Pek uyanık uykudan uyanmak
Pek uyanık uykudan uyanmak
İDRİS GÜNAYDIN
Kılıçzade Hakkı, Pozitivist ve Materyalist bir düşünceye sahip Türk düşünür ve yazardır. Kendisi Niş’te 1872’de doğmuş ve 1960’da ölmüştür. Şu, Almanya’dan Türk ırkını melezleştirecek tohumluk erkek getirtelim diyen materyalist Abdullah Cevdet’in “İctihad” dergisinde yazdığı “pek uyanık bir uyku” makalesiyle ünü pek artmıştır. Aşağıya alacağım bu makalede bulunan otuz altı maddenin dokuzunda göreceksiniz ki Hakkı, Mustafa Kemal’in devrimlerini tıpatıp haber vermiştir. Bir dinsizin öngörüsü elbette bu kadar keskin olamaz ama 1912’de yazdığı bu makale kendisi de materyalist ve natüralist olan Mustafa Kemal’e ilham kaynağı olmuştur.
Demek; o tür yazıları ve makaleleri takip eden Mustafa Kemal veya onun kulağına fısıldayan kişi Kılıçzade Hakkı’nın tüm yazdıklarını hayata geçirmesine neden olmuştur.
Burada Kılıçzade Hakkı’nın bir kerametinden söz edilemez. Onu takip edip görüşlerine önem verenler Mustafa Kemal’e onu önermişlerdir veya o bunları okumuştur. Belki de Kılıçzade Hakkı’nın bizzat kendisi Mustafa Kemal ile görüşüp bu yazdıklarını önermiştir.
Kılıçzade Hakkı’nın makalesinden bazı maddeler:
• Fes kamilen defedilip yeni bir serpuş kabul olunacaktır.
• Mevcut kumaş fabrikaları genişletilecek ve yenileri de açılacaktır. Yerli mallarının kullanılması teşvik edilecektir. (Demek ki bu fabrikalar Osmanlıda açılmıştır. Cumhuriyet yenilemiştir)
• Kadınlar diledikleri tarzda giyinecekler yalnız israf etmeyeceklerdir. (Hiç israf etmiyorlar. Evlerde giysiden geçilmiyor. İ.G.) Polislerle softalar ve arabacı makulesi kimseler kadınların giyimlerine asla müdahale etmeyeceklerdir. Şeyhülislam Efendiler de çarşaflara dair beyannameler yazmayacak ve imza etmeyeceklerdir. Polisler, kadınların işine ancak münasebetsiz ve genel ahlaka dair meselelerde müdahale edebilecekler ve bu vazifelerini de büyük bir nezaketle yerine getireceklerdir. Kadınlar vatanın en büyük velinimeti sayılarak kendilerine hürmet ve riayet gösterilecektir.
• Kadınlar ve genç kızlar, Müslüman Boşnak ve Çerkezlerde olduğu gibi erkekten kaçmayacaklardır. Her erkek kendi gözüyle gördüğü, tetkik ettiği, beğendiği ve seçtiği kızla evlenecektir. Görücülük âdetine nihayet verilecektir. (hâlbuki görücülük usulüyle evlilikler daha uzun süreli oluyor. İ.G.)
• Kızlar için diğer mekteplerden başka bir de Tıbbiye Mektebi açılacaktır.
• Birer tembellik yuvası olan bütün tekkeler ve zaviyeler ilga olunacak varidat ve tahsisatları kesilip Maarif bütçesine iade edilecektir.
• Bütün medreseler kapatılacaktır.
• Sarık sarmak ve cübbe giymek sadece yüksek alimlere mahsus hale getirilecektir.
• Evliyaya nezirler (kurban) yasak edilecek bu gibi teberruler donanma ve Müdafa-i Milliye kasalarına girecektir.
• Arazi ve Evkaf kanunlarından başlanarak bütün kanunlar ıslah edilecektir.
• Şer’i mahkemeler kaldırılacak ve Nizami mahkemeler ıslah edilecektir.
• Mecelle kaldırılacak veya en azından o derece değiştirilecektir.
• Mevcut Osmanlı Elif bası atılarak yerine Latin harfleri kabul edilecektir. (Yani gâvur harfleri… İ.G.)
• Avrupa Medeni Kanunu kabul edilerek bugünkü evlenme boşanma şartları tamamıyla değiştirilecektir. Birden fazla kadınla evlenmek ve bir sözle karı boşamak usulleri kalkacaktır.
Görüldüğü gibi Kılıçzade Hakkı’nın makalesinde pek de uyanık bir uykuda olmadıkları anlaşılıyor. Yüz sene önceye ait olan o öngörü bugün iflas etmiş durumda. Çok eşli evlilik yapanlar gizli de olsa yapıyor. Kimileri de metres tutuyor. Bu kanun olmasa bile zaten her erkeğin birden fazla evlenmesi mümkün değildi. O kadar kadın nüfusu nerede?
Buradaki birçok madde bugün için iflas etmiş durumda. Demek Batının dini de kültürü de kendine göre.
Şartları kendine göre. Ancak onu bağlıyor. Kiraz ağacına armut aşılanamıyor. Yani o günkü Kılıçzade’nin makalesi ne kadar hayata geçse de, o maddelerden isabet eden olsa da “evliyaya kurban kesmek gibi” diğer şartlar milletimize uymadı. Sonuç: Geriye yani aslımıza dönüş ve buna dair birçok emareler var. Daha da olacak gibi. Kılıçzade yerine şimdi Baykarzade olma yolunda ilerliyor, yani ki uykudan uyanıyoruz elhamdülillah.
TARİHİN ARKA ODASI ÇOK KARANLIK
Tarihçi Murat Bardakçı Habertürk’te katıldığı programda Mustafa Kemal için “İnkar ediyor. Benim dinim yok diyor. Müslüman değil” dedi açıkça. Bunda ısrarın bir anlamı yok. Bunu söyleyen bir adamı sevmek sevenlerin meselesi. Ona “özlüyoruz, ölüyoruz senin aşkından” diyenlerin meselesi.
Yalnız Bardakçı’ya yakıştıramadığım bir yaklaşımı oldu. Hırsıza Şeriatın emrettiği cezayı o milletin kültürü dedi. Osmanlıda da var olan cezayı örfi kanunlarda vardı dedi. Ayet şöyledir: Allah, “Vessarigu vessarigatü fegtau eydiyehüma cezaen bima keseba nekalen minellah. Vellahü azizün hakim. (Maide/38): Hırsızlık eden erkek ve hırsızlık eden kadının yaptıklarına karşılık bir ceza, Allah’tan bir ibret olarak ellerini kesin. Allah güçlüdür, hikmet sahibidir” buyurur.
Yani açıkça hırsızlığın cezası ayette belirtilmiştir, fakat müçtehit imamlara göre bu her hırsızlığa uygulanan bir ceza değildir. Kişi aç olduğu için çalmak zorunda kalmışsa o kişi cezalandırılmaz. Bunun gibi on dört çeşit hırsızlık örneği sayılmış bunun birine ceza uygulanmasına karar verilmiştir. Böyle bir hırsızla ben de karşılaştım. Emekli bir avukat. Kocası da bir ülkenin büyükelçisi olan, oğlu da bir bakanlıkta müsteşar olan bir kadın…
Murat Bardakçı’nın İslami konularda biraz daha bilgiye dayalı konuşması tavsiye edilir, vesselam.