İmam Hatip meslek hocaları
İmam Hatip meslek hocaları
İDRİS GÜNAYDIN
Her fırsatta adalet, hakkaniyet der dururuz. Eğer hakkaniyet olsaydı İmam Hatip meslek hocaları Türkiye’de, mesleklere göre en yüksek maaşı almalıydı. Cumhuriyetin başından beri dine ve dini meslek ve gruplara şaşı bakan anlayış İmam Hatip meslek hocalarına da aynı şaşı bakışını devam ettirmiş.
Eğer verilen ücret çok iş bilmeye, çok bilgiye, çok marifete dayalı ise İmam Hatip meslek hocaları bu işin piridir, üstadıdır.
Söz gelimi bir tarih hocası sadece tarihin hocasıdır ve yan alanı coğrafyadır. Bir coğrafya hocası sadece coğrafyanın hocasıdır ve yan alanı tarihtir. Bir fizikçi fizik dersinin hocasıdır yan alanı kimyadır. Kimyacının da yan alanı fiziktir. Matematik hocasının yan alanı geometridir. Diğerlerini saymıyorum bile.
Ya bir İlahiyat mezunu İmam Hatip meslek dersleri hocasının ki; böyle midir? Siz sayın: “Kuran-ı Kerim, Arapça, Fıkıh, Hadis, Tefsir, Siyer, Kelam, Hitabet, Dinler Tarihi, Mezhepler Tarihi, Hüsnü Hat, Dini Musıki, Din Kültürü… Yan alanı da Felsefe, Mantık, Sosyoloji….” Bu kadar dersin hocası ile bir branşın hocasını bir tutuyorsunuz? Vay be! Ne adalet, ne hakkaniyet?
Bu derslerin neredeyse hepsinin İlahiyat Fakültesinde kürsüsü var. Ve bunlar yatarak mı öğreniliyor?
İlahiyat mezunu bir meslek hocası birkaç söylemle sarılmış: Deniyor ki; “hazırına şükredin; bir zamanlar bu da yoktu ya…”
“Allah rızası için hiç kılınızı kıpırdatmayacak mısınız? Hikaye öğretmiyorsunuz ya, dininizi öğretiyorsunuz.”
“Bilginin zekatı yok mu? İşte o zekatı veriyorsunuz.”
Görüldüğü gibi bizden fedakarlık üstüne fedakarlık bekleniyor. Doktora, avukata bir şey sorarsan mutlaka ücreti var ama ilahiyatçıya onlarca soru sorulur bedava. Peki bilgiye yetkisi olanlara hürmet ne zaman olacak? Ne zaman bir Milli Eğitim Bakanı çıkıp, Maliyeye bu gerçeği bildirecek?
On altı derse girebilecek bir donanıma sahip bir öğretmen eğer bir de ilmiyle barışık bir şahsiyetin sahibi ise onun özgül ağırlığının yanında, başkaları pek cüce kalır. Tabii o şahsiyete bürünebilirse…
İmam Hatip meslek hocasından kıstığınız haklar ülkenin yüzünü güldürmez. Bir yerden mutlaka patlar.
FACEBOOK İYİ BİR GAZETE VE ANSİKLOPEDİDİR
Ben diğer sosyal hesapları ne iyi kullanabilirim ne de severim. Benim favorim Facebooktur. Orada gazete patronlarının hakim olmadığı, yazarların hükmetmediği bilgiler ve haberler dolanır. Zannedildiğinden daha iyi bir ansiklopedi, tarih ve haber bilgileri, paylaşımlar dolanır. Yakası açılmamış esprilerin, yasaklı- yasaksız bilgilerin adresidir orası.
Bazen öyle sözler düşer ki; günlerce üzerinde düşünmek gerekir. Bunlardan biri şöyledir: “Türkiye güçlendikçe Avrupalılar neden Osmanlı geri dönüyor diyorlar da Atatürk geri geliyor demiyorlar?”
Yahu aslında el biliyor kimden şamar yediğini ve kimin gelmemesi için ırmağın önüne bent yaptıklarını.
İnsanlık tarihi boyunca kadim devletler yek diğerleriyle zaman zaman savaştılar. Kah onlar galip geldi kah diğerleri. Ama tüm zamanlar içinde Müslümanlardan yedikleri şamar kadar yüzleri uyuşmadı. Galip geldiklerinde bile kaybettiler. Çünkü galip gelirken tek başlarına değildiler. Ya içeriden birilerini satın aldılar; Plevne Savaşında olduğu gibi; ya da en az yirmi devlet bir araya geldiler.
Onun için Türkün durdurulması gerekmiyor. Müslüman Türkün durdurulması gerekiyor.
Rahmetli Cemil Meriç’in o meşhur tesbitini hatırlayalım: “Bütün Kur’anları yaksak, bütün camileri yıksak yine de Osmanlıyız. Osmanlı yani İslam…”
El haini de tanıyor kahramanı da, tehlikeyi de seziyor emniyeti de…
SOSYAL MEDYANINBİR MARİFETİ DAHA
Bu sosyal medya böyle yayın hayatına başlayınca Türkiye’de Atatürk Efsanesi büyük yara aldı. Demek denetlenemiyor ki; her türlü yayın yapılıyor. En büyük darbeyi vuran Rahmetli Kadir Mısıroğlu oldu. Kemalistlerin söylediği yeni ve ilginç bir şey yok. Zaten okullarda yüz senedir anlatılan şeyler. O yıllardan hepimizin çanağına bir miktar Atatürk damladı. Ancak sosyal medyada öyle bilgiler servis ediliyor ki; insan ikrah ediyor.
İki paylaşıma şahit oldum. İkisi de Kemalist iki şahıs tarafından Atatürk’ün yüceltilmesi noktai nazarına matuftu. Yorumlara baktım. Yirmi yorum varsa on sekizi aleyhte ikisi lehte yazı içeriyordu. Şaştım.
Hatta biri itiraf etmişti: “bu ülkede bu kadar Atatürk düşmanı çıkacağını tahmin etmezdim” diye.
Bu şekilde giderse 5816’yı kaldırmaya gerek kalmayacak.
Bir söz vardır: “Aslanlar kendi tarihçilerini çıkarmadıkça avcıların maskarası olmaya devam edeceklerdir.”
Eğer Kemalistler, orijinal ve kendilerini haklı çıkaracak belgeler bulamazlarsa gidiş onlar için felaket… En son Fikriye’nin akıbeti dolaşıyor sosyal medyada, ki gerçekten üzücü. İnsan o yıllar için: bu yıllar ölüm vadisinde gezinti yılları mı imiş demeden edemiyor vesselam.