Köşeli yazılar yazdığım doğrudur!
Köşeli yazılar yazdığım doğrudur!
İdris Günaydın
Bir okuyucum: “Abi, köşeli yazılar yazıyorsun fakat hoşuma gidiyor” demiş.
Bundan başka sosyal medyada da sık sık, Akit Gazetesinin formatından başka formatta yazılarım oluyor. Oradaki yazılarım için de bana bu minvalde yazanlar oluyor.
Tabii eleştirenler de…
Aslında köşeli yazılar yazmazdım lakin;
1- İnsanlık, merhamet ve adaletten yoksun bir halde, canavardan da öte bir ahvalde iken; Merhum Akif’in; “Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi” dediği halde iken, Allah kumdan ayın on dördü bir yetimi ve öksüzü insanlığa armağan etti. Fakat dişsiz kardeşlerini bugün de güçleri yetse yiyecek olanlar o Muhammed (A.S)’a, kendileri bi adammış gibi saldırıyorlar. O insanlık gururunu savunmak için köşeli yazılar yazmak zorunda kaldım.
2- Yer yüzünde devletler geldi geçti. Zalimi vardı, mazlumu vardı. Uzun yaşayanı oldu kısa yaşayanı oldu lakin; Osmanlı gibi 630 sene hak, adalet, insaniyet, merhamet dağıtan olmadı. Kazansa da kaybetse de daima barışı önceledi. Yıkıldığında bile üç muazzam savaşı; Ku’tul Amare, Çanakkale, Kurtuluş Savaşlarını yaptı ve kazandı. Sonunda bir oyun ile yıkıldı. Böyle, bilinen tarihte eşi görülmemiş, fakat sonunda da büyük ihanet görmüş Osmanlıya içimizden bazıları saldırınca… Merhum Akif’in ifadesiyle: “tek dişi kalmış canavar”lar ve onların Türkiye uzantıları saldırdıkça, ben böyle köşeli yazılar yazmak zorunda kaldım.
3- Şurası muhakkak ki; Türkiye’nin en icracı hükümeti fakat en rüzgarlı bayırda kurulu devletinin hükümeti, böyle devrim üstüne devrim, icraat üstüne icraatlar yaparken; ömründe bir fareye bile meydan okuyamamış hödükler saldırınca, ben köşeli yazılar yazmak zorunda kaldım.
Eleştiri başka. Ona saygım var. Ama karşımızda bir hanedan yok, bir diktatör yok, bir demokrat var. Her dört yılda millete müracaat etmiş bir adam var. Başarılı olmak suç mu? Sevilmek suç mu?
Sadi Şirazi anlatıyor Bostan ve Gülistanında: “Bir padişah bir hizmetçisini başka bir ülkeye gönderdi. Haber götürmesi için. Padişahın düşmanları yolu kesmişlerdi. Gördüler ki yolda bir atlı geliyor. Onun hizmetçi olabileceğini hiç düşünemediler. Aksine onun giyiminden, atının aksesuarından padişahın kendisi veya adamı olduğundan şüphelendiler. Yakaladılar. İşkenceye başladılar lakin adam hiç konuşmadı. Onca dayağı yedi, aç kaldı, zırnık laf etmedi. Baktılar ki; padişah, o özel hizmetine herkesi almıyor. Ağzı gevşek insanı almıyor.”
Muhalefet, Kılıçdaroğlu’nun yerine bir Özgür Özel getirdi, gideni aratır oldu. Buna karşılık halka soruyorlar: “İmamoğlu veya Mansur Yavaş veya Özgür Özel ile Hakan Fidan aday olsa kime oy verirsiniz?” 10 kişiden 8’i Hakan Fidan diyor. İşte böyle. Millete her fırsatta başvuran adamın, adam gibi adamın arkasından yürüyen de kendi gibi oluyor. Onun için köşeli yazılar yazıyorum.
4- Köylü olmak suç mu? Ne demiş muhteşem atamız Kanuni Sultan Süleyman: “Köylü milletin efendisidir.” Köylü milletin efendisidir veya köylü de insandır. Eğer birileri ona “göbeğini kaşıyan adam” der de bir başkası da “dağdaki çobanla benim oyum bir olur mu” buyurursa bir köylü çocuğu olarak köşeli yazılar yazmak boynumun borcu oluyor.
5- Kendilerinden rivayetleri menkul bir kahraman üreterek ve ona da koruma kanunu çıkararak, millete ve inanca onu siper yapıp, saldıran tiplere karşı köşeli yazılar yazmak zorunda kaldım.
Çünkü tarih ve tabiat bizi mücadeleci bir karakterle büyüttü. Biz acının ve çilenin sancağını salladık yıllarca. Sustuysak erdemimizden.
BUGÜN İKİNDİYİ BİR MESCİDDE KILDIM
Bir söz vardır: İnsanlar bilir bilmez konuşur. Efendim millet camiye gitmiyor diye. Şunu bir kere tespit edelim: Bizde camiler Cuma Namazları için yapılır. Böyle büyük yapılmasının sebebi budur. Eğer vakit namazları için yapılsaydı küçük bir mescid yapılırdı. Mesele hallolurdu.
Şurası mutlak ki; çoğu resmi binalar ile pasajlarda da mescidler var. Oralarda da Cuma kılınmasa da vakit kılınıyor. Ayrıca camilerde de cemaatle namaza gelenler var.
Bu kadar insan namazını nerede kılıyor? Kimi evinde, kimi resmi dairesinde, kimi iş yerinde, kimi pasajda kimi de camide…
İşte bugün Giresun Belediyesine ait olan ek binada bir mescide gittim. Mescid tıklım tıklımdı. Bunlar orada çalışan her görüşten insanlardı.
Bu kadar insan için “camiye gitsinler” demenin mantığı var mı? İş kaybı söz konusu.
Aslında Türk halkı dindarlaşıyor. Gittikçe dindarlaşıyor. Bunu öşür ibadetinin, zekat ibadetinin daha çok ihya edilmesinden, umre ziyaretine gösterilen ilgiden anlayabiliriz.
Bir de camilere Almanya’da olduğu gibi spor amaçlı bilardo, dart, satranç v.s gibi spor zeminleri açılsa ve çocuklar oralara yönlendirilse.
Özgür Özel, o konuşmayı özleyecek ama camilerde 4-6 yaş kurslarının açılması çok iyi oldu. Camilerin çevresi her zaman cıvıl cıvıl. Allah sebep olanlardan razı olsun. Vesselam