• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Armağan
Mustafa Armağan
TÜM YAZILARI

İnönü’nün vekil yaptığı Karabekir Paşa’ya CHP böyle kafa tutmuştu

26 Ocak 2025
A


Mustafa Armağan İletişim: [email protected]

İnönü’nün vekil yaptığı Karabekir Paşa’ya CHP böyle kafa tutmuştu

Mustafa Armağan

Kabul edelim ki, Başbakanlık Cumhurbaşkanlığı ve koltuklarında neredeyse 30 yıl geçirmiş bulunan İsmet İnönü kurt bir siyasetçiydi. Kafasında Türkiye’yi laikleştirme, bir başka deyişle İslamsızlaştırma projesi var, bu kesin. Nitekim 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından Türkçe ezana dönülmesini ummuş ama Milli Birlik Komitesi’ni ikna çabası yeterli olamamıştı. 

Çok partili hayata zorla, şerle geçildikten ve halkın oyu diye bir gerçek ortaya çıktıktan sonra üzerinde o kadar titrediği Köy Enstitülerini kapamak veya CHP’nin 6 okunu anayasadan çıkarmak başta olmak üzere Tek Parti devrinde inatla savunduğu ‘Cumhuriyet değerleri’ne pekâlâ sırtını dönmesini bilmişti. Devir değişmişti çünkü. Şefin ne yapıp edip ayakta kalması gerekiyordu. 1973 yılında istifa ettiği CHP’yi dahi kapattırmak için harekete geçmesi bunun en çarpıcı kanıtıdır.

İşte aynı ayakta kalma siyaseti gereği 1938 yılının 11 Kasım’ında Cumhurbaşkanlığına seçilince parti içi aleyhtarlarını temizlemek ve yerlerine kendisinin, biraz da halkın gözünde bir değer taşıyan küskün politikacıları iknaya çalışacaktı. Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay gibi 1925’e kadar sıcak siyasetin içerisinde bulunan ve ilk ana muhalefet partimiz sayılan, 1925 yılında kapattırdığı Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kurucu paşalarına el atacak ve onları CHP’ye kazandırma derdine düşecekti.

Teklif götürdüğü isimlerden biri de eski dostu Kâzım Karabekir Paşa’ydı. Karabekir Paşa, 1926 İzmir Suikasti davasında idam sehpasının altından dönmüş ve 12 yıl evine kapatılmıştı. Küskündü. Yıpranmıştı. Geçim sıkıntısı çekiyordu. Haksızlığa isyan ederek bastırdığı İstiklal Harbimizin Esasları adlı kitabının nüshalarının yaktırılmasının üzerinden ancak 6 yıl geçmişti. 

Evinde oturmakta olan Karabekir’e mebusluk teklif eden İnönü onu bir emirle vekil seçtirecekti (yemin: 9 Ocak 1939). Zaten Tek Parti devrinde seçim dediğin neydi ki? Bir vekil istifa ettirilir, yerine bir başkası seçtirilirdi. 

Karabekir Paşa vekil seçilmişti seçilmesine ama içinde hapsettiği öfkesini, uğradığı haksızlıklara olan tepkisini zor tutuyordu. Nitekim kendisini ziyarete gelen Tan gazetesi muhabirine patlayacaktı (yayın tarihi: 3 Nisan 1939):

Muhabir: Hadiselerin olduğu gibi tespit edilerek yeni nesle aynen ifadesindeki zarurete işaret ediyorsunuz. Sizce bu nasıl mümkün olabilir?

Karabekir Paşa: “Muhakkak olan nokta, birtakım şahsiyetlerin memlekete yanlış olarak gösterildikleri ve ifa ettikleri büyük hizmetlerin bir kalemde çizildiğidir. Hadiseler yalnız bir şahsın dilediği tarzda ifadesiyle ortaya çıkmaz. En ufak vak’ada bile tutulan zabıt varakası [tutanak] yalnız bir kişinin ifadesi değildir. O hadiseyi yapan, gören ve işitenlerin ifadeleriyle hakikat ortaya çıkabilir ve hükümler de buna dayanarak verilir. Yalnız herhangi bir davacının ifadesine göre hüküm vermek hiçbir zaman doğru olmaz.” 

Muhabir: Nokta-i nazarınıza (Bakış açınıza] göre mekteplerde okutulan tarihlerin, söylenen nutukların ve konferansların, hatta inkılap derslerinin bu bakımdan tashih edilecek kısımları mevcut mudur?

Karabekir Paşa: “Evet, vardır, büyük Nutuk’ta da üzerinde ehemmiyetle durulması icab eden haksızlıklar ve yanlışlar mevcuttur.”

İşte bu son cümle bardağı taşıracak ve Tan gazetesi gençler tarafından protesto edilecek, Mecliste hesap soranlar çıkacak, gazete yayını aniden kesecek, oklar Karabekir Paşa’nın üzerine çevrilecekti. Tek Partili CHP fokur fokur kaynıyor, onu “Atatürk düşmanı” diye damgalamaya kalkanlar mebus olmasını hazmedemiyordu. Nitekim hakkında soruşturma açıldı, telgraflarla tepkiler yağdırıldı, gazetelerdeki saldırılar tabanda da infial uyandırdı. Bunun üzerine CHP Karabekir Paşa’dan savunma istedi. O da bir kısmını aşağıya alacağımız savunmayı yazmak zorunda kaldı. 

Devlet Arşivlerindeki belgeye göre, Kâzım Karabekir Paşa CHP Genel Sekreterliğine hitaben kaleme aldığı 7 Nisan 1939 tarihli mektubunda kendisini şöyle savunmuştu:

Tan gazetesinde intişar eden (yayımlanan) beyanatın Ulus ve Tan gazeteleri muharrirleri tarafından istenilmesi ve alınması hadisesi şu yolda cereyan etmiş ve dört safhadan geçmiştir. (…) Safha safha inkişaf eden (gelişen) bu mülakatta dikkati çeken ve üzerinde durulması lazım gelen noktaları da kaydediyorum:

Tan ve Ulus muharrirleri benim tarafımdan davet vuku bulmaksızın kendiliklerinden gelmişler ve benden ısrarla beyanat istemişlerdir.

Beyanat Tan gazetesi muharririne değil, evime dört defa gelen Ulus gazetesi muharririne verilmiştir.

Beyanatı ihtiva eden kâğıtlar parti grubu toplantısında söz söyleyen bir mebus (milletvekili)  tarafından ortaya çıkarılmıştır. Bunlar meb’usun eline nasıl ve ne için verilmiştir?

Tan gazetesi Ulus muharririne verilen beyanatı iki parçaya ayırarak maksadın toptan ve açıkça anlaşılmasını işkâl etmiştir (zorlaştırmıştır).

Tan gazetesi, beyanatı yeni meclisin açıldığı 3 Nisanda neşretmiştir. Bu sadece tesadüf müdür?”

Yerimiz müsaade etmediği için içerisinden bir parça alabildiğimiz ve yukarıda okuduğunuz Nutuk ile ilgili cümleyi adeta inkâr eden ve gazetecilerin kendisine söylemediği şeyler söylettiğine dair vaziyeti toparlamaya çalışan sözleri Karabekir Paşa’nın ne kadar müşkil bir vaziyette kaldığının hazin örnekleridir. Tabii arşivlerde kalmış Umurlu köyü Halkevi Başkanınki cinsinden tepki telgrafları o günlerin ‘linç kampanyası’nın boyutlarını göstermesi bakımından enteresandır. İlk defa yayınlanan bu telgrafta şu satırlar okunabiliyor:

“CHP Genel Sekreterliğine: Ebedi şefimize uzatılan dil için Umurlu köylülerinin duyduğu sonsuz teessürü Milli Şefimize ve partiye olan bağlılık hislerimizle bildiririz.” (Devlet Arşivleri: 490 100 573 2281 3) 

Tabulara dokunmaya kalkan isterse Karabekir Paşa gibi bir İstiklal Savaşı kahramanı olsun, tasfiye mekanizması anında harekete geçer. O gün de, çok partili hayata geçilmesine rağmen bu gün de geçerli bu. Maalesef.  

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

ebu gariban

asil kurtulus savasi kahramani sultan Vahdettin'dir. bunu hic unutmayalim ve mezarini buraya getirelim vesselam

hasret yildirim

az kaldi yakinda islam devleti geliyor insallah
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23