Gasbânak
Gasbânak
İDRİS GÜNAYDIN
Samsun’da bir ifade vardır: Gasbânak… Gasbânak, hile dolu, kötü niyetli, yıkıcı, düşmancasına, art niyetli demektir. Bizim Giresun’da da bu kelimenin yerine “kenaicesine” kullanılır. Yani sinsi ve kötü niyetini açığa çıkaran…
Cumhurbaşkanımızı her cihetten eleştiriyoruz. Ben de başkaları da… Benim dışımdaki eleştirenler gasbânak yani kenaicesine eleştirmektedir. Bu eleştiriler tabii daha ziyade def olsun, gitsin temalıdır.
Eleştirilerin bir kısmı da Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş üzerindendir. Güya Ali Erbaş Arapça bilmiyormuş da nasıl Prof. olmuş? Nasıl DİB Başkanı olmuş?
Evet Ali Erbaş bir Arap kadar belki seri konuşamıyordur. Ama sizden çok Arapçayı bildiğine bahse girerim. Var mısınız imtihana?
Yok AUDİ marka arabaya biniyormuş, yok lüks yaşıyormuş, yok kılıçla minbere çıkmış. Buradan imamlara saldırılar: İmamlar ne üretiyormuş? Üretime bir katkıları mı varmış? Para almasalar camiye uğramazlarmış. Niçin para alıyorlarmış? Camilere ne gerek varmış?
Savaş olmadığı halde askere ne gerek var? Onca para harcanıyor. Anıtkabir’deki tabura ne gerek var? Boşu boşuna para harcanıyor.
Ayrıca imamlar aç, sefil, perişan, dilenci gibi yaşamalı. Çocukları hanımları sokaklara düşmeli, Başkasına köle olmalı, köle gibi çalışmalı. Hasta olup hastaneye, okumak için çocuklar okula gitmemeli.
Eğer imamlar insanca yaşamak istiyorlar ve yukarıdaki acziyetten kurtulmak istiyorlarsa bilinmez, görünmez silahlar yapmalı. İnsanları mesela Türkiye’den ışınlama yoluyla ABD’ye uçurmalı. O zaman mühendis taifesine ve okullarına ne gerek var?
Hasılı tüm eleştiriler gasbânak, yani kenaicesine…
ALİ ERBAŞ’IN DİN HİZMETLERİNDEKİ DEVRİMİ
Zaman zaman benim de Diyanet camiasını eleştirdiğim oluyor ama bu muhterem Ali Erbaş Beyin şahsıyla ilgili değil.
Önce şu gerçeği bilmemiz gerekiyor. Diyanet, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin nev-i şahsından sonra ilk üçe veya dörde giren bir kurumudur. Ayrıca başkan 150.000 civarında personelin, ayrıca binlerce taşınmazı olan bir kurumun başkanıdır. Her ay trilyonlarca bir sermayeyi deruhte eden başkanıdır. Başkan, ders vermek için değil kurum amiri olarak orada bulunmaktadır.
Başkanın eleştirildiği konulardan biri de hutbelerdir. Hutbelerden dinsiz/ ateistler (camiye geliyorlarmış gibi) rahatsız olmaktadırlar. Ayrıca kafirler gibi yaşayıp güya Müslüman görünümlü olanlar da rahatsız olmaktadırlar. Hükümeti de şu noktalarda eleştiriyorlar: Zinayı serbest bıraktı, rüşvet ve kamu malından nemalanma yaygınlaştı, domuz eti kasaplık et oldu, şehit ve gazilere hutbelerde yer vermedi… Burada amaç hükümeti vurmak.
Gelin görün ki; Diyanet, Sayın Ali Erbaş döneminde, ilk kez ciddi hutbeler okumaya başladı. Dişe dokunur hutbeler. Eğer bu konular hükümetin tasvip ettiği konular ise DİB’in bu hutbeleri minbere çıkarmaması lazım.
Unuttuk mu yıllardır eften püften hutbeleri? Unuttuk mu Asaf Demirbaş Beyefendinin sunduğu ve Prof. İbrahim Agah Çubukçu’nun konuk olduğu yuvarlama İnanç Dünyası programlarını? Yuvarlama Yunus Emre’den deyişler tekerlemelerini? Ne yapsın program yapımcıları? Zamanın ruhu bunu emrediyordu mutlaka.
Prof. Ali Erbaş Bey bu konuda yani hutbe alanında devrim yapmıştır. Yapması gereken bir şey daha var: Dini konularda aykırı düşünen katılımcıların katıldığı bir çalıştay yapıp onları sabırla dinlemek.
İMAM VE ŞAHSİYET
Bir imam yarı bilgi ise yarı şahsiyet demektir. İmam Hatip Lisesi tatbikat öğrencisi gibi imamlardan inan ki gına geldi.
Cuma günü arabayla gel namazdan sonra git.
Köye sorsan imamın ismini bilen var mı? Yok.
Al sana imam.
Yapılacak daha çok iş, alınacak daha çok mesafe var vesselam.