• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Şaban Şimşek
Şaban Şimşek
TÜM YAZILARI

Konuşma Sanatı ile Siyasetçinin Günahının İlişkisi!

31 Mart 2016
A


Şaban Şimşek İletişim:

Sürekli “aktüel” yazmak, “aktüel” okumak sıkıyor insanı; yani dış politika, iç politika, PKK, mankurt cemaat, Batı’nın ikiyüzlülüğü...

Tabii ki ilgi duyulması, yazılması, okunması, bilinmesi gereken konular bunlar. Zaten yıllardır biz de yoğunluklu olarak bu mevzuları işliyor, esastan yola çıkarak günümüze gelmek suretiyle fikirlerimizi beyan ediyoruz. Ama hepimiz, her gün, böyle fiili bir siyasi kavganın içinde olursak, enerjimizin tamamını oralarda tüketirsek temel meseleler ve hatta bu siyasi kavgaların asıl sebebini oluşturan sosyal, kültürel, sanatsal, eğitsel sorunlar, moral değerler ne olacak? 

Kanımca tek başına ikisi de doğru değil. Bir yandan aktüeli yaşarken diğer yandan temelleri de kaçırmamak gerekiyor. Yoksa bu işin biraz daha ilerisi Suriye’dir, Irak’tır, Afganistan’dır; elinizde silah, belinizde silah, yediğiniz silah, içtiğiniz silah... 

Etrafta nefes alınacak bir yeşillik, bir bağ, bir bahçe, koklanacak bir gül, bir şeyler üretecek fabrika, atölye, işyeri yok. Eğitsel bir işlev, geleceğe dair araştırma, bilimsel faaliyet desen hak getire... Varsa yoksa bugün kim kaç kişiyi öldürdü, hangi kuvvet nereleri aldı; hangi devlet, hangi mezhep, hangi cemaat, hangi örgüt?

Bunlarla nasıl bir kültürel birikim, nasıl bir milli zenginlik ya da nasıl bir medeniyet olacak da huzur bulunacak, geleceğe güvenle bakılacak? Var olan şey sadece kan, gözyaşı, ölüm, ölüm, ölüm!..

Kendimi kör bir döğüşün ortasında debeleniyormuş gibi hissediyorum ve bir süreliğine de olsa sıyrılmak istiyorum bu kirli havadan. Biraz olsun moral bulmak, bu arada karınca kaderince bir şey üretmek ve bunlarla bir hüzmecikle de olsa katkı sunmak istiyorum karanlıklara sarılan güneşimize.

Aslında yazacaklarım herkesin her an yaşadığı ya da yaşayacağı örnekler. İşin içine kattığım mizah ise küçücük bir tatlı söze, güler yüze hasret kalmış insanımızı biraz olsun rahatlatmak için vesile. 

Tabii bunları, böylesine bir Türkiye gündeminde hafif bulanlar da olabilir. Olsun ne yapalım. Onlar da bildiklerini yapsınlar, ben müsaadenizle biraz mola vereceğim. Buna bir yenilenme, takviye ve hatta “kültürel lojistik” olarak da bakılabilir diye düşünüyorum. 

Örneklerimiz altı defa gidip yedi defa gelen(!), tabii sonunda dönüşü olmayan yere gittiği için bir daha gelemeyen(!), kiminin “sözün üstadı” kiminin “laf ebesi” dediği meşhur siyasetçi Süleyman Demirel’den... Kendisini sevdiğimi söyleyemem, çünkü bu ülke insanını aldatanların başında geldiğine inanırım. Ama düzenlemeleri tarafımdan yapılmış olmakla beraber bu sözler-anekdotlar ona aittir ve dolayısıyla sevabıyla günahıyla hak da onundur! 

Doğru davranışlar mıdır bunlar? Kümülatif olarak hayır ama burada bile kavga etmeden, sesini yükseltmeden ve hatta kimseyi incitmeden bir çözüm yolu bulmuş kurt siyasetçi. Bunlara “şeytanca” da diyenler olabilir, bu da bir bakış açısı tabii. Arzu edenler bunları o zamanın siyasetçisi ile bu zamanın siyasetçisini karşılaştırmak için de kullanabilir. 

Olumsuz bir durumu anlatırken... 

Demirel gazetecilere kahvaltı veriyor:

- Sayın Başbakanım, malumunuz; uluslararası derecelendirme kuruluşları ekonomi notumuzu düşürdü!

- Evet!?

- Sizce haklı bir gerekçeleri var mı?

- Olabilir de, olmayabilir de!

- Efendim, izninizle daha açık sorayım: Sizce ekonomimizin durumu nasıl?

-Tek kelime ile “İyi”dir. İki kelime ile “iyi değildir”.

Verdiğiniz sözü tutamadığınızda... 

- Efendim, “İşsizliği yok edeceğim” demiştiniz!?

- Eveet!?

- Ama Efendim, işsizlik daha da arttı!?

- Olabilir!

- Ama Sayın Başbakanım, o zaman iddialı konuşmuştunuz ve “Bunun altını çizin” demiştiniz!?

- Tamam da binaenaleyh, bunu niye mesele ediyorsunuz ki; “Şimdi de üstünü çizin!”

Konuşurken kelime seçiminin önemi... 

Gazeteciler soruyor:

- Efendim, Genelevler hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Ne gibi?

- Yani, partinizin tabanı bunların kaldırılmasını istiyor?!

- Eee!?

- Bu hususta bir icraatınız olacak mı?

- Ne gibi?

- Yani, Genelevlerini kapatacak mısınız?

- Olmaz öyle şey!

- Neden, Efendim?

- Yani şimdi genelevleri kapatalım da bizi mi sevsinler!??

İnsanları ikna etmeye çalışırken... 

Demirel’e sormuşlar:

- Efendim, Irak’la olan petrol politikamızda bir değişiklik olacak mı?

- Olabilir! Biz dünyada gelişen dinamikleri en yakından takip eden bir hükümetiz. Binaenaleyh değişen durumlara göre biz de politikalarımızı değiştiririz.

- Ne gibi, Efendim?

- Eskiden Irak bize petrol satardı, şimdi, biz onlardan satın alacağız!

Alkışlar... “Yaşa, Varol, Başbakan Demirel” sesleri!..

Kıssadan Hisse:

Böyle bir ülkede yaşıyoruz işte; insanımız bu!..  Şimdi... Herhangi bir mesleğin mensubu olarak Demirel’in yaptığı gibi kelime oyunları yaparak insanları aldatamayız elbette ama benzeri bir konuşma sanatı hiç de yabana atılacak bir şey değil. Çoğu zaman gereklidir bile denebilir. Mesela, doktor olarak, ameliyat olmaya bir türlü karar veremeyen hastaları ikna etmede ya da siyasetçi olarak, fırtınalar kopan herhangi bir konuda, gergin ortamı bir anda sütliman etmede. 

Ama alışkanlık edinilmesi ve bunun insanları aldatmak, oylarını, paralarını, emeklerini çalmak için kullanılması şüphesiz ki takdir edilecek bir şey değil. Cenaze törenini gördük Demirel’in! Günahını sevabını bilemeyiz, onu ancak Allah bilir elbette ama bu dünyadan öbür tarafa çok da bir sevgi götürmediği besbelli. Takdir edilseydi o edilirdi herhalde.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23