Suriye Denklemi ve Tayyip Bey

Suriye Denklemi ve Tayyip Bey

RECEP ÖNCEL

Suriye’de zalim Esed rejimi son buldu.

Zulüm payidar olmuyor.

Allah imhal ediyor, ama ihmal etmiyor.

An itibariyle Nusayri iktidarı bitti.

Aslında olayı anlatmak için sadece gazetede yazmak ve televizyon programları yapmak yeterli değildir. Bunun için askeri, siyasi, sosyoloji ve tarih bilimlerini referans alan doktora tezleri yazılmalı meseleler araştırılıp analiz edilmelidir.

Suriye konusunda benim en çok sorduğum sorulardan biri de şudur; acaba, rejim nasıl bu kadar zalim oldu?

Basından takip ediyoruz;

1- Hapishaneye giren bir hanım, çocukları var ama babalarını bilmiyor.

2- Bir başka hanıma tecavüz edilirken, Kur’an dinletilmiş, Allah’a Peygambere küfürler edilmiş.

3- Yine yıllarca içeride kalan mazlumlar, dışarı çıkınca zaman mefhumunu kaybetmişler hâlâ Hafız Esed iktidarda sanıyor.

4- Hapishanede, insanlara idrar içirmişler, aç bırakmışlar.

5- Mahkûmları preslerle ezmişler, asitle yok etmişler.

Demek ki, adı Müslüman olsa bile kötü yönlendirilen insanlar ve rejimler Siyonistlerin Filistin’de, Ermenilerin Doğuda, Rumların Kıbrıs’ta, Sırpların Bosna’da, Amerikalıların Afganistan’da, Rusların Azerbaycan’da, Çinlilerin Doğu Türkistan’da yaptığı zulümlerinden daha fazlasını yapabiliyor.

Bizler; İslam Dünyasını Alevi-Sünni diye ayıran, ayrılık tohumları eken ve emperyalist emelleri için kullanan İngilizlerin yaptığını sorgulamalı, bir daha böyle oyunlara gelmemek için çözüm yolları bulmalıyız.

Takdir etmek lazımdır ki, Türkiye Sayın Cumhurbaşkanın riyasetinde TSK, MİT ve Dışişleri çok etkili politikalar uyguladı.

Ancak, yıllardır Tayyip Bey rejime ‘gelin şu işi çözelim ‘demesine rağmen, Beşar Esed çözüme yanaşmadı.

Rusya, Ukrayna savaşı dolasıyla sıkıntıya düştü. İran, son yıllarda eskisine göre güç kaybetti. Amerika, PKK-PYD unsurlarını destekledi ama o kadar etkili olamadı.

Bu arada, yeni ABD Başkanı göreve gelince Suriye meselesinde nasıl bir tavır alacak, diye merak ediliyor.

İlaveten, İsrail Golan tepelerine müdahale etti ve hâlâ işgalci mantığını devam ettiriyor. Dikkatinizi çekiyoruz. Bu iş bölgesel barış için çok büyük sorun olarak karşımıza çıkacaktır.

Malum, mevcut durum neticesinde, Suriye yönetimi çok direnç gösteremedi.

HTŞ ve Suriye Milli Ordusu sonunda Şam’a girerek işi bitirdi. Ama Suriye’de bulunan gruplar zamanla büyük güçler tarafından kullanılabilir mi ve PKK, DEAŞ gibi örgütler ilerleyen günlerde nasıl vaziyet alacaklar diye tedbirli olmalıyız.

Suriye yıllarca bir tarafta rejim zulmü, bir tarafta emperyalistlerin bitmez tükenmez iştahı, nihayetinde her türlü operasyona uygun bir hale geldi.

Diğer İslam ülkeleri bunu pek umursamadılar. Hep kendi dertleriyle meşgul oldular.

Allah razı olsun, Türkiye bu meselede en aklıselim tavrı sergiledi. Biz 4 milyon civarında bir mülteciyi, ülkemizde misafir ettik. Sayın Erdoğan, Ensar Muhacir yaklaşımıyla konuyu daha insani ve İslami bir şekilde ele aldı. İnönü zamanında olan Boraltan Köprüsü benzeri, hadiselerin tekrarına izin verilmedi.

Şimdi, Suriyeliler ülkelerine dönsün diyenlere şimdi sormak lazım. Görülüyor ki, ülkelerine dönseler kaç gündür haberlerde seyrettiğimiz işkencelere tecavüzlere ve zulümlere maruz kalacaklardı.

Peki, sizlerin, insan olarak bu zulümler karşısında gönlünüz rahat edecek miydi?

Bendeniz, Türkiye’nin oynanan bin türlü oyunlar karşısında yıkılmamasını, Allah’ın yardımı ve mazlumların duasına bağlıyorum.

Ve tabi AK Parti iktidarının akıllı politikalarına.

Konuşulduğu zaman CHP, DEM, Zafer Partisi ve muhalefet yine aynı şeyleri söyleyeceklerdir. Düşmanlıkları öyle bir noktaya gelmiş ki, din vatan millet ve insanlıkla ilgili değerleri gözleri görmüyor. Sadece, Erdoğan gitsin de ne olursa olsun diyorlar.

Ama böylesi bir muhalefet ülkeye bir şey kazandırmaz.

Devlet yönetiminde büyük resme bakmak, ona göre akıllı davranmak gerekiyor.

Suriye’de çok şeyler başarıldı. Elbette her şey bitmiş, işler tamamen yoluna girmiş değil ve çok dikkatli olmak lazımdır.

Ancak yapılanların arkasında durmalı ve politikaları devam ettirmeliyiz.

Günün sonunda, ben Tayyip Erdoğan gibi bir lidere sahip olmaktan mutluyum.

Dün olduğu gibi, bugün de adalet timsali Türk Milleti’nin ferdi olmaktan dolayı şükrediyorum

Cenab-ı Hakk, bu güzel milletin ve dahi dünyadaki bütün mazlumların bahtını açık eylesin.