Giresun Belediyesi müthiş çalışıyor!
Giresun Belediyesi müthiş çalışıyor!
İDRİS GÜNAYDIN
Giresun Belediye Başkanlığına dört yıllık aradan sonra CHP’li bir aday geldi. Tabii, biz CHP’nin yapmış olduğu icraatları daha önceden bildiğimizden “gitti Ali, geldi Veli” dedik. Lakin bu başkan hepimizi sukutuhayale uğrattı. Gelir gelmez önceki belediye başkanının borçlarını diline doladı. Yani yapamayacağı hizmetlerin bahanesini hazırladı.
Ardından günler geçiyor, hizmet yok, bir şey denemesi lazım; her zamanki bilinen bir şeye sarıldı: Atatürk istismarcılığı. Giresun’a Topal Osman namına bir çivi çakmazken, şaibeli ölümü bile aydınlatılmayan Topal Osman için bir adım bile atmazken, “Kurtuluş Savaşında Giresun Uşakları 42 ve 47. Gönüllü alaylar oluşturup savaşa katıldılar” nutuğundan başka nutuk atmazken, birden, yeniden Atatürk sevdası nüksetti.
Ve Giresun halkı sanki Atatürk düşmanı imiş gibi müthiş bir propaganda başladı: Her yanede Atatürk resimleri, özlü sözleri, onun için güzellemeler…
Giresun Kalesine yolunuz düşerse göreceğiniz manzara:
Giresun Belediyesi’nin işlettiği restoranın dışında bir kocaman Türk Bayrağı ve kocaman Atatürk portresi… Tahtalara kazınmış Atatürk duruşları… Devlet Karayolu üzerinde, Karayollarına ait köprülerde Atatürk resimleri ve özdeyişleri… Yani sanki on iki aylık milli bayramlar Giresun’a hasredilmiş, bir ayda hepsinin kutlamasını yap denilmiş gibi…
Daha seçim zamanı gelmediği için camide, cemaatte gören yok.
Giresun Belediye Başkanına yardımcı olalım dedik:
Sayın başkan; bu yetmez. Oldu olacak; tüm kaldırımları yeniden ihale et ve kaldırımlara siyah- beyaz taştan Atatürk portreleri yaptır.
Buna itiraz edenler de çıkabilir: Atamızın resmini çiğnetiyorsun diye. Tüm bir yanı boş olan binalara suda indirim yap ve o satıhlara portre çizdir. Tüm yüksek tepeleri istimlak ettir ve oralara dev figürler yaptır. Tüm öğrencilere birer Atatürk maskotu dağıttır. Bunlar için para mutlaka bulunur. Hatta derneğiniz vardır; Nutuk okuttur. Ta ki böylece bilinsin ki bu topraklarda bir tek kişinin adı geçecek: Mustafa Kamal Atatürk.
Kamal diyorsam kızmasın kimse. Kendi öyle istemiş. Şimdi koca insanın isteğine karşı mı gelelim?
Böyle işte. İcraat için elinden bir şey gelmeyenler ya AK Partiye geçiyor ya da Atatürk’e sarılıyor.
Lakin bugünlere biraz daha fazla sarılmanız gerekli. Çünkü CHP viraneye döndü. İstifa edenler, Ak Parti’ye geçenler, hapis yatanlar, sağda solda itirafta bulunanlar, bir birine hakaret edenler…
AYETLE HADİS ÇELİŞİR Mİ?
Almanya’da bir diyalog toplantısında bir papazın şu sorusuyla karşılaştım: “sizin dininizden biri dönse ona muameleniz nedir?”
Cevabımı tahmin ederek devam etti:
“Ya, siz Hristiyanların Müslüman olması için uğraşıyorsunuz, kendi dininizden dönene hiç düşünce ve kanaat hürriyeti tanımıyorsunuz.”
Bu konu belleğimden hiç çıkmadı. Sonra bir ilahiyatçı profesöre sordum: Kur’an ayetlerinde dinden çıkan ile ilgili iddia edilen hüküm yok dedi ve ayeti okudu.
Birkaç gün önce, İstanbul’dan Giresun’a gezmeye gelen bir tanıdığım ile sohbet ederken bana özellikle soruları olduğunu söyledi. Ben “niye?” diye sorduğumda, “görüşünü öğrenmek istiyorum” dedi ve anlatmaya başladı.
Çalıştığı iş yerinde bir Rum arkadaşı varmış. Çok ahlaklı bir insanmış. Bir gün “Müslüman olmak sana çok yakışır” demiş. Dediğime pişman oldum diyor. Meğer adam İslam’ı çok iyi araştırıyormuş. Demiş ki;
“Önce siz çelişkilerinizden kurtulun.”
“Ne çelişkisi?” diye sordum diyor.
“Sizin inandığınız Allah Kur’an’da dinini değiştirenlere öldürtme cezası uygulamazken, peygamberiniz din değiştirenin cezası ölümdür diyor. Bir karar verin. ”
“Hayda, bu hiç beklemediğim sorular beni bir hayli düşündürdü. Sordum. Hakikaten Buhari’nin hadisi var: Hiçbir ayette olmayan hüküm, hadisde geçiyor..”
İşte önemli yer burası. Peygamber Allah ile çelişir mi? Yoksa peygambere ait olduğu söylenen bu sözler gerçekten peygamber sözü mü?
İslam Dünyasının karşılaştığı en ciddi konu bu. Bu da müteahhirin (geçmişteki) ulema tarafından tartışılmış ama bugünün en ciddi konusu yine bu konular…
Mesela bugün gençlerimizin deist veya ateist olmasından şikâyet ediyoruz. Acaba Mutezile Mezhebi bugün dursaydı bu gençlerin sorularına daha makul ve mantıklı cevaplar verebilir miydi?
Bir hadisin şeklen de olsa ayetle çeliştiğinde hadisin alınıp ayetin tasfiyesi hiçbir şekilde mantıklı görünmüyor. Çünkü Allah “Allah’ın kelimelerinde bir değişiklik göremezsin” buyuruyor. O zaman bu hadislerde peygamberimizden sonra geçen iki veya üç yüz yıl içinde bir hatalı rivayet tespiti olabilir mi?.
Bunların ayet kadar kesinliğinin olmadığı, hepimizin kabülünde..
İmam Buhari, elbette, samimi ve gayretli bir Müslüman. Buhara’dan kalkıp altı ay yolculuktan sonra Şam’a gelmiş, altı ayda Medine’ye varmış, üç ayda Bağdat’a gitmiş, bir ayda oraya buraya gitmiş, bir iki hadis bulmuş. Sonra o hadisin ravilerini araştırmış, tenkit etmiş ve evinde toplamış. Önünde bir bilgisayar yok ki, tuşa basınca binlerce hadis önüne gelsin. Onları tek tek yeniden süzmüş ve beş bin hadis haricindekileri silmiş. Otuz altı senede beş yüz bin hadis toplamış.
Fıkıh var hocalarda, hadis var lakin ayet yok. Menkıbe var, ayet yok. Ama arkasından giden binler var. Vesselam.