ülkede büyük karışıklıklar çıkmasında da büyük karışıklıkların önlenmesinde de rol oynayabilirsiniz.

Toplumun birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyaç duyduğu bir süreçte, FETÖ yönlendirmesiyle kışkırtıcı bir yayın yapabilirsiniz.

“Kim ben mi FETÖ’ye hizmet ediyorum, hadi canım sen de!” derken bile yapabilirsiniz bunu.

Onun için “Recep Tayyip Erdoğan ruhlu insanlarımızın” da karakteroloji ilminden alabildiğine istifade etmeleri gerekiyor.

Çok basit, adamın 25-30 yılını şöyle bir masaya yatırın, hangi durumda ne yapmış, ne vakit ne kadar risk almış, gerektiğinde uyarmasını bilmiş mi bilmemiş mi?

Satmış mı satmamış mı?

Satar mı satmaz mı?

Yatar mı yatmaz mı?

İki kere iki dört, o kadar kolay tespit etmek!.

BU CUMA

Cuma Dergisi, 1989…

Ve bugün 2016’nin ikinci yarısı.

Bir sonbahar başlangıcı.

Oradan başlayalım önümüzdeki Cuma günü.

Dostlara saygı selam, yola devamla ilerleyelim Allah nasip ederse.

Cuma’yı bekleyiniz efendim, hatırım için.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23