• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Koçak
Mehmet Koçak
TÜM YAZILARI

Suriye’nin egemenliği ve güvenliği tehlikededir

19 Temmuz 2025
A


Mehmet Koçak İletişim: [email protected]

Suriye’nin egemenliği ve güvenliği tehlikededir

MEHMET KOÇAK

Beşar Esad’ın korku üzerine inşa ettiği demir pençe eridi ve Suriyeliler 54 yıl sonra da olsa Baas rejiminin zulmünden kurtulmuş oldu.

Böylece Suriye’de sadece bir kişinin veya bir iktidarın değil, aynı zamanda korku ve ölümle dolu bir otoritenin sonu oldu.

Suriye’de 8 Aralık 2024’de Beşar Esad’ın devrilmesinden sonra Ahmed eş-Şara önderliğinde Şam yönetimi diktatör Esad’ın bırakıp kaçtığı büyük enkazı kaldırabilmek için Suriye’nin devasa sorunlarıyla boğuşuyor.

Aradan gecen zamana rağmen dünya Suriye’de hâlâ kayda değer bir toplumsal birlikteliğe tanıklık olmadığı gibi Suriye halkı da özlediği ve aradığı huzur ve güvene hâlâ ulaşamadı.

Ancak, bunun müsebbibi Şam’daki yeni yönetim değildir. Çünkü bu devasa sorunlar despot Esad ve onun zalim Baas rejiminin eseridir. 

Yeni rejimin bazı eksikleri ve yanlışlıkları olabilir ancak Esad’ın bıraktığı o korkunç enkaz unutulmamalı

Şöyle ki:

14 yıllık iç savaşta devleti ayakta tutan ve sacayağı, ‘Ordu, istihbarat ve Emniyet’ ile devletin taşıyıcı kolonları olan kurum ve kuruluşlar dağılmış. İktisadi hayat ile ekonominin çarkları durmuş.

Ayrıca ülke, dinsel, mezhepsel ve etnik temelde fiilen parçalara bölünmüş ve devlet otoritesi gücünü ve hakimiyetini kaybetmişti.

Kısacası, Ahmet eş-Şara öncülüğündeki yeni yönetim, yakılıp yıkılmış, fiili bölünmeler sebebiyle milli birliğini kaybetmiş, toprak bütünlüğü ile egemenliği tehlikede olan bir Suriye’yi devralmış oldu.

Yeni bir moral ve heyecanla ‘Yeni bir Suriye’ inşa etmeye yönelen Şam’daki yeni yönetim, bugün İsrail’in saldırıları ayrıca dışarıdan yönlendirilen ve kışkırtılan ayaklanmalar olmak üzere çok ciddi tehlikelerle karşı karşıyadır. 

*

Bir yanda dış destekli isyanlar, diğer yandan İsrail saldırılarıyla Orta Doğu’nun Suriye ayağında tansiyon yeniden yükselmeye başladı.

İsrail’in Suriye’deki etnik ve dini azınlıkların haklarını “güvence altına alma” bahanesiyle ülkeyi özerk kantonlara bölmeyi planladığı artık bir sır değildir.

Nitekim bu planın, Beşar Esad hükümetinin devrilmesinden bu yana İsrail yetkilileri tarafından defalarca dile getirildiği gibi Suriye’ye ‘Önleyici saldırılar’ adı altında sürdürdüğü saldırı ve operasyonlar ile Suriye’nin güney bölgesinde gerçekleştirdiği işgalleri ile yayılmacı girişimleriyle de bu yöndeki niyetini göstermektedir.

Zira İsrail’in asıl hedefi, Ortadoğu’da güçlü ve etkin güçlü devletlerin varlığını kendisi için tehdit görmektedir. Bu görüşten hareketle Siyonist İsrail, kendisi için tehdit gördüğü Suriye, İran, Türkiye, Irak ve Lübnan başta olmak üzere bölgedeki dini, mezhep ve etnik temelli bölücü ve yıkıcı faaliyetleri desteklemektedir.

Öncelikli olarak Suriye ve Lübnan’da Dürzi ve Alevi (Nusayri) dini topluluğu ile PKK terör örgütünün uzantıları YPG/PYD ile SDG’yi sahiplenme adına desteklemesinin sebebi de budur.

Esad diktatörünün devrilmesiyle Kürtçü terör örgütleri PYD/YPG ile SDG’nin yanında Alevi ve Dürzi dini topluluklar silahlarını yeni yönetime teslim etmeme ya bağımsız bir devlet veya geniş haklara sahip ‘Özerklik’ talepleri adına zaman zaman isyana varan silahlı ayaklanmalar başlatmış olsalar da muvaffak olamadılar.

Türkiye ve Arap ülkelerinin arabuluculuğunda hükümet güçleri ile Dürzi cemaatleri ateşkeste anlaşmaya varmış olsa da tehlike henüz aşılmış değil.

İsrail destekli Dürziler ve Suriye’nin kuzeyinde etkili olan terör örgütü PYD/YPG’nin omurgasını oluşturduğu SDG bir başkaldırıya hazırlığı içindedir.

Uluslararası Toplum, Arap ve İslam ülkeleri Suriye konusunda çok daha etkili bir politik hamleyle İsrail’in saldırılarının durdurulması ve Suriye’nin toprak bütünlüğü ile egemenlik haklarının korunması koşunda harekete geçmelidir.

Çünkü Suriye korunamaz ise bölge yeniden büyük bir savaşa doğru sürüklenecektir.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ortadoğu / Aşiret

Genel mana olarak, Ortadoğu da gündem hızlı değişiyor, aktörler de öyle. Konuya vakıf olmak zor. Son gündem Suriye de Aşiretler, Dürziler ve İsrail.. Aşiret mantığı dış kabuk ne kadar modern ya da dini tandanslı olsa dahi iç kabuk geleneksel düşünceye hatta hukuku kendi belirleyen, primitive kuralları dahi olabilir. Dürziler karşı, organize olan, Suriye de ki Aşiretlere bu eksende olumsuz yorum da bulunmak, bir güvenlik sorunu teşkil edebilir. Çünkü bu Aşiretlere bağlı aileler Suriye savaşı nedeniyle Türkiye göç etti. Özellikle son günler de bir video Aşiretlerin toyota araçlar ile organize görüntüsü basit bir video değil, Aşiretler, Suriye Devleti hariç dış mahfil tarafından bir organizasyon olarak desteklendiği belirtisi muhtemel. Aşiret devlet olmayabilir fakat küçük bir yapı olarak "devlet yapı taşı" olma özelliği gösterir. Yine "kabile devleti" tanımı bir örnek... Devletler savaşta bir güce haiz ise Aşiret de belirli bir oranda tahrip gücü ve etki sahası var. Osmanlı da Arap Aşiretleri, tehdit ve etki sahası bir örnek belki tarih açısından örnek olabilir. Lawrence, Gertrude Bell gibi batılı şahıslar ve Arap Aşiretleri tarihte etkisi gözardı edilemez. Sağduyu ve aklı selim önemli..

Ömer

Aylardır söylüyoruz , Suriye bölünüyor , şara hükümeti pamuk ipliğine bağlı duruyor güçlenmeli dedik , pkk meselesi dört silahın bırakılması değil oradaki pkk dan niye ses yok . Burayı halledeyim oraya sonra bakarız mantığı olmaz . Pyd, ypg pkk pusuda bekliyor Suriye’de . Kıt aklımla yine uyarıyorum , durum çok ciddi iç savaş çıkarıp it rail ile abd Suriye’ye çökecek . Biz eyvah derken iş işten geçecek . Abd bizi oyalıyor , tabi ki Türkiye topyekün Suriye’ye girsin demiyoruz tedbirimizi alalım fırsat vermeyelim Suriye hava sahası korumaya alalım . Suriye olmazsa Türkiye olmaz bu abartma değil , tarihi bir gerçek .
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23