Afiyet Hastanesinin Vedası
Afiyet Hastanesinin Vedası
HÜSEYİN ÖZTÜRK
Veda yazıları yazmaktan uzak dururum. Çünkü hiçbir veda son değil, farklı bir başlangıcın habercisidir.
Hakikat böyledir amma yine de her veda insanda buruk haller meydana getirebilir. İstanbul’da, Üsküdar ilçesinin sınırının bittiği, Ümraniye ilçesinin sınırın başladığı, Namazgâh mahallesinde, Afiyet Hastanesi vardı.
Afiyet Hastanesinin sahiplerinden Dr. Selahattin Semiz ve yönetim kadrosuyla birlikte doktorları birer şefkat erleriydi. Tam bir Vakıf Gureba hizmeti veriyorlardı.
Dedim ya veda yazıları yazamam. Bu sebeple sözün bundan sonrasını Afiyet Hastanesinin Başhekimi Dr. Selahattin Semiz’e bırakayım.
*
“Bazı kurumlar vardır; sadece isimden, binadan, beton, tuğla ve duvarlardan ibaret değildir. Yıllar içerisinde içinde yaşanan anılarla, zorluklar ve sevinçlerle, paylaşılan umutlarla, iyileşen bedenlerle ve iyileştiren kalplerle birer hayat alanına dönüşür.
Afiyet Hastanesi, tam da böyle bir yerdi. 30 yıl boyunca yalnızca sağlık hizmeti sunmadı; aynı zamanda bir güven limanı, bir aile ortamı, bir toplumsal değer haline geldi.
Afiyet ismi gibi bedenen, ruhen ve sosyal olarak tedavi etti, derman oldu. Çalışanlarımız, mesleklerini sadece bir görev değil, bir gönül işi olarak gördü.
Her sabah hastaneye adım atan herkes, sadece işine değil, bir dostluk ortamına, bir dayanışma ruhuna geliyordu.
Bu hastane, beyaz önlüklerin ardında yatan fedakârlıkların, gece nöbetlerinde paylaşılan sessiz duaların, bir hastanın gülümsemesiyle anlam kazanan emeklerin mekânıydı.
Hastalarımız içinse Afiyet Hastanesi bir sağlık kurumu olmanın çok ötesindeydi. Kapısından içeri giren herkes, sıcak bir karşılamayla, anlayışla ve şefkatle karşılanırdı.
Ücret uygulamamızla her kesime hitap ettik; kimseyi geri çevirmedik, kimseyi yalnız bırakmadık. Sağlıkta kalite ve eşitlik ilkesinden şaşmadık.
*
Bir devrin ardından ancak zamanla binamızın fiziki koşulları, artan ihtiyaçlara cevap veremez hale geldi.
Eskiyen ve artık küçük gelen binayı yenilemek veya başka bir binaya taşınamadık. Elimizde olmayan nedenlerle, bu güzel yolculuğu noktalamak zorunda kaldık.
Bu karar kolay alınmadı; her köşesinde bir anı, her odasında bir hikâye olan bir kuruma veda etmek kolay değildir. Ama vedamız buruk değil.
Tüm çalışanlarımızla helalleşerek, güzel dileklerle ayrıldık. Her biri bu kurumdan edindiği bilgi tecrübe ve insani değerlerle yeni yollarına devam edecektir inşaallah.
Eminiz ki, Afiyet Hastanesinde yaşanan güzellikler, her birimizin hayatında iz bırakmaya devam edecektir.
Her zaman bir binadan, hastaneden, iş yerinden fazlasıydık. Bu bir anlayışın, bir kültürün, bir ruhun, geçmişten geleceğe yolculuğuydu.
Bugün kapılarımızı kapatıyor olabiliriz ama gönüllerde açtığımız kapılar hep açık kalacak. Bizleri hayırla yad eden her hasta, her çalışan, her dost, bu hikayenin tamamlayıcısı olmaya devam edecektir.
Dua, minnet ve hayırlar dileyerek umutla veda ediyoruz”.
Yolları açık olsun!