• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Şaban Şimşek
Şaban Şimşek
TÜM YAZILARI

Apo, PKK ve HDP’nin Dinsel Evrimi!?.

10 Mart 2016
A


Şaban Şimşek İletişim:

Aslında hüküm; “Lekum dinikum veliye din”dir, yani “Sizin dininiz size benim dinim de bana”dır.  Müslüman olan herkesin bildiği üzere Kâfirun suresinde geçer bu ayet. 

Aslında bu surede, diğer ayetleriyle birlikte, inanan insanın dünyasında, inanmayan insanların kim olduğu, kendileri ile nasıl bir ilişki içerisinde bulunulması gerektiği anlatılmaktadır. Bu makaleyi yazmamın asıl sebebi de bu zaten. Daha açık söylemek gerekirse; çizilen sınırları aşarak, birilerinin dinine ve dindarlığına laf edenlerin, onun dinini tanımlamaya kalkanların, kendisini dindar gösterip insanları aldatanların ve dini bir takım amaçlar uğruna araçsallaştıranların tanıtılması.. 

Hadi sadece şahıs olarak kişi ya da kişiler olsalar neyse. “Boş ver; ne zındıklar, ne münafıklar, ne fâsıklar gördü bu dünya. Zaten, mezkûr ayet de ‘Sizin dininiz size’ diyor” dergeçeriz. Ama ya bu kişi ya da kişiler örgütleşiyor, işi benim milletimin inancına zarar verecek noktalara kadar getiriyor ve bunu vatanımı bölmek için siyasal bir araç olarak kullanıyorsa, işte o zaman susamayız. Çünkü iş artık ayetteki hükmün dışına taşmış, yani kişinin dininin ya da dinsizliğinin kendisine kalmasının, (özgürlüğünün!) ötesine geçmiştir. 

Peki, kimlerdir buna muhatap olan kişi ya da kişiler? Çoook! Ama bu makaledekiler; Apo, PKK ve HDP. 

Ne mi diyorlar?.. Neler mi yapıyorlar? Ne demiyorlar, neler yapmıyorlar ki!.. HDP’yi geçelim, çünkü o sahibinin sesi. Sahibine, yani Apo’ya kulak verelim: Allah bir nevi Ortaçağ’ın feodal manifestosu, temel yasası ve bildirgesidir.” “Bir Arabistan yarımadası tasarımı olarak Allah, yaklaşık M.Ö. 2000’lerde bir ideolojik kimlik olarak bütün Semitik kabilelerin zihninde yer edinmektedir.” “Tarih içindeki gelişimine baktığımızda, Allah tapımıyla, birliğe ve güce ulaşılmak istendiği çok açık görülmektedir.” “Yukarıda Tanrı olsaydı, beni yine yanlış yola sevk edecekti. Allah da Kürtler için değildir, Kürtleri şaşırtıyor. Kürtlerin Allah`ı da onları yanlış yola sevk ediyor. Bunun için ben kendi kendimin tanrısıyım.” “Hatice olmadan Muhammed’in peygamberleşmesi mümkün görünmemektedir…” Hepsine haşa!..

Yapılan pek çok araştırma, bugün kahir çoğunluğu Sünni Müslüman olan Kürtlerin İslâmiyet’i kabul etmeden önce Zerdüştlük inancına sahip olduklarını göstermektedir. Günümüzde o bölgede neredeyse hiç Zerdüşt kalmamasına rağmen 300 PKK militanı arasında yapılan bir ankette (Bulaç, 2010) “En beğendiğiniz dini önder kimdir?” sorusuna verilen cevaplar ilginçtir. Sonuç: Zerdüşt birinci, Hz. İsa ikinci, Mani üçüncü. Hz. Peygamberimiz ise son sıradadır!

Evet, gerçekte, Apo’nun din anlayışı 1990’lara kadar böyle idi. Etnik anlayışla köklü bir din arayan ayrılıkçı hareket “Türklerin Şamanizmi varsa Kürtlerin de Zerdüştlüğü olmalı” demekteydi. Bu bağlamda Apo “İslamiyet, Kürt’ün beyninde ve yüreğinde milli inkârı hazırlayan ve kaleyi içten fethetme rolü oynayan ‘Truva Atı’ gibidir.” “Müslümanlık Kürtlerde milli direnme ruhunu öldüren en büyük ideolojik araçtır” gibi görüşlerini silahlı ve silahsız örgütüne dikte etmekte, Marksist-Leninist bir ideolojinin savunucusu olarak dini, toplumsal taban kazanmada bir engel olması babında, mücadele edilmesi gereken bir üst yapı olarak görmekteydi. 

Ancak, 1990’larda dinin toplumsal hayattaki gücünü farkeden örgüt 4. kongresinde “Dinsel mezhepleri PKK çevresinde toplamak, Aleviliği ulusal direniş motifi olarak değerlendirmek, İmamlar Birliği oluşturmak” gibi radikal kararlar aldı ve “Halk savaşı stratejisi” doğrultusunda toplumu kazanmadan hedefe varılamayacağı savıyla inkârcı yaklaşımından vazgeçti. 

Ve Apo “…Din gerçeğini inkârcı yaklaşım, diyalektik materyalizmin kaba uygulanması anlamında olup, Ortadoğu devrimlerinin gelişmeyişinin en önemli nedenlerinden birisidir… İslamiyet’i devrimin hizmetinde iyi bir işleve kavuşturarak bu silahı gericiliğin kendisine, emperyalizme, sömürgeciliğe ve tüm işbirlikçilerine karşı ustaca çıkarmak gerekir” diyerek hareketin yeni din paradigmasını belirledi.

Aynı Apo 1999’da yakalandıktan sonra genel bir politika değişikliğine gitmiş ve Kürt ulusunu inşa etmede, yukarıdan aşağı değil aşağıdan yukarıya doğru bir yapılanma ve hareketi benimsedi. 

Bu amaçla 90’lı yılların ortalarında kurulan “Kürdistan Yurtsever İmamlar Birliği” ve “Kürdistan İslam Hareketi” 2004’de “Kürdistan İslam Topluluğuna” evrildi! 2007 yılında kurulan “Kürdistan Halk Topluluğunda”(KCK) ise bir devlet sistematiği, yani “yasama, yürütme ve yargı” şeklindeki yapılanmanın yanında “İnanç ve Azınlıklar Komitesi” diye yeni bir kurum ihdas edildi. 

PKK ve siyasi uzantıları, yani HDP ve belediyeleri özellikle Temmuz 2007 seçimleri sonrasında dini araçsallaştırma çalışmalarına ağırlık verdiler. Çünkü başka türlü seçim kazanamayacaklarını gördüler. Öldürülen militanlar için mevlüt okutmalar, taziye ritüelleri, mitinglerde havaya kaldırdığı ellerinden biriyle Kur’an gösterirken diğeriyle zafer işareti yapan ve “Dinimiz kimliğinize, kültürünüze sahip çıkmayı emrediyor” diyen imamlar, Tunceli’de demokratik siyaset ve Alevi akademisi, Urfa’da İlahiyat Akademisi kurulması çalışmaları hep bu yeni din siyasetinin ürünüdür.

Bütün bunlarla, Kürtlerin kendilerine ait bir dili (Kürtçe), dini (eskiden Zerdüştlük, şimdi Müslümanlık) kültürü ve coğrafyası olduğunu iddia eden örgüt, bir yandan Kürtleri Türklerden sistematik olarak ayırarak tamamen ayrı bir millet olduğunu göstermeye, diğer yandan da muhafazakâr Kürtleri yanına çekerek tabanını genişletmeye çalışmaktadır.

Ben, “ayrılıkçı Kürt hareketinin tüm bileşenlerinin dinle ilgili açıklamalarını ve hatta uygulamalarını bu çerçevede değerlendirmek gerekir” diye düşünmekteyim.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23