Edirne Piyade Kışlası veya Yanık Kışla
Edirne Piyade Kışlası veya Yanık Kışla
HÜSEYİN ÖZTÜRK
Tarihsiz coğrafya, coğrafyasız tarih olmaz. Tarihe ve coğrafyaya dost olmayanlar, edebiyat ve medeniyet değerlerini, gelecek yüz yıllara taşıyamazlar.
Bu ifadeden yola çıkarak, günümüzdeki adıyla Edirne’deki “Mahmudiye Kışlası” olarak bilinen tarihi mirasa dair izlenim ve gözlemlerimizi aktaralım.
Tarihi eserlerin harabeye dönmesine müsaade etmeyen Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın tensipleriyle Milli Saraylar İdaresine devredilen kışlanın ilk adı “Piyade Kışlası” olarak biliniyor. Bir diğer ismi ise “Yanık Kışla”.
II. Mahmud’un hükümdar olduğu 1829 yılında, Rusların Edirne’ye girmesinden yaklaşık bir yıl önce inşa edilmiş.
II. Mahmud, Yeniçerilik müessesesini kaldırdıktan sonra Asâkir-i Mansûre Muhammediyye ordusu için yaptırmış.
Bu arada yine Milli Saraylar tarafından restore edilen Edirne Sarayının tamir ve bakımı için de o devirde ilk keşif yapılmış ama bugüne kadar ihmal edilmiş.
•
1887 ila 1893 yıllarına kadar kışla defalarca tamir görmüş ve bir kısmı “Eğitimler Yurdu” olarak hizmet vermiş. Peki, “Yanık Kışla” ismi nereden gelmektedir?
Kışla, 1856, 1876, 1888 yıllarında yandığı için “Yanık Kışla” adı verilmiş. Yıl 1895 yılını gösterdiğinde Mareşal İbrahim Paşazade Nurettin Paşa tarafından “Mahmudiye Kışlası” olarak isimlendirilmiş.
I. Dünya Savaşı sırası ve sonrasında “Mahmudiye Kışlası” farklı amaçlar için kullanılmış. Bir süre Astsubay Okulu olarak da iş görmüş.
1936 yılında Toprak Mahsulleri Ofisine devredilen kışla, daha sonra asri cezaevi ve ıslahhane olarak kullanılmış.
1939 yılında yeniden kışlaya dönüşmüş ve mahpuslar İmralı Cezaevine, çocuklar da Ankara Islah Evine nakledilmiş. Kışla, 1945 yılında yeniden Kapalı Cezaevi olarak kullanılmış.
•
Tekrar geçmişe yolculuk edelim. 1873 senesinde kışlanın tamirinin talep edilmesi, İstanbul-Edirne arasında tren seferlerinin başlamasına sebep olmuş.
İstanbul-Edirne demiryolunun tamamlanması ile 18 Haziran 1873’de Sadrazam Mehmet Rüştü Paşa, Adliye Nazırı Mithat Paşa ve diğer nazırlar ile çeşitli görevlerden oluşan kalabalık bir grup Edirne’yi ziyaret etmiş.
Ahmet Badi, “Edirne Şehir Tarihi” adlı eserinde, kışlanın büyüklüğünden bahsederken, dört köşesinde Edirne Saat Kulesi gibi dört yüksek kule olduğunu ve bu kulelerin bayraklarla süslendiğini, kışlanın dört kapısının olduğunu belirtir
Kışlanın giriş kapılarından birinin üstünde bir camii bulunmakta imiş. Bugün bu camiden eser yok ama sanırım Milli Saraylar İdaresi planda yeri olan camiyi inşa edecektir.
Buradan Edirne Sarayına geçelim. Sarayiçindeki Adalet Kasrı yakınında Bostancıbaşı Köşkü var imiş. Bu köşkte, Rusların Edirne’ye saldırısından sonra barış görüşmeleri yapılmış.
•
Ezcümle:
Tarihin şahitleri sadece kitaplarda yazılı olanlar değildir. Esas şahitler eserlerdir. İmar ve ihya edilmezse tarih eksik kalır.
Eksilen tarih unutulmak zorundadır. Unutulan tarihlerin yerine başka tarihler oturur vesselam.