• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
İdris Günaydın
İdris Günaydın
TÜM YAZILARI

Son elli beş yılın icmali (2)

18 Nisan 2025
A


İdris Günaydın İletişim: [email protected]

Son elli beş yılın icmali (2)

İDRİS GÜNAYDIN

Demirel’in kurduğu bu hükumet de Erbakan ve Türkeş’ten mütevellit II. Milliyetçi Cephe Hükumetiydi. Yine Erbakan rüzgârı esiyordu. Lakin Erbakan hem hükumette ama kendi başbakanı olan Demirel’i eleştiriyor ve halktan tepki görüyordu.

Türkiye’de en kolay iş hükumet kurmak olmuştu. Ardından Bülent Ecevit Adalet Partisinden apardığı vekillerle Güneş Moteldeki gizli pazarlıklarda verdiği sözlerle bir yıl üç yüz on bir gün süren bir hükümet kurdu.

O zamanlar Samsun/Çarşamba Suğluca Köyünde imam hatip ve Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Yüksek İslam Enstitüsünde öğrenciyim.  Yaz dönemi. Millet tarla sürecek, ürün kaldıracak; mazot yok, benzin yok. Traktörlerin kuyruğu kilometrelerce… Halk perişan. Geceleri traktörün altına yorgan serip yatıyor.

Bakkallarda yağ yok, şeker yok, temel gıda maddeleri yok.

Tüpçüde tüp yok.

Derken bir sabah okula gittiğimde gördüm ki Samsun Tekel deposu yanıyor. Öğrendik ki Türkiye’deki Tekel Depolarının çoğu o gece yanmış. İçerde daha parası ödenmemiş balya balya tütünler yanıyor.

O günü hiç unutmam. Hangi hocamız derse geldiyse ders işlemedi. 

Memleket nereye gidiyordu? Bu işin sonu nereye varacaktı?

Espriyi Arapça Hocamız Hulusi Kılıç patlattı. Şöyle bir dumanlara baktı ve sınıfa döndü: Bu zaten yanmayacak mıydı dedi. Yanıyor işte…

Bir şey çalmayan Ecevit başkalarına iyi çaldırıyordu. Bir orkestra şefi gibiydi. O gidince Süleyman Demirel başa geldi. 305 gün sürdü bu hükümette.  Dışarıdan destekli bir hükümetti. MSP dışarıdan destekliyordu. 

MSP’nin 1977 seçiminde 48 olan vekil sayısı fazla oy almasına rağmen bir vekili seçecek oy sayısı arttığından 24’e düşmüştü ama yine anahtar parti durumundaydı.

Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın görev süresi dolmuş, yeni cumhurbaşkanını seçmek gerekiyordu. Ayrıca ülkenin her yanında kurtarılmış okullar, semtler, caddeler… Karşıt görüşten kimse oraya giremiyordu. Polis bile ayrılmış ve karşıt dernekler kurulmuştu. Her gün vurgun oluyor, nice  genç bedenler sağdan ve soldan toprağa düşüyordu. Bazen bu sayı otuzu, otuz beşi buluyordu.

Memleket nereye gidiyordu? 

Bulgaristan’a yerleşen Bekir Çelenk denilen mafya babasının sağladığı silahlar sabah sağcıların, öğleden sonra solcuların elinde cinayet işliyordu. Bir el bizim gençliğimizi önce kamplara bölüp sonra  birbirine kırdırıyordu.

Gençlik üç gruptu: İslamcılar, Ülkücüler,  Solcular.

İslamcılar daha ziyade bizim mensubu olduğumuz siyasi ve fikri kompartımandı. Biz olaylara karışmıyor sadece kitap okuyor, konferans dinliyor ve matbuatı takip ediyorduk. Fikri tartışmayı da çok seviyorduk. İnsanların toplandığı bir mekânda konuyu mutlaka biri açıyor biz de tartışmaya giriyorduk. İster solcu, ister ülkücü; kiminle tartışırsak bunu tebliğ maksadıyla yapıyorduk.

Bu durum bizim camiamıza bir tarafsızlık ve güven  oluşturdu. Solcu veya ülkücü kesim, birbirleriyle konuşamıyor bize müracaat ediyordu. Ara bulucu idik bir şekliyle…

TBMM de cumhurbaşkanlığı turları başladı. Fahri Sabit Korutürk aday gösterilmişti. TBMM de çoğunluk gruba sahip iki büyük parti aralarında uzlaşıp aynı adaya oy vermiyordu. 116 tur yapılmış lakin cumhurbaşkanı seçilememişti. Genelkurmay Başkanı olan Kenan Evren her iki parti liderinden bazı yasaların çıkmasını, aksi takdirde sıkıyönetim ilan edilen bölgelerde yetkilerinin olmadığını söylediği halde TBMM’den yasa çıkmıyordu. 

Derken 12 Eylül 1980 sabahı  ihtilal düdüğü çaldı.  TSK darbe yapmıştı. Tüm siyasi partileri kapatıp Bülent Ulusu’yu başbakan olarak görevlendirdi. Tüm liderler Zincirbozan’a veya Kirazlıdere’ye mahkûm edildi.

Bülent Ulusu hükumeti 3 yıl seksen üç gün hükümetlik yaptı.

Mütevazı bir insandı. Görevini yaptı ve bitirdi. Ondan sonra da siyasi mahfillerde gözüküp müfritlik yapmadı. Allah imanı varsa kendisinden razı olsun.

Gençlerin Solcu ve Ülkücü olanları, bu dönemde hapishanelerde çürüdüler. Kimi haklı kimi nahak yere.  Aslında aralarındaki kavganın bir kayıkçı kavgası olduğunu hapiste anladılar.

1983 yılında seçim oldu. Seçime üç parti katıldı. Necdet Calp’ın Halkçı partisi, Turgut Sunalp’ın Milliyetçi Demokrasi Partisi ve Turgut Özal’ın Anavatan Partisi idi. Özal seçimi kazanarak memleket bir derin soluk aldı. Lakin her zamanki  müzmin muhalefet bundan da memnun değildiler. Çünkü onların hiç istemediği şey olmuş, memlekette bir ekonomik istikrar ve ona bağlı olarak kalkınma başlamıştı.

Bu muhalefet Aziz Nesin’in bit hikâyesine benziyordu: Hapishanede herkes kendi bitini yarıştırıyormuş. Koltuk altlarında pis bir keçe içinde besledikleri bitlerini yarışmak için belirlenmiş bir düzlemin üzerine koyar koğuşun yıkanmayan vücudu yağlanmış en pis adamını karşıya geçirir bitleri adamın üzerine doğru salarlarmış. Bitler adamdaki pis kokuyu alınca ona doğru hızlanırlarmış. Hangi bit adama erken ulaşırsa o yarışı önde bitirir ödülü alırmış.

Bizdeki müzmin muhalefet illaki tembel, miskin, işe yaramayan iktidarları istiyordu. Çünkü eleştirebilmek için çok malzeme çıkıyordu onlara. İcraat yapanlar ise akıllı ve düzenli insanlardı vesselam.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Şeref

Usta , 12 eylülün solu ezerek " siyasal islam" ı iktidar yapan bir proje olduğunuda yaz emi..

Kral marks

ABD, "önce kaos sonra çözüm" mantığıyla dünyayı sol ve sağ diye ikiye ayırdı, sonrada ülkeleri ve milletleri yıllarca birbirine kırdırdı.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23