Bütün Hadis kitapları toplanmalı ve… (2)
Hadislerin sahihliğinin bozulmasında;Hz.Ebubekir’den hemen sonra ortaya çıkan ihtilaflar yanında, milliyetçilik duyguları, Kur’an üzerinden emellerine ulaşamayacaklarını bilen İslam düşmanlarının dini tahrif etme ve İslam’a ve Peygamberine şüpheyle baktırma gayretleri, yöneticilerin ulemaya kişisel menfaatlerine uygun fetvalar verdirmeleri, kendi yöntemlerince(!) dini yaymak isteyen yarım hocaların halkı daha kolay imana getirmek(!) maksadıyla anlattığı Hadis niyetine(!) kıssalar-menkıbeler, bir yandan kendi düşüncelerine uymayanları inkâr ederken diğer yandan destekleyici Hadisler(!) uyduran yeni itikadî oluşumlar vb. önemli rol oynamıştır.
Sonuç itibarıyla, bugün, kitaplarda geçen öyle sözler vardır ki bunları Kur’an’la, sünnetle bağdaştırmak, yani “Hadis” diye kabul etmek mümkün değildir.
Bazı örnekler verelim:
“Her kim kertenkeleyi ilk vuruşta öldürürse ona yüz sevap vardır. Kim onu ikinci vuruşta öldürürse, ona birinciden aşağı olmamak üzere sevap vardır. Kim üçüncü vuruşta öldürürse ona da ikinciden aşağı olmamak üzere sevap vardır.” (Müslim, 2240/147; Tirmizi,1511; Ebu Davud, 5263; İbn-i Mace 3229)
Şimdi, bu (sözde) Hadis(!) üsttekilerle ya da Kur’an’ın genel hükümleriyle nasıl bağdaştırılabilir?.. Bununla “Haksız yere bir serçeyi öldürenden Allah Kıyamet Günü’nde hesap soracaktır” (Darimi, 2/11) Hadisini nasıl yan yana koyabiliriz?
Bir de şuna bakalım: “Fahişe bir kadın, sıcak bir günde, bir kuyunun etrafında dönen bir köpek gördü; susuzluktan dilini çıkarmış soluyordu. Kadıncağız mestini çıkararak, onunla su çekerek köpeği suladı. Bu sebeple de kadın mağfiret olundu.” (Müslim, Tevbe 155-2245)
Şimdi, sadece, susamış köpeğe su verdi diye fahişe kadını cennete koyan bir Müslümanlık anlayışıyla kertenkeleyi öldürerek sevap kazanmayı nasıl bir arada düşüneceğiz?
Bu minval üzere başka bir örnek:
“Keçinin yemesi sonucu Kur’an’dan çıkan Taşlama Ayeti’ni Ömer, Kur’an’a tekrar sokmak istedi; Ancak halkın dedikodusundan korktuğu için cesaret edemedi.” (Buhari, 53/5; 54, 9; 88, 3; Müslim, Hudud 8/1431; Ebu Davud 41/1)
Allah aşkına buna ne denebilir? Dense dense “saçmalık” denir.
İşin içine diğer peygamberleri sokan (sözde) Hadisler de var:
“Musa, ölüm meleğinden çok korkuyordu! Bir gün ölüm meleği canını almaya gelince, meleğin yüzüne tokat atıp bir gözünü çıkardı!”(Buhari, 65/4, 5; Hanbel, 1/2005, 242, 440, 468)
Yani şimdi ben; meleklerin gözünün olup olmadığını mı sorayım, onun maddi bir varlık olup olmadığını mı sorayım, göz doktoru olarak bir tokat travmasıyla gözün nasıl yerinden çıkabileceğini mi sorayım, yoksa sadede gelip, şöyle kuvvetli bir “la havle” çekerek, “Ecelleri geldiği zaman ne bir an geri kalabilirler, ne de ileri geçebilirler” (Nahl, 16/61) mealindeki Ayeti mi düşüneyim???
Sonuç olarak naçizane önerimşudur:
Başbakanlıkta (veya Cumhurbaşkanlığında) kurulacak bir Yüksek İstişare Kurulu’nda, Üniversiteler, Diyanet İşleri Başkanlığı ve diğer ilgili tarafların uzmanları bir araya gelmeli; bütün Hadis kitapları baştan aşağı taranmalı; Hadisler İslam dinini temel anlayışı içerisinde öncelikle Kur’an’ın sonra da şüphesiz en sahih Hadis olan “Veda Hutbesi” ve bu bağlamda bilimsel aklın süzgecinden geçirilmelidir.
Dünyaya da çağrı yapılmalı; katılmak isteyen diğer İslam ülkelerinin temsilcileri Kurul’a dâhil edilmeli, böylece çalışma cihanşümul hale getirilmelidir. R.T. Erdoğan önderliğinde, gücü ve itibarı giderek yükselen Türkiye’nin bunu başarabileceğini düşünüyorum.
Bu netameli konuyu yazarken eğer bir hata yaptıysam Allah beni affetsin, gerisinin önemi yok; niyetim halistir.
Şüphesiz ki El Âlim, El Afüvv, El Rauf, El Gafur ve El Settar olan O’dur.