Provokasyon
Provokasyon
Recep Öncel
Birileri sürekli olarak Türkiye’yi sıkıntıya sokmak istiyorlar.
Her fırsatı değerlendirerek olayları provoke etmeyi arzu ediyorlar.
Gelin son iki olayı ele alalım.
1- CHP lideri Sayın Özgür Özel, mezhep bahanesiyle provokasyon yaptı.
Malum MHP lideri Sayın Bahçeli, terörün bitmesi için çağrıda bulunmuştu.
Sonra Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, bu işin arkasında durdu.
Nihayetinde Abdullah Öcalan ‘PKK silah bıraksın’ dedi.
Gelişen süreçte,
Türkiye’de durum olumlu karşılandı.
Suriye ayağında da pozitif gelişmeler oldu.
Yönetim değişti.
YPG-SDG adına Ferhat Abdi ile Cumhurbaşkanı Ahmet Şara anlaşma imzaladılar. Terör örgütü kendi varlığını sona erdirdi ve barış meydana geldi.
Ancak eski yönetim sempatizanları, Lazkiye merkezli bir kalkışma gerçekleştirdiler. Bu ayaklanma merkezi hükümet tarafından bastırıldı.
Geçiş dönemlerinde yeni yönetimi kabul etmeyen ve menfaatleri açısından eskiyi isteyenlerin olması normaldir.
Ama normal olmayan şey şudur;
‘Türkiye’de muhalefet; Aleviler zulüm görüyor diye provokasyon yapmaya başladı. Bir kısım basın veryansın ettiler’.
Burada en dikkat çeken şey CHP lideri Özel; Alevi canlarımız katlediliyor, diyerek tansiyonu yükseltti.
Memleketimizde Alevi-Sünni, Türk-Kürt hep birlikte ve barış içinde yaşamıştır.
Geçmişte zaman zaman içeride ve dışarıdaki birileri, problem çıkarmaya kardeşlik ortamını bozmaya çalıştılar. Maalesef çok acılar çekildi.
Bugün aynı şeyler tekrar etmemelidir.
2- Özgür Bey, İstanbul’da yapılan yolsuzluk operasyonu nedeniyle halkı sokağa çağırdı.
Bilindiği üzere, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploması iptal edildi.
Ve İmamoğlu, savcılık talimatıyla emniyet tarafından ifadesine başvurulmak üzere alındı.
Söylenenlere göre;
İhalelerde belli şirketlerin kayırıldığı,
Rüşvet çarkı kurulduğu,
Para kulelerinde görüldüğü üzere CHP İstanbul İl Başkanlığına bina satın alındığı,
Kendi inşaat şirketine para transferi yapıldığı,
Kent uzlaşısı adı altında PKK’ya kaynak aktarıldığı,
CHP kongresinde usulsüzlükler olduğu,
Bazı işyerlerinden haraç istendiği, ifade ediliyor.
(İş AK Partiyle bağlantılı siyasi bir mesele haline getirilmek isteniyor. Ama itirafçı olanların ve şikâyet dilekçesi verenlerin CHP’li olduğu görülüyor.)
Ayrıca İmamoğlu’nun çalışma arkadaşları ve bazı İlçe Belediye Başkanları dahil olmak üzere100’ü aşkın kişiye, polis tarafından gözaltı işlemi uygulandı.
Operasyonu haber alan birkaç kişi de yurtdışına kaçmış.
Bundan sonra, maalesef CHP yönetimi ve Özgür Bey Türkiye’yi sıkıntıya sokacak ortamı oluşturdular.
İnsanları tahrik ettiler.
Halk Partililer sokağa çıktılar.
Ankara ve İstanbul’da üzücü olaylar meydana geldi.
Şimdi, muhalefete soruyoruz;
Ne yani, savcılık iddialar için gereğini yapmasın mı?
O zaman adalet nasıl tecelli edecek?
Şunu herkes bilsin ki,
Türkiye’de kimse ayrıcalıklı değildir.
Türkiye bir hukuk devletidir.
Bu tavırlar kimseye bir şey kazandırmaz.
Millet olarak endişeleniyoruz.
Hâlbuki Özel seçildiği zaman, ‘daha seviyeli bir muhalefet imkânı doğdu’ diye ümitlenmiştik.
Görüldüğü üzere, CHP-AK Parti’ye alternatif olacak bir muhalefet yapamadı.
Bunun yerine, sürekli sertleşti ve kavgacı siyaset üretti.
Ana muhalefet partisi, ‘İmamoğlu propagandası yapan bir reklam ajansı’ oldu.
Gelinen noktada;
CHP, ‘Yeni Gezi Olayları’ amaçlamakta ve ülkeyi karıştırmak istemektedir.
Hülasa; Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü hedef alan, provokasyonlara imza atmaktadır.
Sayın Cumhurbaşkanımız konuşmalarında, bunlara çok güzel cevaplar verdi.
“Türkiye olarak barış iklimini, başta mazlum coğrafyalar olmak üzere dünyanın dört bir yanına ulaştırıyoruz.
CHP yönetimi, Suriye’de rejim artıkları üzerinden Maraş’ta, Çorum’da, Gazi Mahallesinde yaşananları tekrarlamak istiyor.
Her kim üç beş Emperyalistin gazlamasıyla, Milletin kardeşliğini katlederse karşısında Devletimizi bulur.
Yıllarca ‘Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Laik-anti laik, İlerici-gerici’ diye ayrıştırma işlemine ilaveten, son günlerde başka senaryolar ortaya konuluyor.
İstiklal marşı ruhuna, bir suikast düzenliyorlar.
Ülkemiz ve demokrasimiz açısından, oldukça tehlikeli siyaset yapıyorlar.
CHP yönetimi, ateşi ülkemize taşımaya tövbe etmelidir.
Şimdi, Ramazan’ın manevi iklimine saygısızlık gösterdiler.
İstanbul’da bir yolsuzluk operasyonu üzerine halkı sokaklara çağırdılar.
Türkiye sokakta kurulmuş bir Devlet değildir.
Biz, buna izin vermeyiz ve kirli oyunları bozarız.
Biz, 85 milyonun kardeşliğinden yanayız.
Biz, birliğin beraberliğin olduğu siyasetten yanayız.
Bizim Kızıl Elmamız; Türkiye Yüzyılıdır.
Allah bizimle beraberdir” dedi.
Evet, bu ülke yıllarca kavgalara kurban edilmeye çalışıldı.
Bu ülkenin insanı, Edirne’den- Kars’a kardeştir.
Türk Devleti ve Türk Milleti hiçbir zaman düşmanlığa izin vermez.
Bugün,
İsrail fırsat bekliyor.
Amerika ve Avrupa fırsat bekliyor.
Rusya ve İran fırsat bekliyor.
Türkiye güçlü bir ülkedir.
Ancak, iç cepheyi daha da güçlendirmek gerekir.
Şimdi kucaklaşmak zamanıdır.
Yapıcı bir dil kullanmak lazımdır.
Birleştirici olmak lazımdır.
Bazılarında iflah olmaz bir Erdoğan düşmanlığı var.
‘Erdoğan gitsin de ne olursa olsun’ diyorlar.
Mesele şahıslar meselesi değildir.
Mesele Türkiye’nin beka meselesidir.
Bu arada,
MGK toplantısı sonunda, yapılan açıklamada ‘Terör ve Ülkenin Bölünmezliği’ konusu vurgulandı.
Sayın Cumhurbaşkanı, Haliç Kongre Merkezinde ‘Nevruz Ateşini yaktı, güzel mesajlar’ verdi.
Netice itibariyle;
Provokasyonlar başarısız olacak,
Terörsüz Türkiye gerçekleşecek,
Ve Memleketime bahar gelecek inşallah.