Ramazan ve Bayram

Ramazan ve Bayram

Recep Öncel

Şair ramazanın bitişiyle ilgili şöyle demiş;  

‘Elhamdülillah elhamdülillah, 

Ahraka kulubes saimine min firakı şehri ramazan, 

Ve ebka uyunel aşıkıne min firakı şehri ramazan,

Elveda elveda ya şehri ramazan, 

Lem nalem kadreke ve şerefeke ya şehri ramazan,

İşfalena yevmül ceza ya şehri ramazan,

El veda el firak ya şehrel bereketi vel gufran.  

(Allaha hamd olsun, Allaha hamd olsun,

Ramazan ayından ayrılmanın derdi ile oruç tutanların kalplerini yakan,

Ramazan ayından ayrılmanın üzüntüsü ile aşıkların gözünden yaşlar akıtan,

Elveda elveda ey ramazan ayı, 

Senin kıymetini ve şerefini bilemedik ramazan ayı,

Kıyamet gününde bize şefaat et ey ramazan ayı,

El veda ayrılıyoruz, bereket ve gufran dolu ay)’.  

Sayılı gün çabuk geçiyor.

Daha dün, çok sevinmiş ve hoş geldin ramazan demiştik.

Şimdi ise üzülüyor,

Elveda ramazan diyoruz.

Bir daha ki ramazana, neler olur bilemeyiz.

‘Allah encamımızı hayır eylesin’.

İnsan etkileniyor.

Bu yılın teravihleri sona erdi.

Nas suresi okundu.

Yeniden Fatiha başlandı.

Hatimler biter.

‘Ama, Kur’an-ı Kerim’in hükmü bitmez.’ 

Bu arada zekât ve fitreler tamamen verilmiş olacak.

Güzel anlar yaşadık ramazanda dolayısıyla.

Eski ramazanları hatırladım bugün. 

Çocukluk zamanlarında gittiğim camide namaz kıldım.

Rahmetli dedem sürekli bu camiye gelirdi.

Hoca vaaz ederken, müezzin ilahi okurken, gözyaşı dökerdi. ‘Oğlum özün ağlamazsa gözün ağlamaz’ derdi.

Camiyi namazı bu caminin imamı sevdirdi bana.

Ben o zaman lise talebesiydim, itikafa girmiştim. O da bana yemek ikram etmişti.

Ramazan’ı orucu, camiyi namazı sevdirmek lazım gençlere...

Çok şükür, bu yıl da güzel bir ramazan geçirdik.

Sağlık sıhhat içinde, oruçlarımızı tuttuk. 

Bin aydan hayırlı leyle-i kadir’i idrak ettik.

Yüce Kitabımız, bu gece indirildi.

Cenab-ı Hak kadir gecesini bir yılın içerisine gizledi. Kuvvetli ihtimal ramazan ayının, son 10 gece ve 27. gecesinde olabilir. 

Ramazan geceleri uyanık olmaya gayret ettik.

Ve dahi Ümmet-i Muhammed için dua ettik.

Dikkat edelim,

Ramazan sona erdi,

Ama, Allah’a kulluk devam ediyor.

Müslüman bu şuurla bir ömür sürecek.

HASTANELER

Yine şair duygularını ifade etmiş;

‘Şeb-i yelday’ı müneccimle muvakkit ne bilir

Mübtelayı gama sor kim geceler kaç saat.

(En uzun geceyi falcı ve vakitleri söyleyen bilemez. Sen geceleri üzüntü keder bağımlısı olana sor.)’

Bu mısralar çok anlamlı.

Aşıklar gam müptelası olanlar, hastane köşelerinde ızdıraplar içinde kıvrananlar geceleri zor geçirirler.

Sağlığın kıymetini bilmek çok şükretmek lazımdır.

Hastanelerde hasta ziyaretleri yapmak lazımdır.

Ve hasta gönüllere girmek dua almak lazımdır.

Ramazan’ın Bayram’ın böyle toplumsal ve sosyal tarafı vardır.

KABRİSTANLAR

İnşaat mühendisi Ahmet abimiz vardı, rahmetli oldu.

Bir gün yolda karşılaştık. Konuşurken ben; nereden geliyorsunuz, diye sordum.

O; köşkten geliyorum, dedi. Kabir ziyareti yaptım, diye açıklamada bulundu. Ahmet abi, ‘kabristandan köşk’ diye bahsederdi.

Umarım kabirlerimiz köşk olur.

Dünya sarayları önemli değil, asıl olan ahiret mekanlarıdır. 

Netice er kişi niyetiyle namazı kılınıp, varılacak mekân kabristandır. 

Kimsenin kaçamayacağı son duraktır.

Gelin, asıl mekânlarımız olan kabirleri ziyaret edelim.

Vefat eden; dede, nine, baba, anne ve hocalarımıza, Fatihalar, Yasinler, İhlaslar okuyalım.

Kabristan anlayan insana çok önemli mesaj verir.

Ziyaret esnasında, şöyle başınızı kaldırıp etrafa bakın.

Sükûnet hakimdir.

Esen rüzgârın, sallanan ağaçların sesi gelir sadece.

Mezar taşlarında ismi yazan ‘yarın çok işim var deyip işi tamamlayamayanlar’ vardır orada.

Şairin dediği gibi;

‘Yalancı dünyaya konup göçenler,

Ne söylerler ne bir haber verirler.

Üzerinde türlü türlü otlar bitenler,

Ne söylerler ne bir haber verirler.’ 

Evet kabirler sonsuzluğa açılan kapılardır.

‘Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya cehennem çukurlardan bir çukurdur’.

Tefekkür etmek lazımdır. 

 İman etmek lazımdır. 

Yine şair güzel söylemiş;

‘Ölüm güzel şey budur perde ardından haber,

Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber.

Öleceğiz müjdeler olsun müjdeler olsun,

Ölümü öldüren Rabbe secdeler olsun’.

BAYRAM 

Ramazan Bayramı geldi. 

(Ama şeker bayramı değil, bu ifade işin maneviyatını anlatamıyor.)

Müslümanlar olarak bayram namazını, 

Kâbe-i Muazzama, Ravza-ı Mutahhara’da,

Farklı coğrafyalarda değişik camilerimizde, kılıyoruz. 

Ve İnşallah ‘bir mehabetli sabah oldu’ diyerek, Mescidi Aksa’da namaz kılmayı istiyoruz.

Bugün,

Büyüklerin ellerinden,

Küçüklerin gözlerinde öpüyoruz.

Çocuklara bayramı anlatıyoruz.

Küslükleri kaldırıyoruz.

Sevgileri çoğaltıyoruz.

Kardeşlikleri artıyoruz.

Ve kucaklaşıyoruz.

Bu arada;

Filistin sıkıntıda, 

Hain İsrail, nasıl da zulmediyor.

Doğu Türkistan’ı herkes unuttu galiba,

Çin kafiri, kötülükte zirve yapıyor.

Dünya’da mazlumlar feryat ediyor.

Ama bu feryadı duyan yok!

Ve Bayramı idrak ediyoruz. 

Bir tarafta üzüntü,

Bir tarafta sevinç,

Ancak, ümidimiz var.

‘Yarınlar İslam’ın olacaktır.’

Dua ediyoruz;

Türkiye Yüzyılında, ümitler gerçekleşsin.

Dünya, güzelliklerle dolsun.

Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerimize olsun. 

Ve şairin ifadeleriyle noktayı koyuyoruz;

‘Şehri siyam, şehri Kur’an ne hoştu,

Geldi de müminler mabede koştu,

Kullar, teravihle oruçla coştu,

Şimdi bayram geldi, mübarek olsun.’

Bu duygularla, Ramazan Bayramınızı tebrik ediyorum.