Kapitalizm Bir Esaret Terörüdür
Devletimiz terörle mücadele ettiği gibi esas kapitalizmin önlenemez fahiş fiyatlarıyla da mücadele etmelidir.
Tabi bu mücadele tek başına devletimizin sırtına yüklenmemeli, toplum olarak; vicdanlarımızı kanatan, cüzdanlarımı boşaltan fahiş fiyat terörüne karşı ciddi önlemler almak durumundayız.
Yaz mevsimin tam ortasındayız. Tarlalardan-bağlardan-bahçelerden meyveler sebzeler adeta fışkırmakta ve bir meyve, sebze tahıl ülkesi olan memleketimizde ne yazık ki, yiyeceklerimiz-içeceklerimiz fahiş fiyat terörüne kurban gitmektedir.
Ticarette ahlak maalesef yerlerde sürünmekte! Bu yüzden insani hiçbir dini-milli değer kalmadığı gibi insanı insan eden ölçüler de hızla yer ile yeksan olmakta!
Hırs-tamah-açgözlülük, insanı insanlıktan çıkaran ve gözü dönmüş hale getiren büyük düşmandır ve bu düşmanın yenilmesi, mağlup edilmesi kolay değildir.
Fahişçi zorbalar da bu hastalıkları sebebiyle gözleri paradan başka bir şey görmediği için insanlara “insan” diye değil, “yolunacak kaz” gibi bakmaktadırlar.
Hatta kendi yakınlarına bile. Son yıllarda parçalanmış, dağılmış aileler başta olmak üzere ticari ortaklıklara bakıldığında bu fotoğraf rahatça görülebilir.
•
Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve Ticaret Bakanımız Ömer Bolat ile devletimizin ilgili kurumları büyük ahlaksızlığın seller gibi aktığını görmekte ve önlemeye çalışmaktalar lakin ahlaksızlık ve arsızlık öyle ayyuka çıkmış vaziyette ki, anlaşılan pek bir faydası olmamaktadır.
Bu hal sadece bize mahsus bir durum değil, pek çok ülke aynı. Kapitalizmin esareti, insanlığı satın almış ve istediği gibi terörünü sürdürmektedir.
Dünyaya hükmetme taarruzunu aralıksız yarıştıran küresel kapitalist sistem, insanları haysiyetten, şereften, ahlaktan yoksun bırakmış; hırs, tamah ve açgözlü kadavralar haline getirmiştir.
•
“Şikâyet belli, herkes görüyor, konuşuyor ama değişen bir şey yok. Çözümü nedir, nasıl bir çare bulunabilir, bunu bilmek ve tespit etmek lazım” denilebilir ve doğrudur.
Devletimiz hukuki yaptırımlar uyguluyor, çareler üretiyor ve gerekeni yerine getiriyor ama esas iş burada toplum olarak fert fert hepimize düşmektedir:
“Ben bir insanım, kazancıma göz diken haramcıların; hırs, tamah ve aç gözlüklerine esir olmayacağım” diye kişisel olarak tavır koymadığımız sürece kapitalizmin esaretinden kurtulamayız.
Silahsız ve tehditsiz bu esaret hepimizi o hale getirdi ki, Allah’ın selamını bile verirken, kırk kere düşünür olmaya başladık.
“Selam versem mi vermesem mi? İleride bir işime yarar mı yaramaz mı”? Akraba ilişkilerinden komşu ilişkilerine ve çalıştığımız ortamlara kadar bütün insani iletişimimiz ne yazık ki, “menfaat odaklı” hale geldi ve hızla da ilerlemektedir.
•
Ezcümle:
Siyasetten anladıklarını zanneden ama bir türlü anlamadıklarını kabullenemeyen siyasetçilere söyleyelim.
31 Mart seçiminde şaşırılan sonuçlar; fahiş fiyatçılarla, “bana dokunmayan yılan” diyen menfaatperestlerin sandığa yansımış halidir.
Ahlak, insanın yurdu-yuvasıdır. Ahlakı olmayanın yurdu-yuvası- kutsalı yoktur.