• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Şaban Şimşek
Şaban Şimşek
TÜM YAZILARI

Amerika YPG-PYD ile iş tutuyorsa Türkiye niçin IŞİD ile…

25 Şubat 2016
A


Şaban Şimşek İletişim:

16-20 Eylül 2014’de “Bu ne IŞ-İD’dir!?” başlığı altında  özetle şöyle  yazmıştım: 

“IŞİD, bundan üç-beş ay öncesine kadar, hemen herkesin gözünde dünyanın çeşitli ülkelerinden Orta Doğu’ya gelen radikal İslamcı ama biraz da maceracı insanların oluşturduğu terörist bir grup idi; Suriye’de diğer tüm gruplarla çatışan, din-i İslam adına(!) kafa kesen, masum insanları hunharca katletmek yetmiyormuş gibi tabir-i caizse bir de üstlerinde tepinen, insanlıktan zerre kadar nasip almamış vahşiler... 

...Bugün gelinen noktada IŞİD; Suriye ile Irak topraklarından geniş bir bölgeye hâkim olan, (kendince) hilafet ilan edip bir İslam devleti kurduğunu dünyaya ilân eden, Amerika’ya hatta bütün dünyaya karşın ilerleyişini sürdüren önemli bir askeri, siyasi, sosyal ve dini olgu. 

...Bu sebeplerle, bir şekilde ilerlemesi durdurulacaktır ama yok edilmeyecek, edilemeyecektir. Edilmeyecektir, zira bölgemizde her zaman İslâm için kötü örnek olarak gösterebilecekleri, İslamofobiyi daha da derinleştirecekleri günah keçisi bir devlet olarak ortada durması işlerine gelecektir! Edilemeyecektir, çünkü o coğrafyada ve tüm dünyada hiçbir zaman gerçek bağımsızlığına müsaade edilmeyen Sünni bir nüfus var ve IŞİD, onlara, kendince bir ‘şeriat devleti’ vaat ederek besleniyor.” 

Ardından asıl konuya geçerek sormuştum: Güney sınırımızda bir PKK devletiyle mi komşu olmak istersiniz yoksa IŞİD’le mi? 

Sorunun gerekçesini de HDP milletvekillerinin önce “Sayın”lığa sonra da “Yüzyılın Liderliği”ne lâyık gördükleri (Sırrı Süreyya Önder, CNN, 5N1K) İmralı’nın yanında Doğu ve Güneydoğu’da, devletin maalesef seyirci kaldığı şu yapılandırmaya bağlamıştım: 

“Kamu düzeni ve hizmetlerin yürütülmesi yani ‘mülkiye’si KCK; silahlı kuvvetleri yani ‘seyfiye’si dağda PKK, yereldeki kolluk kuvvetleri, öz savunma güçleri; ‘ilmiye’si İmralı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet üniversitelerindeki yandaş öğretim üyeleri, ‘harbiye’si Kandil’deki Mahsum Korkmaz akademisi(!), ‘Adliye’si Hakkari Yüksekova’daki üst mahkeme ve yereldeki birinci derece halk mahkemeleri, ‘Temsili idare’si HDP, yerel meclisler, belediyeler, ‘idare tarzı’ ise merkezde (T.C. sathında) boz-yönetim yerelde (Kürt coğrafyasında!) öz-yönetim, ‘Maliye’si uyuşturucu-silah-insan kaçakçılığının yanında esnaftan, tüccardan alınan vergiler(!)... Yani artık her şey (PKK Devleti) hayal değil, düşünce değil, soyut değil, ete kemiğe bürünmüş durumda; somut, elle tutulur, gözle görülür.” 

Ve buna dışarıdaki durumu eklemiştim: “...PYD’yi ayrı bir kategoriye koymayalım. Zira o şeksiz şüphesiz PKK’nın Suriye şubesi. Peşmerge’ye gelince...”

Evet, o zamanki durumu böyle anlatmış PYD dâhil uzantılarıyla beraber tüm PKK’lıların vatan toprağında gözünün olmasına ve bu amaç uğruna etnik kimlik üzerinden sosyal taban oluşturmasına; IŞİD’in ise zaten böyle demografik yapıya sahip olmadığı için toprak talebinin söz konusu olamayacağına dikkat çekmiş ve mezkur soruyu sormuştum.

Şimdi yineliyorum: “Bu durumda kimle komşu olmak istersiniz? PKK ve uzantıları ile mi yoksa IŞİD’le mi?” 

Çok mu gerçeklikten uzak, gayri insani bir düşünce bu? Yoksa medeni dünyaya(!) karşı ayıp mı olur?..

Her gün üç-beş şehit verirken, hainler bıçağını vatanın bağrına dayamışken, dostlarımız(!) hâlâ (taktiksel ya da değil) stratejik ortak deyip o hainlerin eline destek verirken biz niye (aynı şekilde, taktiksel ya da değil) IŞİD ile stratejik ortak olmayalım?  Niçin Amerika’nın, AB’nin, Rusya’nın, İran’ın, Esed’in yanında yer alıp IŞİD ile savaşalım da sonunda beraberce kurtaracağımız(!) toprakları YPG-PYD yani PKK’ya kendi ellerimizle teslim edelim? Nasıl bir haklı sebeple Kürt, Türk, Arap, çoluk çocuk demeden yüz binlerce insanın kendi topraklarından sürülmesine, bir çeşit soykırım yapılmasına yardım edelim? Hangi akılla başımıza bela olacak bir devlet kurduralım? Neden medeni dünyanın(!) “vahşi” diye tabir ettiği bu terörist devletle kötü olalım, “vahşiliklerinin, yani terörlerinin muhatabı” durumuna düşelim? 

Tamam, IŞİD elbette sütten çıkan ak kaşık değil ve hatta onlara Batı’nın istediği gibi “katil sürüsü” de diyelim ama söyler misiniz; şimdiye kadar kaç yüz bin kişiyi yaşadığı topraklardan sürdüler? Yaptığı katliamlar; Rusya’nın, İran’ın açıktan desteklediği, Amerika’nın, Avrupa’nın ses çıkarmadığı Esed’den çok daha mı fazla? Besleyip büyüttükleri, eline-beline silah verdikleri PYD-YPG’den daha mı ziyade? 

IŞİD mi sokaklarımıza hendek kazıyor? Bodrum katlarına cephane yığıyor, devletle savaşıyor, memlekette kurtarılmış mahalleler ilan ediyor? IŞİD liderleri mi milletvekili seçiliyor, dokunulmaz oluyor ve 28 insanı öldüren teröristin cenazesini omzunda taşıyor?

Şimdi... Bu durumda, Rusya’yı, İran’ı, diğerlerini saymıyorum onların safları zaten belli ama mademki AB-ABD’nin PYD ile YPG ile hatta PKK ile iş tutması “uluslararası politikadır, milletlerarası ilişkidir ve bu da dostluk değil menfaatler üzerine kurulur” diyerek meşru sayılıyor, niçin Türkiye de IŞİD ile benzer bir ilişki kurmasın, kuramasın? 

Tamam, silah vermeyelim, maddi destek sağlamayalım, istihbarat da aktarmayalım, yani ABD, Rusya ve AB’nin PYD-YPG için yaptıklarının (bize göre pisliklerin) hiçbirini yapmayalım ama en azından ABD ve AB’ye “Siz PYD-YPG’ye desteğinizi çekmezseniz, Rusya’nın yaptıklarının yanında yanımızda olmazsanız biz de IŞİD ile savaşmayız. IŞİD bizim düşmanımız değil” diyemez miyiz?

Amerika’nın “YPG’ye güveniyoruz”, Demirtaş’ın “Devletin PKK ile (IŞİD’e karşı!) işbirliği yapması gerekir” dediği bir ortamda biz de bunu söylersek kıyamet mi kopar?

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23