• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nurettin Veren
Nurettin Veren
TÜM YAZILARI

FETO’nun Türkiye’deki Hocaları!!!

21 Ağustos 2018
A


Nurettin Veren İletişim: [email protected]

FETO’nun Altunizade FEM’in üst katında kaldığı ve önemli kişileri davet ettiği büyük salonda, hemen hemen her ay Vatikan İstanbul temsilcisi Monsenyör Moroviç, Yahudi Cemaatinin başkanları İshak Haleva ve Pinto, Ermeni cemaati başkanı Mutafyan, Ortodoks Kilisesi’nin baş papazı Bartholomeos resmi papaz kıyafetleriyle gelir, FETÖ’nün davetine katılır, karşılıklı hediye alışverişlerin de bulunurlardı. Bartholomeos’un FETO’dan yardım istediği konu, Heybeli Ada Ruhban okulunun açılması ve buradan yetiştirilen papazların, dünyanın değişik yerlerindeki Ortodoks cemaatlerine gönderilmesi, isteği idi. Hatta bunun Türkiye’ye sempati kazandırması açısından, çok faydalı olacağını anlatırdı.

Dinler arası diyalog meselesini Vatikan’a gitmeden bir hayli zaman önce, bu toplantılarla başlatmıştı. Zaman zaman da FETO’nun Nazım Kıbrısi ile de görüşmeleri olmuştu. Konuşmalarından birinde İngiliz Kraliyet ailesinin gizli Müslüman olduğunu, Kral Charls’ın kendi talebesi olduğunu açıkça Müslüman olduğunu ifade etmese de, gizli gizli Kur’an okuduğunu FETO’ya anlatmıştı. 

Türkiye’deki hiçbir cemaat ve kanaat önderiyle, hatta Erbakan Hoca ile kesinlikle görüşmek istememesine rağmen, bu değişik din mensupları papazlarla bu kadar samimi olması ve sık sık görüşmesi, çok dikkatimizi çekmişti. Onlara İslam’ın anlatılmasına ihtiyaç var, İslam’ı anlatırsak kendi çevrelerinde etkili olabilirler diye, örgütü kandırıyordu. 

Tıpkı bugünkü Evangelistler gibi onlarla ortak noktaları bulup, onların desteğini almak üzere bu toplantılar çok uzun zaman devam etti. Hatta Katolik kilisesinin başı olan Vatikan’ın İstanbul yetkilisi Monsenyör Maravich, biz her hafta sonu FETO için Vatikan›da dua ediyoruz ve Ayin yapıyoruz diyordu. Diğer taraftan FETO ise: Örgüt mensuplarına, Erbakan Hoca ve Risale-i Nur talebelerinden uzak kalmayı tavsiye ediyordu. FETO, üstadın talebelerine de yasak getirmişti. Kendi yetiştirdiği örgüt elemanlarının onların etkisinde kalmaması için onlarla temas etmeleri yasaklanmıştı. 

FETO ilk yıllardaki Sahabe hayatını anlatarak etrafına topladığı kapalı cemaati, kademe kademe adeta mutasyona tabii tutarak evrimleştiriyor gibi Kozadan Kelebeğe, Fasıldan Fasıla, Prizma Kitapların da, yeni felsefesini çok farlı bir İslam anlayışını, beyinlere enjekte ediyordu.

Daha sonra geriye yönelik düşündüğümde şunları fark ettim: Türkiye’de elini öptüğünü gördüğüm üç önemli hocası vardı. 

Birincisi Yaşar Tunagür eski Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı ve Kestane Pazarı İzmir Camii’nde ateşli vaizleri ile FETO’nun gelişinden önce kestane pazarında bir altyapı oluşturmuştu.

İkinci elini öptüğü önemli şahıs: Prof. Sebahattin Zaim’dir. Önünde hürmetle eğilip, hocaların hocası dediği Sebahattin Zaim için bir üniversite kurulmasını teklif etmişti. 

Üçüncü önem verdiği ve evine kadar gidip elini hürmetle öptüğü hocası Kasım Gülek’tir. 

Bu hocalarının telkinleriyle, Batı kültürlerine ve Masonluğa, Moon tarikatına yakınlıkları ve tavsiyeleri, FETÖ’nün üzerinde çok ciddi etkiler bırakmışlardı. 

Yapılan sohbetler de, bunların da davranış şekilleri ve batı kültürüne yakınlığı itibariyle FETO’nun üzerinde çok ciddi etkileri vardır. Masonluk, Moon tarikatına ve entel Müslümanlara yakın olmasında, itibar kazanacağına ve irtibatları genişleyeceğine dair, FETO’ya telkinlerde bulundular. 

Yıllar sonra görülüyor ki; bugünkü Evanjelizm’in altyapıları, yıllar önce FETO’nun beynine bu şekilde enjekte edilmiş ve Evangalizmin Türkiye kolu olarak hazırlanmıştır.

Zaten bu telkinlerden ve irtibatlardan kısa bir zaman sonra, diğer İslami cemaatleri devlete ve orduya karşı risk oluşturabileceğini, kendi örgütünün ise askerin ve Atatürkçülerin yanında olduğu takıyyesi ile (asker ve son karakol yazılarını yazarak) Ilımlı ve Liberal bir İslam temsilcisi olarak, askere ve Atatürkçülere son takıyyesini yapıp, 28 Şubat zeminini hazırlayıp, önce Vatikan’a daha sonra Amerika’ya bir daha dönmemek üzere kaçtı.

Hicret, gurbet, hüzünlü gurbet, irşat, tebliğ yalanlarıyla, kendi ülkesine olan ihanetini de peşine taktığı yüz binlerle, 20 yılı aşkın hâlâ devam ettiriyor.

Bütün sıkıntılara ve ihanetlere rağmen, birlik ve beraberlikle göğüs gerdiğimiz ve mücadele ettiğimiz bugünlerde, içinde bulunduğumuz Bayramımızın gerçek manada İman, Kuran kardeşliğini daha da pekiştirerek dünyaya örnek olmayı, Yüce Rabbimiz bize nasip etsin. 

Kurban Bayramımızı en içten dileklerimle kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23