İsrail’in asıl hedefi İran’dan ziyade Türkiye’dir…
İsrail’in asıl hedefi İran’dan ziyade Türkiye’dir…
MEHMET KOÇAK
Son zamanlarda Rusya- Ukrayna savaşı ile Ortadoğu başta olmak üzere küresel düzeyde anlaşmazlıkları savaş ve iç çatışmaların yeniden başlaması, Üçüncü dünya savaşının ufukta olduğu spekülasyonlarına yol açtı, açıyor.
Askeri stratejistler ve siyaset bilimcilerine göre Üçüncü dünya savaşı, sisli ve dalgalı olduğu kadar tehlikeli bir havanın hakim olduğu Ortadoğu’dan başlaması kuvvetle muhtemeldir.
Bunun birden fazla sebebi var olmakla birlikte dünyadaki enerji ve su kaynakları ile ticaret yolları ile koridorlarının stratejik geçiş bölgesi olması hasebiyle Ortadoğu coğrafyasına hakim olmak isteyen askeri üstünlüğe sahip emperyalist ülkelerin gözü, kulağı ile çıkar hesapları bu bölge üzerinde yoğunlaşması en önemli sebeplerinden biridir.
Çünkü, küresel hakimiyetin anahtarı Ortadoğu’dasaklıdır.
“Kaos” ve “Çatışma” gibi terimlerin doğduğu Ortadoğu toprakları, tarihinin belki de en yoğun dönemlerinden birini yaşıyor.
Tüm bu sebepler nedeniyle Ortadoğu, yakın gelecekte büyük bir savaşa sebep olacak iki büyük sorunla karşı karşıyadır.
Bunlardan birincisi İsrail’in Gazze Şeridi ve Batı Yaka’dan oluşan Filistin’in yanında Lübnan ve Suriye’ye yönelik işgal girişimleri ile ağır hava saldırılarını yeniden başlatmış olması.
Diğeri ise İran ve İsrail ile ABD arasında karşılıklı olarak verilen mesajlar ve savrulan tehditlerdir.
İran’a sınırlı bir saldırı düzenleneceği ihtimal dahilindedir.
Fakat daha önceki yazılarımda ifade ettiğim gibi tekrar ediyor ve uyarıyorum. “ABD ve İsrail’in asıl hedefi İran değil, Türkiye’dir.”
Türkiye’nin Suriye’de etkin bir pozisyona geçmesinden rahatsız olan İsrail, Suriye’de kurulmasına karar verilen ‘Türk askeri üssü’ için kullanacağı alanlara hava saldırıları düzenlemesinin sebebi de budur.
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, İsrail(in, Türkiye’nin Suriye, Lübnan ve diğer bölgelerde “yeni alanlar açmasından” endişe duyduğunu söylemesi ayrıca İsrailli bir güvenlik yetkilisi Türkiye’nin Suriye’de askeri üs kurmasının İsrail için “potansiyel bir tehdit” olduğunu, İsrail’in Suriye’ye düzenlediği hava saldırılarının amacının Türkiye’yi engellemek olduğunu açıklaması, İsrail’in asıl hedefinin İran’dan ziyade Türkiye olduğunun en bariz örneğidir.
Ayrıca dikkat çeken bir diğer ayrıntı ise İsrail’in destekçisi ve suç ortakları olan ülkelerin Türkiye’yi kuşatma operasyonlarıdır.
ABD, İngilizler, Avrupa devletleri Doğu Akdeniz’i silah deposu hâline getirmeleri, Kıbrıs’ta Rum kesimindeki üslerinden İsrail’e askerî destek veriyor olmaları ile Rum kesimini de silah deposuna dönüştürmeleri Türkiye’ye karşı bir kuşatma girişiminin bir göstergesidir.
*
Küresel jeopolitiğin, hedef-güç dengelerinin ve jeostratejik planlamaların hızlandığı günümüzde İsrail ve ABD’nin Türkiye’nin Suriye üzerinden Ortadoğu’da artan etkinliğine karşı bölücü terör örgütlerini kullanmak üzere Kürt kartını kullanarak Türkiye’yi kuşatma stratejisi geliştirdikleri dikkat çekmektedir.
ABD ve İsrail’in bölge politikalarının ardında kirli hesapların olduğunu bir gerçektir.
Hedefleri ise Türkiye, İran, Irak ve Suriye’yi bölmek ve bölgede Kürtlere değil, ABD ve İsrail’e hizmet edecek (taşeron olacak) bir Kürt ismi altındaproje devleti kurmak olduğu bir diğer gerçektir.
Ayrıca, İsrail terör devletinin Türkiye’ye karşı silahlı tehdit oluşturan terör örgütleri üzerinden ve Suriye sınırları içinden Türkiye’ye saldırı planları yapıldığı yönündeki istihbarat bilgileri mutlaka dikkate alınmalı ve gereğini yapmak üzere harekete geçilmelidir.
Diğer bir önemli konu şudur:
Bizler, devlet ve millet olarak, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” gerçeğini göz önüne alarak, siyasi görüş ayrılıklarımızı bir kenara iterek, ülke içinde birlik ve beraberliğimizi dost ve düşmana göstermeliyiz.
İktidar ve muhalefet, birlik içinde hareket ederek, dış güçlerin oyunlarına karşı vatan müdafaası sorumluğumuzun bilinci içinde hareket etmeli.
Unutulmasın ki, iktidarlar kadar muhalefet de milli konularda sorumludur.
Çünkü bu ülke hepimizin ve başka bir Türkiye yok…