Maalesef, kınama ve uyarının ötesine geçilemedi
Maalesef, kınama ve uyarının ötesine geçilemedi
MEHMET KOÇAK
Siyonist İsrail’in Ortadoğu’dan Körfeze uzanan haydutluğu tahammül sınırları aşmıştır.
Yakın tarihte hiçbir ülke, uluslararası hukuku hiçe sayarak insan hak ve özgürlüklerini bu derece ayaklar altına almak suretiyle dünyaya meydan okumadı.
Terör devleti İsrail’in başbakanı katil Netanyahu, Doha’ya saldırı emrini verirken, Katar’ın arabuluculuk rolünü veya ABD ile olan stratejik ilişkilerini umursamaması, bu saldırının Başkan Trump’ın bilgisi dâhilinde gerçekleştirildiğini göstermektedir.
Bu saldırının hedefi Hamas görünse de, bu hain saldırının asıl sebebi, Katar’ın Türkiye ile birlikte Suriye’nin yeniden inşası konusundaki girişimleridir.
Nitekim “Suriye ile işbirliğine dayalı bir gelecek inşa etmek” amacıyla Türkiye, Azerbaycan, Katar, Suriye geçici yönetimi ile toplam değeri 14 milyar dolar olarak açıklanan yeni yatırım anlaşması imzalaması, İsrail ve destekçisi ABD’yi rahatsız etmişti.
Katar ve Türkiye’nin Suriye’de güçlü bir şekilde yer almasını önlemek için hem uyarı hem de tehdit niteliğinde olan bu küstah saldırı, Başkan Trump gizlese de İngiltere destekli ABD ile Siyonist İsrail’in ortak bir operasyonu olduğu açıktır.
Somut bir karar yok, yine aynı nakarat.
Doha’da toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi›nde Katar’a saldırının egemenliğin açık ihlali ve bölgesel barışa karşı ciddi tehdit olarak görüldüğü, ‘Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’ uyarınca, İsrail saldırısına yanıt vermek için attığı tüm adımlarda Katar’ın yanında olunacağı mesajı verildi.
Ayrıca, İsrail’in 1967’den bu yana işgal altında tuttuğu Filistin topraklarından çıkarılması, saldırı ve işgallerinin durdurulması, uluslararası hukukun ihlali ve etnik temizlik politikası başta olmak üzere İsrail’in bölgede yeni bir fiili durumu dayatma planlarına karşı mücadele edilmesi kararlaştırıldı.
Bunların tamamı elbette çok önemli ve anlamlıdır, ancak derde deva değildir.
Hâlbuki gerçekleştirilen suikast saldırıları, işgal, yıkım ve soykırıma varan toplu katliamlar hâlen devam ederken, Siyonist İsrail saldırganlığını caydırma sorumluluğunu yerine getirecek etkili bir karar alınması ve harekete geçilmesi bekleniyordu...
Çünkü sadece İslam ve Arap ülkelerinin halkları değil, dünya kamuoyu Siyonist İsrail’in cezasız kalmaması adına artık söylem değil, eylem zamanı geldiğine inanıyor.
Siyonist İsrail pervasızlığına karşı zirveden beklenen İsrail’e karşı hiçbir somut karar maalesef çıkmadı.
Her defasında olduğu gibi katilleri cesaretlendiren kınamalar ve uyarılarla yetinilmesi gerçekten çok üzücüdür.
Hâlbuki Siyonist İsrail’in Gazze başta olmak üzere Orta Doğu’da sürdürdüğü dehşete yönelik uluslararası kınama ve uyarıların hiçbir ağırlığı olmadığı görülmüştür.
Harekete geçmek için daha ne olmalı?
Siyonist İsrail, yakıp yıktığı Gazze’yi bir moloz yığınına cevirdi. Batı Şeria’yı ilhak etmek için operasyonlarla halkı ya tutukluyor ya da öldürüyor veya zorla göç ettiriyor. Suriye, Yemen ve İran ile Lübnan’da her gün suikast saldırıları düzenliyor ve generalleri ve bilim insanlarını öldürüyor.
…Ve dünyanın gözleri önünde kadınlar ve yaşlılar ile çocuklar başta olmak üzere her yaştan sivil ve savunmasız insanları topluca katlediyor.
Son sığınak olarak naylon parçalardan kurulan çadırları yakıyor yardım almak için bekleyenleri bombalayarak öldürüyor. Hayatta kalanları ise susuz ve aç bırakarak kitlesel ölümlere sebep oluyor…
Tüm bunların yanında bir çare bulma adına arabulucu olmaya çalışan Katar’a saldırıyor.
Şimdi soruyorum:
Tüm bu insanlık dışı eylemler gerçekleştirilirken, hâlâ kınama, uyarı ve çağrıların tekrarlanmasının ne anlamı var?
Malezya Başbakanı Enver İbrahim’in ifade ettiği gibi “Kınamalar Füzeleri durduramayacak” Gerçeği artık bilmeli ve yarın “Keşke” dememek için ve Siyonist İsrail’e anladığı dille cevap verilmeli.
Aksi hâlde bu haydutluk artarak devam edecek ve yarın sıra bize de gelecek…