Kâfirler/Zalimler için yaşasın cehennem!
Terörizm, örgüt işi olmaktan çıkalı hayli zaman oldu.
Bugün, terörün kaynaklığını yapan süper güçler, tüm dünyayla alay ederek mazlumu terörist göstermektedirler.
Tüm terör olaylarının menşei ve hamisi İsrail’in en büyük destekçisi başta ABD, İngiltere’dir.
Ne yazık ki, bunların nezdinde kimin terörist, kimin mağdur ve mazlum olduğu insanlık anlayışının, dünya hukuk sisteminin tam tersi istikamette işliyor.
Buna rağmen dünya, terör odağı ve hamisi olduğu halde bu ülkelerin gidişatına, sistem ve yönetimlerinin değişikliğine hep dikkat kesilir.
Umut bağlanıldığından da değil, ne yapacakları kestirilemediğinden...
Dün, herkesin merakla beklediği ABD seçimleri, Donald Trump’ın seçilmesiyle (resmi olmasa da) sonuçlandı. Şimdilik burayı geçelim…
•
İnsanlık tarihinde son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.)’e kadar, insanlar yoldan çıktığında, haksızlıklar arttığında ilâhî destekli bir kurtarıcı beklenirdi.
Ve beklenilen bu kurtarıcıyı herkes kendi lehine yorar, O’nun geleceğinden kendine pay biçerdi.
Ne hikmetse ekseriyetle O’nu beklemekte sevinen, avuç ovuşturan çıkarcılardan ziyade her şeyden habersiz olan ve sürekli ezilen, türlü haksızlığa maruz bırakılan garibanlar gelen kurtarıcı elçilere destek verirler, sahip çıkarlardı.
Nitekim peygamberlerin kendileri de zulme uğrayan, kimseye haksızlık etmeyen mazlumlar içinden seçilirdi hep.
Laf yine Yahudilere gelecek.
Çünkü bekledikleri elçilere ilk karşı çıkanlar bu lanetlenen kavimdi.
Kendilerine gönderilen birçok peygamberin kanına girdikleri gibi son peygamberden bir önceki peygamber Hz. İsa’yı da katletmeye teşebbüs edenler bu İsrail Oğullarıydı… Ama Allah fırsat vermedi…
Allah’ın gönderdiği ve okudukları İncil’de adı Ahmed (s.a.s.) olarak geçen son peygamberi de aynı hevesle beklediklerini söyleyenler, bu kavimden başkası değildi.
Bu gayeyle Yesrib’e (Medine’ye) gelip yerleşmiş, bu belde sakinlerini birbirlerine bırakıyor ve her fırsatta gelecek peygamberle onlara karşı zafer elde edeceklerini taslıyorlardı.
Neticede gelen peygamber, İsrail Oğullarından değil de Kureyşlilerden çıkınca ilk karşı çıkanlar kendileri oldu.
Bununla kalmadılar, umut bağladıkları peygambere defalarca suikasta giriştiler.
Tabii peygamber gelme dönemi kapandı.
Kitaplarımızda, hadislerde geçen İsa (a.s.)’ın dönüşü, Mehdi’nin zuhuru (ki bunlar yoruma açıktır) hariç şimdilik beklenen bir kurtarıcı yok görünürde…
•
Tekrar dönelim, şimdiye dek dünyanın kilitlendiği ABD seçimlerine.
Aslında gerek Donald Trump’ın, gerek Kamala Harris’in başkan seçilmesi dünya için çok şey değiştirmese de dünya buraya dikkat kesildi.
Zira her iki başkan adayı da geldiklerinde dünya terörizminin babası terör devleti İsrail’e daha çok destek vereceklerini deklare edip durdular seçim arefesinde.
Ve sonuçta Trump’ın yeniden seçildiği görülüyor.
Yani yine ABD ve tekrar başa gelen başkan Trump da olsa ne Amerika eski Amerika, ne de Bay Trump eski Trump!
Devlet ve başkanıyla ikisi de hayli yaşlı ve demode.
Değişmeyen tek şey var. O da ABD’inin başına kim gelirse gelsin dünyanın terör, vahşet ve kâbuslardan kurtulmayacağıdır.
ABD’nin kaderinde teröre yuva olmak ve terör üretmek var nedense.
Şu an dünyanın, eskiden olduğu gibi başına bela olan Terör devleti İsrail’e kayıtsız destek veren de ABD’den başkası değil.
Orta Doğuyu yıllardır kan gölüne çeviren, yurtları tarumar eden de aynı Amerika.
PKK’yı ülkemizin başına musallat eden de ABD ve Orta Doğu karakolu olan İsrail’den başkası değil.
Hâlen tüm terör örgütlerine tam teçhizat, gelişmiş silahlarla donatarak destek sağlayan bunlar!
15 Temmuz Darbe kalkışmasıyla ihanetini gösteren FETÖ’yü teslim etmeyip, bağrında koruyan/kollayan yine bunlar.
Bu bakımdan dünyanın gittikçe daha da kötüye gideceği aşikâr...
Ha! Allah’ın bir bildiği vardır, onu da bizler tam bilememekteyiz.
“Zafer inananların olacak” ha bu dünyada ha ahirette… Buna da imanımız tam.
Ve “Kâfirler/Zalimler için yaşasın cehennem!” demekten başka da bir şeye gücümüz yetmiyor!
Zira gelen gideni aratmayacak anlaşılan.
•
VE KIŞ KAPIYA DAYANDI
Bir seneyi aşkındır, ABD’nin sınırsız desteğiyle Filistinlilere hayatı (bu dünyada) cehenneme çeviren İsrail, vahşetini tüm hızıyla ve acımasızlığıyla, çevreye de yayarak sürdürüyor.
Biz sıcak evlerimizde, türlü imkânlarla bile zorlanırken, tamamen hayattan yoksun bırakılan Filistinli ve şimdi de Lübnan halkı ne yapsın?
Gerçekten inanmak zor…
İnandığım bir hakikat daha var. Bu dünya, böyle devam etmeyecek!
İnsanlık, başta bizler, Filistinlilerin başına gelenlere kayıtsız kaldıkça Allah, toptan, suçlu/suçsuz demeden, hiç hesap etmediğimiz yerden, daha beteriyle hepimize belamızı verecek.
Ama ne zaman bunu bilmiyorum!
Zaten belamızı vermiş biçare bırakmakla. Ama bununla sınırlı kalınmayacak düşüncesindeyim!
İnşaallah yanılırım ve Allah rahmetiyle hepimizi ıslah eder.
Karınca kararınca bir şeyler yapanlar da yok değil! Onlar belki hesap vermekten kurtulur; ama diğerlerinin işi zor.
Allah sonumuzu hayreylesin, bu gidişat iyi bir gidişat değil!