Tıp fakültesi öğrencilerinin ağzından ilginç notlar:
Halife El Muktedir (Abbasiler, 10. YY) ülkedeki tüm hekim ve eczacıları sınava tabi tutmuştu. Bunların yarısı başarılı olamadığı için meslekten men edilmişlerdi.
Böyle bir şey bugün yapılabilir mi? Yapılırsa kimlerden ve nasıl tepkiler alınır? Hangi güç odakları, hangi meslek odaları, hangi siyasiler araya girer mesela?.. Sözüm sadece hekim ve eczacılar için değil elbette.
Şimdi sizlere doktor ya da eczacıların, yani insan sağlığını meslek edinenlerin tababeti tarz-ı icrasındaki yetersizliğinden, yani mezuniyet sonrasından konuşacak değilim. Bunlar sürekli gündeme geliyor zaten. Günah keçisi oluyorlar, tacize uğruyorlar, sistemin de katkılarıyla(!) boğulup gidiyorlar. Tabii asıl zararı da millet görüyor.
Sözümüz mezuniyet öncesine, yani doktorun yetişmesine dair. Sanıyorum ki hekimlik ya da herhangi bir meslek ancak bu noktalarda ele alınırsa kalite arttırılabilir, belli bir standart tutturulabilir. Yoksa?.. Yoksasını hemen herkes hayatının bir anında da olsa mutlaka yaşar, yaşamıştır, yaşayacaktır.
…Yer İstanbul’da bir vakıf(!) üniversitesinin tıp fakültesi. Yeni atanan dekan, yardımcısı ile birlikte öğrencilerin genel durumunu değerlendirmek istiyor. Onlara, aldıkları eğitimle ilgili görüşlerini soruyor. İşte cevaplar:
Anatomi
- Anatomiden burada nefret etmiştik, dershanede şahane olduğunu anladık!
- Kadavra salonuna bir defa gittik. Beş dakika kadavraya baktık. Hoca, kadavranın 120 kg. ağırlığında bir pehlivan olduğunu söyledi ve salondan çıktık!
- Hoca, maketleri bize verip laboratuarı boş bırakıyor. Maketleri önümüze alıp keşfe çıkıyoruz.
- Hoca bir şey öğretmedi. İyi durumda olan arkadaşlarımızdan bir şeyler öğrenmeye çalıştık. Hatta iki dönem üst sınıfta olan bir arkadaşımızın kamera ile çektiği görüntülerden çalıştık.
- Teorik derslerde slaytlardan ders anlatıyor. Yanlış slaytlarını bile düzeltmiyor. Belki de renkli olmadıkları için anlayamıyorduk. Dershanede atlaslar, slaytlar renkli olduğu için bir gecede konuyu anlayabiliyorduk.
- Anatomi dersinin meslekle bağlantısı kurulmadı. Bize, tıp öğrencisi için ne kadar önemli olduğu anlatılmadı.
Fizyoloji
- Derslerde sadece slaytlar okunuyor. Ders esnasında elektrik kesildi. Hoca derse devam edemedi. Fizyolojiden ne öğrendiysem kendim öğrendim.
- Teorik anlatım da, kavrayış da yetersiz. Hocalarda mutsuzluk var. Derslerde heyecan yok, canlılık yok, şevk yok. Hoca bir an önce dersi anlatıp gitmek istiyor. Bir defasında kendi anlatımından sıkılıp dersi bitirdi.
- Bizim de şevkimiz yok. İyi bir doktor olacağımıza inancımız yok. Bu okulda başarılı olsak da, olmasak da fark yok; ödüllendirme yok.
- Laboratuarda fare kesecektik; Hoca,“siz kesin. Ben bakamam” dedi. Pratikte, bir kurbağa videosu gördük o kadar. Okula gelmesem de olurdu yani.
- Sınıfı geçtik ama çok az şey duyarak(!) geçtik. Şimdi dershanede öğrendiklerimiz şeyler karşısında “Bu da mı varmış” diyoruz.
Biyofizik
- İçeriği nedir hâlâ bilmiyoruz. Bütün derslere girdim, ancak hiçbir şey anlamadım.
- Biyofizik, devamsızlık hakkını kullandığımız ders.
- Üniversitemizin kadrosunda olan bir fizik hocası bizi mühendislik öğrencisi sandı; kurul sınavında öyle sorular sordu ki!? Hiçbir şey yapamadığımızı görünce de “hesap makinesi kullanabilirsiniz” dedi!
- Hocaya ayıp olmasın diye derslere girdik. Biyofizik dersinden sadece ultrasonun ses dalgalarıyla çalıştığı aklımda kaldı.
Patoloji
- Hoca donanımlı değil; bazen “ben de bilmiyorum” diyor. Hiç bilmediği bir ders ise “buna hazır değilim, çalıştıktan sonra anlatayım” diyor, bir iki soruda dağılıyor. Patolojide hiç piyes görmedik.
Pediatri
- Hocalar bize de, hastalara da kötü davranıyor. Hocalara yaklaşamıyoruz.
- Hoca “İpini hastaya vermeyeceksin, sesini yükselteceksin!” diyor. Aynı hoca bizi aşağılıyor; “Ben Hacettepe’den mezun olup doktor oldum. Siz de buradan mezun olup doktor olacaksınız!” diyor. Pediatri genelde kötü.
Kadın Doğum
- Hocalar kötü niyetli değil ama sekreter bizi “hasta var” diye içeri (muayene odasına) bile almıyor. Doğuma veya ameliyata girdiğimizde de uzaktan bakıyoruz.
- Normal Doğum görmedik. Sadece iki arkadaşımız gördü. Erkek öğrenciler muayenelere alınmıyor.
- Hiç kadın doğum muayenesi yapmadık, spekulum takmadık.
Hematoloji:
- Hematolojiyi hiç görmedik. Ama sınavda hematoloji sorusu soruldu. Soru ağırlığı hocaya göre değişiyor.
Genel Cerrahi
- Hastayı sahiplendiğim “Benim hastam” dediğim, hastaya serbestçe bakıp yasaklanmadığım tek stajdı.
Üroloji
- Bizimle hiç ilgilenilmedi. Sonda takmayı bile genel cerrahide gördük. Pratik uygulama hiç yok. Asistanlar hasta görmüyorlar ki biz görelim.
- Ders anlatılmadı. Konuları bize dağıttılar kendi kendimize anlattık!
Evet, bu durumda böyle bir tıp fakültesinin dekanı, okulu bitirmesine, yani doktor olmasına sadece bir yıl kalmış öğrenciler için bir şeyler yapmaya çalışsa ne yapar?! Onu da, kısmet olursa, “Tıp eğitiminin doruğu: Savunma sporu!” başlığıyla haftaya anlatalım.
Haa! Bu arada; bütün bunları YÖK, Sağlık Bakanlığı, üniversitelerin kurulmasına karar/ruhsat verenler duyarlar mı, duyar da ilgilenip bir şeyler yaparlar mı, yapmak isterler de imkân bulabilirler mi onu bilemem.