Yalanlarla iktidar olunur mu?
Devletimiz yayılmasında hiçbir dahlinin olmadığı virüsle mücadele için elinden geleni yaptı ve yapmaya devam ediyor. Bu uğurda sadece sağlık alanında milyarlarca dolarlık masraf yaptı. Sadece aşıya verilen para milyar doları buluyordur. Ayrıca insanlar aç ve açıkta kalmasınlar diye kısa çalışma ödeneği adı altında milyarlarca liralık destekte bulundu.
Korona haliyle ekonomik krize de neden oldu. Bilhassa dolardaki dalgalanma toparlanmak üzere olan ekonomiye daha da zarar verdi. Durum böyleyken muhalefet çelme takmak için elinden geleni yapıyor. Bilhassa şu 128 Milyar Dolar Nerede? isimli karalama kampanyası utanç vericidir. Kendilerinin de itiraf ettiği üzere, çok büyük bir yalanı ısrarla ve sürekli söylüyorlar. Cevabını verince kulaklarını tıkıyorlar ve yalana devam ediyorlar. Yoksa onlar da biliyor ki bu ülkenin kasasında hiçbir zaman 128 milyar dolar olmadı. Hem madem bu paranın hortumlandığını iddia ediyorlar, o zaman paranın nerede olduğunu kendileri söylesinler.
İnsan bu kadar kötü niyetli olmamalı. Hele yalana hiç başvurmamalı. Çünkü yalan ahlaksızlıktır ve küfürdendir. Bu şekilde iktidara gelinir mi bilinmez ama gelinse bile o koltuklarda uzun süre durulmayacağı muhakkaktır. Nitekim belediyelerden yolsuzluk dışında hiçbir haber gelmiyor. Halk mutlaka bunları görüyordur. Yoksa halk, yalan söylediklerini gizlemeyen siyasi grupların iktidar olunca o yalanları artık sadece kendilerine söyleyeceklerini biliyor olmalı.
Halkımıza düşen görev, kendi geleceğini yalanı söylerken kalbi titremeyenlere emanet etmemektir. Çünkü yalan söyleyenin insana saygısı yoktur. Mesela ‘millet aç aç’ diye bağıranlara dikkat edin. Bu kişiler devlet 2 milyon ton soğan ve patates dağıttığında devleti alkışladılar mı? Tam tersi bu güzel icraatı karaladılar. Hatta 128 milyar dolar safsatasını bilerek soğan-patates dönemine denk getirdiler ki hükümet halkın teveccühünü kazanmasın.
Aslında bu yaptıkları halkı aptal yerine koyduklarının göstergesidir. Millet açsa aç olduğunu kendisi söyler ve içkiye 300 TL verip torununa süt bulamadığını söyleyenlerin açlık tiyatrolarına kanmaz. Ya da parayı koyacak yer bulamayan kiralık oyuncuların açlık edebiyatına aldanmazlar. Bu ülkede hiç mi aç yok? Elbette var. Ancak onların susup tokların açlık oyunları oynaması milletin açlığına da göz koyduklarının ve istismar ettiklerinin göstergesidir. Bu durum aynı zamanda kara propagandacıların ne kadar beceriksiz olduklarının işaretidir. Memlekette o kadar fakir varken gidip varlıklı olanları açız diye bağırtıyorlar.
Bu oyunlara kanmamak için herkese düşen görev bilginin doğruluğunun peşine düşmesidir. Birisi millet aç diyorsa o diyenin kendisinin aç mı tok mu olduğuna bakmak gerek. Söyleyen siyasetçiyse iki defa araştırmak gerek. Yazan medya güvenilmezse bir kez daha araştırmak gerek. Söyleyen kişi güvendiğiniz biri değilse yine güvenmeyin. Doğruları, yalanı bolca söyleyen insanlardan öğrenmeyin. Gerçeğin peşine kendiniz düşün. Mesela alternatif medya organlarına bakın. Doğrularla yanlışları kıyaslayın ve çok yalan söyleyenden uzak durun.
Başkaları geleceğinizi yalanlarla belirlemesin. Onlar yalanlarla sizin geleceğinizi karartırken kendi geleceklerini de garantiye alıyorlar. Oyuna gelmeyin, oyunbozanlarla oynamayın. Diğer yandan güven duyduğunuz ve fakat yanlışta ısrar eden yöneticileri uyarın. Çünkü onların yanlış icraatları da zarar vericidir. ‘Ben yaptım oldu’lara müsaade etmeyin. Belki siz sadık bir seçmensinizdir ama yanlış bir icraat başkalarını kaçırabilir ve sonuçta siz de zarar görürsünüz (bkz. ücretli market poşeti uygulaması). Güven duyduğunuz yöneticilerin güvenilirliğini sorgulayın. Artılarını ve eksilerini toplayın. Artısı fazla olana sahip çıkın. Eksisi çok olanı ilk fırsatta alaşağı edin. Gelecek sizindir. Son kararı kendiniz verin.